3.2

471 62 41
                                    

[19.45]

'Alla beni pulla beni, al koynuna yar.'

Arda, çikolatasından bir ısırık alırken karışık playlistinden çalan şarkıyla birlikte gülümsedi.

'Gözüm senden başkasını görmez oldu yar'

Gözlerini çekmecesinin bir köşesine sıkıştırdığı ferdi'nin atkısına dikti. O gece almıştı aslında o atkıyı. Sadece söylemek istememişti Ferdi'ye. Kendine sakladı bunu. 'saçlarına yıldızlardan taç yapayım yar'

Aklına gelenlerle daha samimi gülümsedi, Barış için dinlediği şarkıyı Ferdi'yi düşünerek dinliyordu şimdi. Güzel saclarina yıldızlar çok yakışırdı.

'Canım iste canim bile sana kurban yar'

Bilmiyordu, bilmiyordu hiçbir şey.

Ferdi'ye nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. 

En doğal tepkiyi verdiğine inanıyordu. Peki ya neden kıvırcık olan suçsuzmuş, hatalı olan Arda'ymiş gibi yüzüne bile bakmiyordu kumralın? İnsan karşısındakinin en sonunda çok üzüleceğini bile bile baştan beri umut verir miydi? Arda'yi seviyorsa neden üzmüştü?

Barış'ın sevdiği birinin olmasından çok, Ferdi'nin söylememesine kırıldığını fark etmek daha da üzmüştü şimdi onu.

Onu öpmesi de çok yanlıştı, ardanin karşılık vermesi de. O gün, ağlayarak uyumuştu. Çok etkilenmişti ve korkuyordu. Her şeyden, herkesten. Arkadaşlarına bile söylememişti ki. Hem de hiçbir şekilde yargilamayacaklarını bilmesine rağmen. Her zaman yaptığı şeyi yaptı ve düşünmekten kaçınarak yağmur sesini dinledi.

Tam, tek tük arada bir içtiği paketi eline almış sigara yakacaktı ki alt kattan gelen sesi duydu.

Kerem, alt kattan seslendiginde Arda tekrar başını yastığa gömdü. "Arda abim hadi yemeğe!"

"Bunlar da cidden beni evlatlık aldılar sanki!"

Kerem, Ferdi'nin Arda'yı öptüğü sabah abisiyle birlikte gelmişti evlerine. Yurtdışında okuyan oğlan, ailesini bile görmeden soluğu sevgilisinin yanında almıştı.

Arda tabii çok ilgilenememişti onunla. Abisinin suratına bakamamakla meşguldü çünkü. Utanıyordu. Anlamasından korkuyordu.

Şimdi ise, Kerem'e ayıp olmasın diye inmek zorundaydı. Geldiğinden beri Arda'yla diyalog kurmaya çalışıyordu.

Ah be abi bir bilsen ben ne haltlar yedim...

Fazla sızlanmadan alt kata indiğinde, normalde görmediği bir manzara ile karşılaştı. Abisi önlük giymiş, bulaşık yıkıyordu. Kerem ise hızlı hızlı sofra kurmaya çalışıyordu.

Arda, benim için bu kadar uğraşmanıza gerek yoktu diyecekti ki Kerem ona kocaman gülümseyerek masayı gösterdi.

"Nasıl amaaaaa!" Arda, enerjisi karşısında şok oluyordu bu kısa boylu oğlanın. "Yapmışsın abim yine sihrini."

Kerem bir kahkaha atarken Arda, mutfakta ne piştiğine göz gezdirdi. Gerçekten de güzel kokular geliyordu.

"Yemeğe bizimkileri de çağırdık." Dedi üstü başı köpük içindeki altay.

"Napayim abi?" Dedi Arda. Şaşırmamıştı. Bu kadar hazırlık boşuna olamazdı. Ama Ferdi'yi görecek olma ihtimali onu çok korkutmuştu. 

"Zevzek."

"Lazanya yaptık abinle." Kerem geldiğinden beri agzi kulaklarında olan ve hiçbir şeyi umursamayan Altay yine aynı şekilde gülüyordu. Ardından gelip köpüklü eliyle, kısa boylu adamı göğsüne çekti. Bu sırada kerem ona vuruyordu ama başı esmerin göğsünde olduğu için sesi boğuk çıkıyordu. "Üstüm başım kopuk oldu."

mesela yani. |arferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin