Arda üstüne başına tekrar baktı ve birkaç yıl sonra ilk defa önünde durduğu kapıyı tıkladı.
Kapı uzun süre acilmayinca kaşları çatıldı ve bir daha tikladi. Pencereden bakmaya çalıştı ama saksılar yüzünden içerisi gözükmüyordu. Yapacak başka bir şey olmayınca, yaklaşık üç yüz metre ileride olan evine doğru adımlayacaktı ki kapı açıldı.
Dağılmış bir ferdi tarafından. Yüzü gözü rengi gitmiş. Gözleri kan çanağına dönmüş yorgun bir ferdi. Gerçekten hasta gözüküyordu.
Arda onu yeni bir mikroskobik türmüş gibi incelemeyi kesip -mart ayında olmalarına rağmen hafif hafif atıştıran kar soğuğu içeri gireken- elindekiler yüzünden dengesini sağlamaya çalışırken gülümsedi.
"Ben....gecmis olsun....çorba getirdim." Şimdi küçük tencereyi ona doğru tutuyordu.
Ferdi önce şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ardından her zamanki ciddi surat ifadesiyle başını salladı ve kapıyi daha da aralayarak ardayi içeri davet etti. Soğuk hava yüzünden titremişti yeşil yün kazak içerisindeki kıvırcık.
Arda'nın hatırladığı gibiydi ev. Geniş salon ve tatlı mobilyalar. Ama televizyonum karşısındaki büyük kanepe hiçbir zaman bu kadar dağınık olmamıştı. Şimdi battaniyeler mendiller ve ısıtıcı falan doluydu etraf.
"Yaklaşma!" Dedi koltuğa geri bırakarak kendini. Ferdi'nin mikrop yuvasıydı orası.
"Annen yok mu?" Diye sordu arda merakla etrafa bakinarak. Çorbayı masaya, ilaç poşetinin yanına koydu.
Kıvırcık zar zor cevap verebildi. Çok halsizdi ses tonu da. "Ara tatil ya. Hollanda'ya gitti teyzeme."
Arda, simdi hüzünle bağışıklığı çok düşük olan sağlıkçı oğlana bakıyordu. Bu kadar kötü olduğunu bilseydi yanında doktorla falan gelirdi.
"Tek başına mısın yani burda?" Telaşlanmaya başlamıştı arda. Dibinden ayrılmayan abileri neredeydi acaba? O çok sıkı fıkı olduğu arkadaşları!
"Az önce abin buradaydı. İyi ki yakalanmadin." Ferdi bir kez hapşırdı ve iki dakika kendine gelemedi. Şifayı ağır kapmisti sanırım.
"Nolmus ki ziyaret edemez miyim? Buna ne diyebilir?" Arda hala ayakta dikilmeye devam ederken ne yapabileceğini düşünüyordu. Şu an abisi hiç umrunda değildi şahsen.
Ayrıca Ferdi'nin şu an iyileşmesi ve kendini toparlayabilmesi için iyi beslenmesi ve her şeyinin eksiksiz yapılması gerekiyordu. Arda duyuyordu abisinden bu kıvırcığın hastalığının çok ağır geçtiğini.
"Kar yağarken çok dışarıda kaldım. Doktora falan gittim de ilaç verip yolladı."
Arda şaşırmadı. Sistem böyle yürüyordu artık. Ardından aklına gelenle sorup sormamak arasında gitse de sormadan rahat edemeyeceğini anladi. "Hasta oldugun için mi mesajlarıma dönmedin?"
Böylece rahatlayabilirdi kumral oğlan. Ferdi'nin onu umursamadığını düşünmek onu üzerdi.
Ferdi şimdi ufak bir kahkaha attı."Telefona bakacak halim yok."
Arda'nınki de soruydu işte. Tekrar bakindi.
Öncelikle etrafı biraz toplamayla başlayabilirdi sanki. Abileri zaten neyden anlardi ki! Emindi ferdi normalde titiz bir çocuktu ama hastalıktan kolunu kıpırdatmaya hali yoktu işte.Geçen geceden çok farklıydı Ferdi. Eski ciddiyetine dönmüştü. Arda düşünmeyi reddetti.
"Tamam. Ben mutfağa gideyim." Önce montunu çıkardı ve masadan tencereyi kaparak Ferdi'ye döndü. "Bir şey yedin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mesela yani. |arfer
Fanfictionarda, hoşlandığı çocuğa açılmak için abisinin arkadaşı ferdi'den yardım istiyor. [slowburn] [yarı texting]