SON KEZ DAHA
Arabanın direksiyonunu sertçe kırdı Doğan. Asfalttan çıkan sesi, tüm camlar kapalı olsa dahi duymuşlardı. Biraz daha gaza bastı düzlüğe çıkınca. Yol, hızlıca akıp gidiyordu altlarından artık. Leyla tırnaklarını kemiriyor, ara ara telefonunu kontrol ediyordu. Derin nefesler almaya çalışıyordu ama bunu pek beceremiyordu. Kalbinde hissettiği derin, karanlık his onu ele geçirmiş gibiydi. Korku, şüphe... ne varsa hissediyordu en içinde. Aklından hızlıca geçmeye başlayan olumsuzluk silsilesi bir sis gibi zihnine yayılmıştı. Bir kez daha baktı telefon ekranına. Ama hâlâ ne bir arama ne de bir mesaj görebiliyordu orada. Bu yüzden oflayarak bir kez daha aradı arkadaşını. Telefonu kulağına dayamak yerine hoparlöre almıştı sesi. Sinir bozucu arama sesi yine hiç kimse açmadan sessizliğe bürünmüştü. "Tamam, sakin ol. Gidiyoruz işte." Doğan gözlerini yoldan ayırmadan onu telkin etmeye çalışsa da, Leyla'nın sakin olmaya pek niyeti yok gibiydi. Oturduğu yerde kıpırdanıyor, dizlerini hızlı hızlı sallıyordu. "Hem daha önce de böyle gerilmiştin. Bir şey olmamıştı." dediğinde Doğan, kaşlarını çatarak döndü ona Leyla. "Bir şey olmadı çünkü her şey çok normaldi." diye çıkıştı ona. "Nasıl yani?" Göz ucuyla baktı Leyla'ya. "Sen hayatımızın normal olduğunu mu düşünüyorsun?" diye sorunca Doğan, Leyla ona bakmayı kesip gözlerini sağındaki cama doğru kaydırmıştı. "Evet, düşünüyordum. O zamanlar her şey normaldi çünkü. Artık değil." deyip tekrar döndü hışımla Doğan'a. "Her şey tepetaklak oldu. Bu yüzden korkuyorum anladın mı?" Sert bakışlarını ayırmamıştı bu sefer Doğan'dan. Hâlâ sinirliydi, öfkeliydi ona. Ama bir yandan da tek hareket etmek istemiyordu. İçine yayılan stres, Doğan'ın yanında olmaya itmişti onu ve bundan nefret ediyordu.
"Tamam Leyla, tamam." dedi sadece Doğan. Bir cevap değildi bu, sadece susmak istiyordu. Selim gibi diyecek bir şey bulamıyordu o da. İkisi de benzer huylara sahip olmalıydılar. Yıllarca beraber büyümenin bir getirisi olmalıydı bu sessizlikleri. Haksız olduklarının farkında olmaları, ağızlarını bıçak açtırmıyordu. Sadece ara ara birkaç kelime dökülüyordu dudaklarından. Bu da nihayetinde hâlâ hayatta olduklarının belirtisiydi. "Açmıyor. Akşam oldu ama hâlâ açmıyor." Leyla, sertçe vurdu telefonuyla eline. "Selim'i arasana bir kez daha." dedi. Doğan iç geçirdi ve cebindeki telefonu çıkardı hızlıca. Gözlerini de yoldan ayırmadan Selim'i aramaya çalıştı. O da hoparlöre almıştı sesi. Ama yine aynı sondu, o da açmamıştı telefonu. Telefonu bırakıp Leyla'ya baktı Doğan. "Duydun." dedi sadece. Leyla uzunca ofladıktan sonra parmaklarını geçirdi saç diplerine ve sertçe sıktı. Gözleri baktığı her noktaya dalıp gidiyordu. Kafasındaki sesleri asla susturamıyor, onları dinlemekten yoruluyordu. Gözlerini kapayıp düşündü o günü. Güneşin doğduğu vakitten o ana kadar geçen zamanı tek tek düşündü. Bir sorun olmalıydı, atladığı bir şeyler olmalıydı. Özellikle kendisini aramasını istediği arkadaşı neden aramamıştı bir türlü onu? Üstelik eğer uçağa binip inmiş olsaydı çoktan Ankara'da olması gerekirdi. Bu sefer içindeki tedirginliğin boş yere yaptığı bir kuruntu olmadığını iyi biliyordu. Bu sefer kötü bir şey vardı ve hissedebiliyordu. "İkisinin de aynı anda açmayışını düşünüyorum Doğan." dedi ve derince bir nefes aldı. "Bir şey olmuş olmalı." deyip yine tırnaklarını ağzına götürdü panikle. Doğan tek eliyle direksiyonu çevirken boşta kalan eliyle de Leyla'nın elini çekip tuttu. Sakin olmasını istiyordu anlaşılan. Ama bir sorun vardı. Leyla, haklıydı. Doğan da git gide kuşkulanmaya başlamıştı ve bunu Leyla'ya belli etmemeye çalışıyordu. Düşündüğünde gerçekten saçma geliyordu bazı ayrıntılar. İkisi ayrıydı, hatta kanlı bıçaklıydı. İkisi de birbirlerinden habersiz Ankara'ya gitme kararı almışlardı ve ikisi de yine açmıyordu telefonları. Üstelik hâlâ bitmemiş bir intikam planları da vardı. Cihat desen, çoktan araştırmaya başlamış bile olabilirdi düğünü mahvedenleri. Bu yüzden kafalarındaki soru işaretleri giderek çoğalıyordu ikisinin de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESTİK! (TAMAMLANDI)
RomanceYa hayatını yeniden yazma şansın olsaydı? Selim, kendini yetersiz gören ve bir türlü alanında başarı sağlayamayan bir senaristtir. Gecesini gündüzüne kattığı ve emek verdiği senaryosu, izleyicilerin istediği gibi olmadığı, mutsuz bir sonun her zaman...