16- Kutu ve Gölgeler

58 6 4
                                    

Not: Çok daha önce yayımlamam gereken bölümü bir takım olaylar sonucunda ancak yayımlayabiliyorum :,) Uzun bir aradan sonra bölüm sizlerle. Keyifli okumalar dilerim.

---




5 yıl önce

Aynı müziği kaçıncı duyuşuydu artık bilmiyordu. Her günü artık aynıydı. Hala kabullenebilmiş değildi kapana kısıldığı bu yeri. Tüm bu beyazlık artık onun evreni miydi? Renkler nereye gitmişti? Tüm o gülüşler ve kahkahalar hala daha kulağındaydı. Bir işi vardı, eşi ve dostları... Müge duvara yaslanmış olan yatağında bacaklarını kendisine çekmişti. Duvarları tekmelemeyi henüz bitirmişti. Yorgundu. Dört ayda en sonunda bu amansız boşluk içinde rutinini oturtmuştu. Artık o da biliyordu şimdi neler olacağını. Günün bilmediği bu saatinde ailesini özleyecekti.

Murat. İçinin acısı artık onu ağlatamayacak kadar çok derinlere inmişti, tıpkı anne babası için duyduğu özlem gibi bu da ruhundaki bir diğer yırtık, özlemdi.

Günümüz

Hava çoktan kararmıştı. Aslı'nın arabasının içindeki koku bir süre tek duyu olarak kalmıştı havada.

Aslı gergince direksiyonu tutuyor ve ince kemikli parmaklarını kasıyordu. Bir akşamüstü aranmıştı, Müge'nin hissiz sesi derinden geliyordu. Ondan yardım istemişti, işlediği cinayetin aydınlığa kavuşmasını bir tek o sağlayabilirdi. Öyle söylemişti. Sonra sessizlik. Tamam diyerek onaylamak dışındaki bir şey sorsa cevap alamayacağını bildiği bir sessizlik bırakılmıştı aralarında.

Konum belliydi. Bildiği tek şey de buydu, lüks evlerin olduğu bir ormanlık patika. Başına neler geleceğini hiç bilemiyordu. Bu aralar karakterinin dışına çıkıp anlık çok fazla kararda bulunduğu için kontrolden çıkmış hissetse de zırh gibi tuttuğu saygın, donanımlı, soğukkanlı duruşunu korumak için bugün yine arabada çenesi dikti.

Şoför koltuğunun yanında oturan Müge ellerini usulca birbirine kavuşturmuş duruyordu. Neredeyse hiçbir düşünce kol gezmiyordu zihninde. "Benden korkuyor musun Aslı?"

Aslı gözlerini yoldan ayırmadı. "Evet." Dedi dürüstlükle. "yine de şuanda sırf seni rahatlatmak için seni o söylediğin yere götürüyorum."

"Yalan söyleme." Sesi bir mırıltıydı. "Beni rahatlatmak istesen en yakın doktora götürürsün sen. Ancak bundan çok daha zeki birisin. İçgüdülerin var. Hatta bundan daha da açığı diğerlerinin gözünü kör eden geçmiş senin gözünü kör etmiyor." Müge koltukta Aslı'nın aksine dik değil yayvan oturuyordu, sırtı yay gibi rahatsızca koltuğun bir köşesine değiyor kısılı gözleri ağaçlaşmaya başlayan yol kenarında duruyordu, bu halde Aslı bakış açısında değildi.

Aslı sessizce derin bir nefes almıştı. "Aç mısın?"

"Çok yol kalmadı." Gözleri boşlukta geziniyordu.

Aslı sürekli telefonunu kontrol ederken bir yandan sürekli gözleri yola dönüyordu. "Hava iyice kararıyor, bu saatten sonra zor bulabiliriz yemek biraz arkada bir benzinci vardı."

"Geceleri yemek yemem Aslı."

Aslı tepkisel olarak telefonu bir yana koymuştu onun bu hayattan kopmuş konuşmaları onu öfkelendiriyordu. "Gündüzleri de pek yemiyorsun ya."

Aslı radyoyu açmak üzere hareketlendi o anda Müge'nin bunu bekliyormuş gibi hızlıca onu engelleyen eline çatık kaşlarla karşılık verirken direksiyonun hakimiyetini bir anlığına kaybetmiş ardından hemen toparlamıştı. İkisi de bundan etkilenmişe benzemiyordu.

Gerçek ve ÜstüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin