Bu bölümü henüz daha küçük bir çocukken bir kez bile rengarenk salıncaklarda yaşıtları gibi sallanamayan, büyürken bile o salıncakta sallanmanın hayalini kuranlara adıyorum.
Şimdi hep beraber tekrar edelim;
Hayat adil değil ve asla adil olmayacak.
Tekrar ettiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum ve sizlere soruyorum; bu cümlede bir hata var peki ya, hata nerededir?
Bunu lütfen bu satırlar bitene kadar düşünmeye devam edin.
Biz bu hikayede ilk olarak aynı evin çatısında yaşamanın kimseyi aile yapmıyacağını öğrendik. Bir tarafta ebeveynlerine anne'm, baba'm diyen çocuklar vardır bu hayatta bir tarafta ise anne, baba diyen çocuklar... Ne kadar acı değil mi?
Şimdi tekrar edin lütfen!
Hayat adil değil ve asla adil olmuyacak.
Teşekkür ederim, tekrar ettiğiniz için.
Ev dediğimiz yerin bir çatı, dört duvardan oluşmadığını da öğrendik, bazı arkadaşlıklar evi hissettirir... Ev gibi hissettiren arkadaşlıklar.
Biz öğrendik ki suda çırpınmak sadece boğulma riskimizi arttırıyordu. Peki ya yüzme bilmeyenler? Onlar dalgalarla savaşmayı öğrenemiyecekler miydi? Aslında hayır yüzme bilmeyen biri, yüzme bilen birine göre o dalgalarla daha iyi savaşır. Yüzme bilen biri her zaman denizde gördüğü dalgalara göre yüzerken; yüzme bilmeyen biri zorunlulukla suya atıldığı zaman kendini kurtarma çabasına girer. En depresif insan bile. Çünkü umut denen şey her zaman yanmaktadır fakat bunu depresif olan kişi göremez, duyamaz. Gözleri ve kulakları birbirini ağırlar; sağırlar, körler birbiriyle oynar.
Zorunlulukla denize bırakılan kişi suyun en derininden çıkarak savaşır dalgalarla, dalga boyunu önemsemez. Çünkü iki ihtimal vardır ya kimsenin haberi olmadan suyun içinde kaybolup gider ya da yine kimsenin haberi olmadan daha büyük dalgaları aşar ve ilerler. Zorunlulukla suya bırakılan kişi her ne kadar zaman zaman suyun içinde kaybolup gittiğini düşünse de ilerlediğinin ve daha büyük dalgalarla savaştığının farkındadır.
Kısacası yüzmeyi bilen çocuk denizdeki dalgalara karşı yüzerken zorunlulukla suya girmiş olan çocuk okyanustaki dalgalara karşı ilerler.
Lee Minho da o çocuklardan birisiydi. Okyanusta tek başına yüzen o çocuk.
Benimle birlikte tekrar edin lütfen.
Hayat adil değil ve asla adil olmuyacak.
Teşekkür ederim.
Bu hikayeye sizlerle beraber henüz Ekim ayında başlamıştık. Ağustos ayında ise yavaş yavaş bitirmeye adım atıyoruz. Bu hikayede çok şey öğrendik. Soğuk bir gecede kendimize sarılmayı, umudumuzu ne olursa olsun kesmemeyi, sabırla beklemeyi, ufacık şeylere bile mutlu olmayı ve de... Fazla hırsın boktan bir his olduğunu öğrendik.
Bazı geceler bitmek bilmedi, bazı sabahlar olmak bilmedi fakat günler biz fark etmeden geçip gitti. Zaman durmadı, zaman hiçbir şeyin ilacı da olmadı. Yaralarımız bir okyanus kadar büyük ve derinken bizi yaralayan insanlarla olan samimiyetimiz daha da fazlalaştı aynı gökyüzü gibi. Zaman da aynı hayat gibi acımasız.
Bazen hayatımıza insanlar girdi ve acımasız bir şekilde çıkıp gittiler. Derinde olan acılarımızla yüzleşmek zorunda kaldık.
Bazı şeyler çok zor geldi, aşamadık. Hayal kurmak imkansız gibiydi fakat asla öyle değildi, birbirini çok fazla kıran iki kişi dahi olsa hayal kurmayı başarırlar. Hayal kurmaktan vazgeçmeyin ve inancınız, umudunuz olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire Of Love - Minsung
Fanfictionİki yıllık hırsla yapılan şeyler birinin hayatını mahvedebilir ve daha da kötüsü onu ölüme sürükleyebilir özellikle de ona bunu yapan sevdiği kişiyse... TW: intihar girişimi, kendine zarar verme, küfür, aile baskısı vb gibi etkileyebilecek unsurlar...