💥Bölüm 8: Endişe
“ ne bakıyorsun öyle bana ? Git hazırlan, aileni gör sonra gideceğiz Trabzon’a” söyledikleri düşüncelerimden ayrılmama yetmişti, sadece ailemi görmeye gidecektim, evime geri dönmeyeceğim demekti bu.Bana ne oluyordu böyle, o adam iğrenç bir katil, insanların acısından zevk alan bir canavar, ondan kurtulacağımı sanarken mutlu olmam gerekiyordu, peki yaşadığım özlem ve kırıklıkta neyin nesiydi ?
“Ailemi mi göreceğim ?” annemi ne çok özlemiştim bir bilse..
“sen ne sandın, tamamen döndüğünü mü ? Bana bak, ailene nişandan bahsetmek yasak, sadece on dakikan var konuşup çıkacağız. Başka sorun istemiyorum !” hevesle kafamı salladım annemi görmek yeterdi bana, diğerleriyle aram yoktu zaten.
“hadisene hızlı ol, saçını da kurut hava yağmurlu, üşütüp hasta olursan umurumda olmazsın haberin olsun, hasta falan bakamam ben !” dilim tutulmuştu sanki, niye konuşmuyorum ben ?
“hazırlanıp iniyorum hemen” diyerek tekrar odaya çıktım, üzerime dolaptaki kıyafetlerden uydurarak bir kombin yaptım, inadına saçımı kurutmadan, ıslak ıslak açık bıraktım, o kadar da üşütmezdim herhâlde hem fazla ıslak değildiler, kurumak üzerelerdi.
İndiğimde, o da kapıda durmuştu, ayakkabılarımı giyindim arabaya yöneliyorduk ki “saçını kurut demedim mi ben sana ?” diye sordu sert sesiyle, bu adam ne zaman biraz yumuşak konuşacaktı ?
“beni başına rehin, pardon bela alan sensin ! Hasta olunca da bakarsın artık. Hadi anneme götür beni !” diyerek onun gibi konuşunca, yüz ifadesi bir an değişti, sonra hemen kendisini topladı, farklı bir ifadeyle bakarsa şaşardım zaten !
“bana ne be senden ? Hadi bin arabaya artık”
“Konuştu, benimle hastanede Şirinler izleyen adam” deyip alttan-alttan ona bakarak arabaya oturduğumda sesini çıkarmamıştı, yolculuk sessizce devam etmişti.
.
.
.Evimin önünde araba durduğunda annemi, ne kadarda çok özlediğimi tekrardan anladım. “Eviniz de küçükmüş”
“Her kes sizin gibi şanslı doğmuyor bu hayata”
“ne şansmış ama ?” diye mırıldandı ağzının içinde. Niye böyle demişti şimdi ?
“önden yürüyerek evin kapısını çaldım, hızlıca kapıyı açan annemden başkası değildi.
“kızım” sıkıca sarıldık, ne kadar öyle kapıda durduk bilmiyordum, ama on dakikam olduğunu demişti bana, kızarsa hemen götürürdü ama gitmek bir yana annemle kalmak istiyordum tüm gün.
“iyi misin, bir şey yaptı mı o adam sana ? pekte gençmiş, yaşlı olduğu sanıyordum” diye sorduğunda gözlerimi sildim, ve gülmeye çalıştım, beni gülerken hatırlasın istiyordum kim bilir bir de ne zaman onu görürdüm..
“iyiyim ben anne, o bir şey yapmıyor bana merak etme” dedim yalandan, oysaki sert bakışı bile beni korkutmayı başarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron
Ciencia FicciónPatron, her kes onu bu isimle tanırdı, Patron.. Namı diğer Patron, beni ailemden almıştı, kafesimden çıkmayı başarmıştım ama, yeni kafesime girmiştim. Yeni ve eskisini özleten kafes, o acımasızdı, o gaddardı ve hiç bir şey umurunda olmazdı...