Gürkan'dan
Gözlerimi açtığımda başım fena sızlıyordu. Bir kaç dakika öylece uzandığımda, burnuma gelen kokuyla hastanede olduğumu anlamıştım. Zar zor kafamı yana çevirip etrafı incelerken, yanımdaki sandalyede öküz gibi horlayan Ahmeti gördüm.
En son hatırladığım şey kafama sert bir şeyin çarpması ve Zakir şerefsizinin adını duymamdı.Yataktan dikkatli şekilde doğrulup sol tarafımdaki sürahiye elimi uzattığımda, yanlışlıkla bardağa çarpmıştım. Bardağın kırılmasıyla, Ahmetin sandalyeden düşmesi bir olmuştu.
"Hah noldu? geldik mi?"
Ahmetin uyku sersemiyle dediği şeye güldüğümde, kafamın ağrısı daha şiddetlendi. Orospu çocuğu kafamı kırmış resmen.
"He geldik kanka, in sen"
Ahmet sahte ağlamaklı sesle yanıma yaklaşarak, iki elini de yanağıma koydu. "Ahh bebeğim, elleri kırılasıca nasıl vurmuş" gözlerimi devirip, yanaklarımı ellerinden kurtardım.
"Kes gevezeliği, bana saldıranı gördün mü?"
"Yok valla Gürko, seni bulduğumda öpücüğünü bekleyen prenses gibi yatıyordun yerde"
Kurduğu cümleyle, elimi uzatıp kafasına vurdum "Ulan biraz ciddi ol be, kafam kırılmış şurda" bir şey düşünecekki aniden yüzü ciddi ifade aldı.
"Saldıran adamı nerden bulacağız lan biz?"
"Ben bayılmadan önce, Zakirin adını çekti piç, muhtemelen onun çevresinden biridir"
Dün onu polise şikayet etmediğim için, aklıyca bana üstünlük taslıyordu. Ama ben ne yapacağımı biliyordum. Ahmete döndüğümde, gergince tırnaklarını kemiriyordu...
"Gergin görünüyorsun?"
"Kanka..." bana endişeli gözlerle bakıp, cümlesini tamamlamadan telefonu çaldı. Arayanı gördüğünde, gözleri irileşti.
"Lan noldu söylesene, kim arıyor?"
Telefonun ekranını bana çevirdiğinde, Fedyanın görüntülü aradığını gördüm. Hassiktir. Ben onu tamamen unutmuşum, dün ona dönünce mesaj atacağımı söylemiştim. Şimdi kesin merak etmiştir beni.
"Açsana oğlum ne bekliyon, kesin dün gece mesaj atmadığım için arıyor" bunu derken telefonu Ahmetin elinden almaya çalışıyordum. Nihayet, telefonu kaptığımda, Ahmet bileğime yapıştı.
"Kanka dur, ben bi bok yedim"
"Çekilsene lan" bileğimi ondan kurtarıp aramayı yanıtladım. İlk görüntülü konuşmamızın böyle olacağını hiç hayal etmemiştim. Ekranda gördüğüm yüzle gülümsedim. İnstagramda paylaştığı fotograflarından daha yakışılı ve tatlıydı.
"Selam yavrum nas-" cümlemi tamamlayamadan Fedya bağırarak konuşmaya başladı.
"Qurkan? noldu sana? kim yapti? nasil oldu?"
Ard-arda yüksek sesle kurduğu sözlere gülmemek için kendimi zor tuttum. Benim için endişelenmesi heyecanlanmama sebep olmuştu. Sanırım tatlılıktan öle bilirdim.
"Yav sakin olur musun? ben iyiyim, dün eve dönerken biri arkadan saldırdı. Valla nasıl oldu ben de anlamadım. Ama bulacağım onu merak etme"
"Nasil ya? ben gece konuştu Ahmetle. Bir şey yok, Qurkan uyuyor dedi"
Sinirle nefes verip, yanımdaki bedene baktım. Şimdi ne bok yediği anlaşıldı. Korkmuş tavşan gibi köşeye sinmişti. "Ş-şey ben en iyisi su almaya gideyim" bunu deyip hızlıca odadan çıktı.
Kızgınlığımı belli etmemek için, yüzüme sahte gülmseme yerleştiridim.
"Şey Fedya, ben sen endişelenme diye Ahmete söylememesini dedim"
Bir kaç saniye dolu gözlerle ekrana baktığında, içimden kendime küfür ettim. Onu ağlatacağıma kafam yarılsaydı keşke.
"Ben boyle daha çok endişelendi дурак"
(aptal)
"Özür di-" ben sözümü demeden aramayı sonlandırdı. Sikeyim böyle işi.
Sinirle bacaklarımı salladığımda, odanın kapısını hafif aralayıp sırıtan Ahmetle göz-göze geldim.
"Bebeğim?"
"Geberteceğim lan seni, orospu evladı" dememle yastığı kapıya doğru fırlattım. Kendimi nasıl affetireceğim ben şimdi?
Bok gibi oldu...
Fikirlerinizi bekliyoree~Fedya ve Gürko tarafından dövülünce Ahmet anlık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalinka | gay
Teen FictionAylar önce öylesine indirdiği Tinder'dan aldığı mesajla hayatının değişeceğini nerden bilebilirdi.