25.

1.3K 85 20
                                    


Uzun zamandır aramadığım kalbimin bir köşesine, onu ısıtmak için 'mutluluk' adlanan bir şey bıraktın.

Tam tamına bir saattir bilgisayarın karşısında oturmuş, aramadan önce kelimelerini nasıl düzgün kullanacağını düşünüyordu Gürkan. Söz vermişti kendine bu gün kesinlikle her şeyi sevdiğine anlatacaktı.

Artık 27 yaşındaydı ve bu zamana kadar ne iyi ergenlik, ne de iyi gençlik geçirmişti. Yaşıtları üniversiteye giderken, o, krizleri yüzünden günlerce hastanede yatardı. Ya da bir zamanlar arkadaşlık ettiği insanlar gezip, eğlenirken, Gürkan yatak odasından bile çıkmazdı.

Ama şimdi, her şey değişmişti. İyileşiyordu, gülüyordu, arkadaşları vardı, sevdiği ve tarafından sevildiği biri vardı. Bir zamanlar öleceğini düşünen bu adam, hayata yeniden tutunmuş ve mutluluğunu bulmuştu sonunda.

Bir kaç kez derin nefes aldıktan sonra, arama tuşuna basdı. Arama anında cevaplanınca, ömür boyu izleyeceyi ve adeta sanat eseri gibi duran bir yüz belirdi karşısında. Hafif kıvırcık sarı saçları, okyanus gibi mavi gözleri ve çok az kemikli burnu ile mükemmel görünüyordu ekrandaki çocuk.

Ona tüm ışıltılı gülümsemesiyle bakıyor, ve sanki çocuk da onu inceliyormuş gibi duruyordu. Daha ne kadar öylece bakışmıştılar bilmiyorlardı ama bir şey vardı ikiside bu durumdan gayet memnundu.

İlk kendine gelen Fyodor olmuştu, Gürkosunun bu haline gülümseyerek, ellerini sallıyordu.

"Heyy? Gürkodan dünyaya" kıkırdayarak söylediği cümle ile irkildi karşısındaki adam.

"Yavrum kusura bakma dalmışım yav"

"Belli" sinsi gülüşle ona bakan oğlan yüzünden utanmıştı.

"Eee nasılsın, neler yaptın bu gün?"

"Şimdi Gürkocum, ben bu gün ablamlara gitti, ama ablam işteydi. İçerde yanlız Murka vardi, beni ablami kedisi. Bir görse sen çoook tatli"

Çocuğun bıcır bıcır konuşması karşısında, erimişti adeta. Bu kadar tatlılık kesinlikle kalbe zarardı diye düşündü içinden.

"Evet, instagramda gördüm. Gerçektende çoook tatlıymış. Aynı senin gibi"

Fyodor bu sözler karşısında, gülümseyerek gözlerini kaçırmıştı. İlk defa kendisi için böyle hitaplar duyuyordu ve bu duygu onu sıcacık yapıyor, ve mutluluktan ağlama hissini uyandırıyordu. Ortamın havasını dağıtmak adına bu sefer kendisi konuştu.

"Peki sen nasilsin? seni gunun nasi geçti?"

"İşte sabah yine erkenden uyandım, işe gittim. Günün yarısını Ahmetin dırdırlarıyla yola verdim her zamanki gibi. Ve son bir saattir böylece oturmuş sana nasıl anlatacağımı düşünüyordum"

"Seni için oldukca derin konu sanirim"

"Sadece derin olsa keşke, bu konu benim hayatım Fedya"

"Bak ben her zaman seni yaninda olcak tamam mi? endişe etme nolur"

"Korkuyorum Fedya, ya benden iğrenirsen? ya sevmezsen beni?" gözleri dolarken, sesi titremişti Gürkanın.

"Hayirr, hayir bana bak. Ne olursa olsun. Sen duyuyor? ne olursa olsun boyle bir sey olmicak. Güven bana"

Gürkan bu söylenenler karşısında, az da olsa rahatlamıştı. Her şeyi anlatıp içini kemiren bu işgenceden kurtulacaktı.

"Şoyle düşün. Ben seni yanında, ellerini tutuyor, saçlarını okşuyor... tamam mi?"

Oğlanın kalbi kıpır kıpır olmuştu, bu sözler ona güç veriyordu. Islanan yanağını silip, boğazını temizleyerek anlatmaya başladı...

Kalinka | gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin