21.bölüm

282 17 0
                                    

               RECCATTUS

" onu bu şekilde bırakamazsınız ölüm semptomları görülmeye başladı "

Reccattus lunasının kurtulması için kralla son bir kez konuşmaya karar verdi

Kral tahtında gözlerini adamından ayırmadan

" bunu konuşmuştuk asker daha neden huzurumdasın "

Öfkesi yine tutmaya başlamıştı
Reccattus

" onu işaretlemezsen ölücek kralım neden yanaşmıyorsunuz "

" bu seni ilgilendirmiyor "

" ilgilendiriyor orada canıyla cebelleşen benim lunam "

" o kelimeyi bir kez daha kullanırsan artık hayatta kalman için sebep kalmayacak asker "

Kralının inadından dönmüyeceğini anlayan reccattus ona acıyan gözlerle baktıktan sonra

" onu kesinlikle hak etmiyorsunuz "

Diyen reccattus taht odasını terk etti
Kral derin nefes alarak kendini sakin tutmaya çalıştı korkusuz olsada onunda korkuları vardı işte
Kimseye anlatamadığı korkuları

Sadece içinde tuttuğu kendisinden bile sakladığı korkuları .

                   🌸🌸🌸

LENORA KATELİYN

Durumum hiç iyiye gitmiyordu artık
Bedenim ateşler içinde günlerce yanarken

Ben sadece yatakta sessiz çığlıklar atarak ağlıyordum
Ne kadar şifacı ve reccattus yardım etmeye çalışsada verdikleri ilaçlar
Acımı sadece bir kaç saat dindiriyordu

Nefes almak adeta işkenceydi her oksijen çektiğimde sanki ciğerlerime hançer saplanıyordu

Şifacı beni solunum cihazına bağlayarak yardımcı oluyordu ama farkındaydım işte hastalığım her ne ise bu şifacıyıda çaresiz bırakmıştı

Hastalığım yüzünden üç gündür hiç birşey yiyememiştim serum yoluyla besleniyordum ama oda fazla yardımcı olmuyordu

Hastane yatağında cansız bir varlık gibi acı içinde kıvrılırken şifacı elinde iğneyle geldi

İğneyi seruma enjekte ettikten sonra bana tatlıca gülümseyerek

" sil o göz yaşlarını yavrum bu ilaç acını götürmesede birazcık dindirecektir "

Ben yavaşça kafamı sallayıp ilacın bi an önce tesir etmesi için tanrıya dua ettim

İçimde sanki lavlar fokurduyordu acısı inanılmazdı ve buna sebep olanda yediğim o kurtboğandandı

Keşke o gün öfkeme biraz hakim olsaydım şuan belki bunları yaşamıyor olacaktım

Göz yaşlarımı bastırarak derin nefes almaya çalıştım
Ne olmuşa ne ölmüşe çare yoktu

Ama ben...ne ölüydüm nede yaşıyordum arafta kalmış mahkum bir ruhtum sadece

Kapım açılınca cansız gözlerle kapıyaa baktım ama gördüğüm süliet karşısında şişmiş gözleriim kocaman açıldı

Kral karşımda duruyordu her zamanki endamıyla soğuk aurasıyla
o içeri girdikten sonra muhafız kapıyı arkasından kapatarak çıktı

Hastane odasında şuan sadece o ve ben vardım beni baştan aşağı süzerek tiksinir bir yarım gülümsemeyle

" sanırım adamıma haksızlık etmişim...marcus belkide işini iyi yapmıştır "

diyen kral eğlenen gözlerle çaresizliğimi izliyordu

Duyduklarımla içim paramparça olurken rahatsızlığımdan dolayı kılımı bile kıpırdatamıyordum

Ama bu tuzlu sularıma engel değildi
Onlar hür bir şekilde akmaya devam ediyordu

" kurdunda senin gibi zavallı küçük yavru basit bir zehri bile vücudundan atamadı gerçekten de beceriksizsin değilmi hiç bir işe yaramayan zavallının tekisin"

Bağırmak deli gibi çığlık atıp ağlamak istiyordum ama bu adamın karşısında sadece yeşilinin ışığı sönmüş gözlerle zehir kusan krala bakıyordum

" sadece ölmen lazım...elimden gelse seni şu dakka silerdim ama can çekiştiğini görmek zevk verici "

Diyerek odayı terk etti o gittikten sonra tuttuğum nefesimi acı içinde geri bıraktım

Ağlamamı bastırmak istiyordum ama söylediği tüm sözler yaşadığım rahatsızlıktan çok daha acı vericiydi

Kalbimde kırılmadık ufacık bir yer kaldıysa onun bile şuan un ufak olduğuna emindim

Şiddetli ağrılarım tekrar başlarken acı içinde sessizce  dişlerimi birbirine bastırarak inledim

Artık son zamanlarımı yaşıyordum
Göz yaşlarım eşliğinde sessiz odada kendimi tekrar monitörden gelen zayıf kalp atışlarıma verdim

Yapacak birşeyim yoktu artık.



LYCANTHORP   (  Tamamlanmış Kitaptır  )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin