Ölürüm yar seni görmeyince...
🥀
KARABAĞIR
Silah ve emir veren komutanların sesleri, havaya karışan barut kokusu, göğüslerindeki imanla canlarını ortaya koyan askerlerin Allah'u Ekber nidaları.
Genç kadın sesleri işittikçe kokuyu soludukça olduğu yerde daha da küçüldü. "Kenan," dedi ağlamaklı. "Ne olur bana dön sevgilim."
Gizlendiği yerden hapishaneye yapılan saldırı yüzünden çıkamamış Ayla'nın sözlerini anımsamıştı. Dua ederek kaç saat geçirmişti bilmiyordu. Ne gelen vardı artık ne arayan. Silah sesleri giderek hapishaneden uzaklaşsada çıkıp Ayla'nın yanına gitmeye cesareti kalmamıştı.
Telefonunu çıkarıp Ayla'yı aramış ama telefonu çekmediği için ulaşamamıştı. İstemesede Teğmeni aramak için telefonunun ekranını açınca kararan ekran çaresizliğini daha da artırmıştı. Elektrikler kesildiği için şarj edemiyordu.
Onlar için dua ederek beklediği bu odada ne kadar vakit geçirdiğini bilmiyordu. İlk kez ölümü düşündü. Burada karanlıkta yapayalnızdı. Yalnız ölmek. Düşüncesi bile karnına ağrılar girmesine kalbinin panikle çarpmasına yetiyordu.
Odanın kapısı sertçe açılınca eline aldığı neşterle ayağa kalktı. Gelen bir askerdi. Askeri görünce elindeki neşteri yavaşça indirdi ve derin bir nefes aldı. "Benimle gelin Armağan Hanım. Teğmen Kenan'ın emri ile sizi almaya geldim."
Kenan'ın ismini duyunca ayağa fırlamış ve gelen askerle odadan çıkmıştı. "Durum ne? O iyi mi? Şehit yok değil mi?" Yüreği ağzında atıyordu. Askerden bir cevap beklerken onun konuşmadan karanlık koridorda yürümesi öfkelenmesine sebep olmuştu.
Elektrikler kesildiği için göz gözü görmüyordu. İçeriye sızan fırtanının şiddetli sesi ve askerin botlarından çıkan gıcırtı dışında hiçbir şey duyulmuyordu.
"Hey," dedi Armağan. Askerin kolundan tutup durdurdu. "Duymuyor musun beni?"
Asker bir anda Armağan'a dönüp sertçe kolundan yakalayınca Armağan kolunu çekmeye çalıştı. "Kes sesini ve beni takip et! Sana bilgi verme yetkim yok benim." Armağan askerin bakışlarından şüphelenmişti.
"Bırak kolumu! Kimsin sen?"
"Ecelin!" Asker genç kadını zorla sürüklemeye başlayınca kaşlarını çatıp askerin boynuna elinde gizlediği neşteri saplayıp karanlığın içine koştu. Yaraladığı askerin acı dolu çığlığından giderek uzaklaşırken nefes nefeseydi. Kimdi bilmiyordu ama asker olmadığı aşikardı. Çıkış kapısını karanlıktan bulamadıkça da deliye dönmüştü.
Şarjı biten telefonunu sinirle fırlatıp ilk bulduğu odaya girdi. Peşinden gelen ayak sesleri yüzünden saklanacak yer aramaya başladı. Sağa sola çarptıkça acıyla dudaklarını birbirine bastırıyordu. "Allah'ım bana yardım et!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHA BULANMAK "Zindan"
AksiŞüphesiz bazı hayatların hikayesi geceye karışmak... O geceye sızan ufak bir ay ışığıydı. Bense ölüm ve zulümden başka bir şey görmemiş zifiri karanlık... Aldıkları ceza yüzünden en azılı, psikolojik sorunları olan mahkumların da olduğu büyük bir h...