Uyarı: bu bölümde, şiddet ve tecavüz sahnesi bulunmaktadır. Dikkatlice okuyun!
14 yıl önce
"Gürkan, akşama maç var. Geliceksin dimi?" hevesle konuşan arkadaşlarına baktı. Gürkan çok iyi kalecilik yapar ve neredeyse bütün mahalle maçlarına katılırdı. "Babama soracağım, izin verirse geleceğim"
Çocuklar parıltılı gözlerle birbirilerine baktılar. Çünkü biliyorlardı ki, Gürkanın babası oğluna kıyamazdı ve hep izin verirdi. Zira, çocuğun minik tatlı bakışlar atması yeterdi.
Okuduğu okul, yaşadığı mahalleye yakın olduğundan, sınıf arkadaşları ile hep beraber dönerdi eve.
"Anne, baba? ben geldim"
Kapıdan girer girmez, içeri doğru seslenmişti. Bu gün babası izinli olduğu için, televiziyon karşısında oturmuş, çayını içiyor, annesi ise mutfakta yemek hazırlıyordu. Oğlunun sesini duyunca, babası onu hemen yanına çağırdı.
"Gürkanım geldin mi? nasıldı bu gün okul oğlum?"
"İyiydi baba, ama öğretmenler yine bir sürü ders verdiler"
Babası oğlunu yanına çekip saçlarını okşadı.
"Olsun güzel oğlum, dinlendikten sonra yaparsın. Şimdi, üzerini değiştirmemiş amcanın dükanından ekmek alıver"
Çocuk hızlıca kafasını sallayıp, ayakkabılarını giyerek evden çıktı. Amcası mahallenin başında küçük bir dükkan işletiyordu.
Gürkan koşarak giderken, aniden birine çarpınca yere düştü. Yüzünü buruşturarak yerden kalkmak isterken, ona doğru uzanan elin sahibine baktı. Celil abiydi bu. Celil mahallenin yardımsever ve iyi kalpli abilerindendi. Ve bunun yüzünden mahallelinin sevgisini kazanmıştı.
Uzanan eli tutarak ayağa kalktı Gürkan, ve tozlanan üzerini temizlemeye başladı.
"Kusura bakma abicim, görmedim seni"
"Sorun değil Celil abi, hızlı koşmamam gerekirdi. Görüşürüz"
Bunu deyip yeniden koşar adımlarla dükkana doğru gitti. Fazla acıkmıştı ve hemen ekmek alıp, annesinin o lezzetli yemeklerinden yemek istiyordu.
Hızlıca dükkana girerek, tezgahta duran amcasına selam verdi.
"Merhaba amcacığım nasılsın?
"Ooo Gürkan oğlum, iyiyim sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim amca, bana 2 ekmek ver sana zahmet"
"Oğlum ben de tam size geliyordum, babanla bir kaç şey konuşacaktık. Ben ekmekleri eve götüreyim, sen bir 20 dakika dükkanda durur musun yavrum?"
Gürkan içinden oflarken, kafasını olumlu anlamda salladı. Amcasını çok seviyordu ve onun sözünden çıkmak istemezdi.
"Tabi amca, git sen. Ben dururum dükkanda"
"Hay yaşa güzel oğlum. Birde, kimse para vermeden bir şey almak isterse kabul etme gözünü seveyim"
"Tamam amca merak etme"
Amcası gülümseyerek, pakete iki ekmek koyarak dükkandan çıktı.
~~~
Amcası gittikten 5 dakika sonra, demin çarpıştığı Celil abi girdi dükkana.
"Gürkan, abicim şu sigarayı uzatıver sana zahmet"
Gürkan, adamın gösterdiği sigaraya alıp ona uzattı.
"Sağol koçum, parasını ben amcana vericem sonra. Hadi eyvallah"
"Kusura bakma abi, amcam parasını almadan verme dedi"
"Abicim, merak etme sen vericez dediysek vericez"
"Olmaz Celil abi, lütfen parasını ver önce"
Celil yüzüne sahte gülümseme kondurup, aniden oğlanın yakasına yapştı.
"Bak çocuk, ben şu an bu sigarayı alıp gidiceğim anladın mı?"
Adamın ani ruh değişimi karşısında, şok içerisinde kalmıştı Gürkan. Nasıl olurdu da, bu kadar samimi, insanlar tarafından sevilen adam bir anda korkunç birine donüşmüştü?
Çocuğun yakasını bırakıp, kapıdan çıkacakken. Arkasından duyduğu sesle duraksadı.
"Amcama söyleyeceğim, bu bildiyin hırsızlık Celil abi"
Bu sözler karşısında, adam adeta sinirli boğaya dönüşmüştü. Kapıyı arkadan kilitleyip, bedenini çocuğa taraf çevirip, yanına geldi.
"Ne dedin sen? Cevap ver lan?
Çocuk korkudan açılmış iri gözlerle, arka arkaya gidiyordu. Sırtı duvara çarpınca durmak zorunda kaldı.
Bu sırada, adam onun tam dibine girmiş, yüzleri arasındaki mesafeyi iyice azaltmıştı.
"Senin dilin fazla uzamış ufaklık"
Bunu deyip, oğlanın belinden tutarak çevirdi. Gürkanın yüzü duvara çarpınca kısık sesle inledi. Celil dudaklarını, onun boynuna yaklaştırıp, iğrenç nefesini vererek konuştu.
"Şimdi uslu durmazsan, gebertirim seni çocuk"
Gürkan çırpınmaya çalışsa da nafileydi. Adam onu, o kadar sıkı tutmuştu ki, az daha nefesi kesilecekti. Celil ellerini, çocuğun kalçasına getirip, okşamaya başladı.
Bir kaç saniyenin ardından, elini karşısındakinin kemerine atıp, hızlıca çözerek, çocuğun pantalonunu boxer'ı ile birlikde indirdi.
Gürkan, gözlerinde daha fazla durmayan yaşları akıtıp, ağlamaya başladı. Bunu duyan Celil, bir eliyle onun ağzını kapattı, ve kendi pantalonunu da indirdi.
"Bakalım bunu da amcana söyleyecek misin"
Elini, oğlanın ağzına daha çok bastırıp, hiç zaman kayb etmeden içine girdi...
~~~
10 dakika işgencenin ardından, adam hiç bir şey olmamış gibi Gürkanı öylece bırakarak, sigarasını alıp gitmişti. Küçük çocuk acı ve kanlar içinde yerde kıvrılıyor, sesini çıkaracak bir gücü olmadığı için sessizce ağlıyordu.
Bir kaç dakika sonra, amcası onu baygın şekilde bulmuş ve hemen ambulansı aramıştı. Küçük bedeni morluklar içinde kalmış, arka tarafı zorlandığı için yırtılmıştı.
Hastanede, doktorlar kanı durdurmuş ve dikiş atmışlardı. Morluklara ise krem sürülmüştü. Öyle ki, 1 ay boyunca yataktan kalkamamıştı Gürkan.
O günü kayb etmişti tüm masumluğunu. Çocukluğunu, gülüşünü, arkadaşlarını. Her şeyden çok sevdiği okulunu. Hayalleri bir gün içinde toz olup uçmuştu sanki, kendisi ölmemişti belki ama ruhu ölüydü artık.
O gün, kimse duymadı Gürkanın sessiz çığlıklarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalinka | gay
Teen FictionAylar önce öylesine indirdiği Tinder'dan aldığı mesajla hayatının değişeceğini nerden bilebilirdi.