4.1

447 61 16
                                    

Arda, kıskanıldığını düşünüyordu.

Altay'a, Can'la ders çalışacaklarını söyleyip kalmak için izin almıştı ve abisi onu esmer arkadaşına bıraktıktan yarım saat sonra koşarak eve gelip, karşı komşuları olan kıvırcığın kapısını çalmıştı.

Ferdi'nin öfkesi baştaki gibi değildi ama yine bir sinir sezmişti Arda. Kazımcan'la hiçbir şey olmamıştı ki. Yine abartıyordu. İsmail'lerin bir halt karıştıracağını anlamıştı zaten.

Bir ufak Ferdi'ye bakmıştı önce. Kollarını bağlamış televizyona bakiyordu sadece. Anlaşılan bir süre tribini çekecekti. Oysaki yanlış anlamasinin suçlusu Ferdi'ydi. Arda biliyordu ki konusmadikca Ferdi konuşmaz.

Mimiksiz bir ifadeye sahip, gözlerini bir an bile çevirmeyen oğlana baktı. Gözlerinden yorgunluk akmasına rağmen ardaya vakit ayırabiliyor olması her defasında şaşırtıyordu. Bu sefer gözleri sehpanın üstündeki kitaplara ilişti. Yine ders çalışmış olmalıydı. Onun azmine hırsına hayrandı.

Arda'nın dayanamayarak "Ne yani konuşmayacak miyiz?" Demesiyle başlayıp birkaç dakika süren kavganın ardından Arda onu öperek kendini affetirmeyi başarmıştı. Sonrası da malum.

Ferdi, Arda'ya kalmasını teklif etmişti ve zaten Can'da kalmak için izin almış olan çocuğun işine gelirdi.

Şimdi ise salona geçmişlerdi. Arda, ferdi'nin göğsüne yaslanmış ayaklarını sehpaya uzatmış bir şekilde çekirdek çıtlıyordu. Bu pozisyonu çok seviyordu kumral oğlan. Çok rahattı. "Rüdiger....Hadi ama!"

Canı hala biraz yanmasına rağmen kıvırcığın öfkesini yatıştırmayı başarmıştı. Tersi kötü diye boşa söylemiyordu. Bunların yaşanacağını başta söyleseler kusana kadar gülerdi.

"Ferdi kaçırdılar ya!" Dedi Arda kocaman mutsuz gözlerle ona dönerken.

Ferdi'nin umrunda olan kesinlikle maç değildi. "Görüyorum balım."

"ULAN ATSANA SU TOPU BELLINGHAM!" Diyerek yerinden zıpladı yine kumral oğlan. Çekirdek boğazına kaçtığı için de bir süre öksürdü. Ferdi sürekli gülüyordu ona.

Sonra güvenli hissettiği konuma geri döndü ve dikkatle izlemeye devam etti. Ferdi, Arda'nin saçını okşadı ve dayanamayarak kulağının üstünden ısırdı.

"Odaklanamıyorum." Diyerek ona döndü Arda mızmız bir ifadeyle. Ferdi bir şey yapmamış gibi ellerini kaldırdı.

Her şey güzel ilerliyordu.

Arda, ilk yarı bittikten sonra sandalyeye oturmuş kollarını bacaklarına sarmış bir şekilde, çay yapan Ferdi'yi izliyordu.

"Hala istiyor musun ankaraya gitmek?" Dedi aniden kıvırcık olan. Sanki hiç merak etmiyormuş gibi.

Arda gözlerini kocaman açtı. "Neden fikrim değişsin ki?"

Ferdi çayın altını kapatırken tezgaha yaslanıp gülümseyerek omuz silkti. "Bilmem... abinle aran daha iyi falan."

"Sherlock gibi takilmasa daha iyi olacak ama neyse." Altay bu ara şüpheli bir ifadeyle sürekli onu kontrol ediyordu. Ama Arda her zaman ondan saklanma konusunda bir adım öndeydi. Şu an burda olması çok riskli olsa da kimse bir şey anlamazdı.

"İstiyorum ya... biraz evden uzaklaşmak gerek." Dedi başını bacaklarına dayayarak kumral oğlan.

"Geride bırakacağın insanlar olmayacak mı?" Ferdi'nin umut barındıran gözlerini fark etmiyordu kumral.

"Abim mezun olacak ve kerem abinin yanına gitmek için çabalıyor. Benim için dayandi bu sene biraz. Kenan'la semih birbirine emanet zaten ayrıca can'ı asla birakmazlar..... Belki onlar da yazar ankara."

mesela yani. |arferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin