[20.14]
Kıvırcık oğlan, uyuyakaldığı yerden kapının gümbür gümbür çalması üzerine irkilerek doğruldu.
İlk birkaç saniye ne olduğunu anlayamasa da -alacaklısı olduğunu bile düşündü- kapının çaldığını fark edebilmişti. Burada ne ara uyuduğundan haberi bile yoktu, şayet birkaç gündür sadece düşünüyordu. Uyumakta zorluk çektiği için yastığını yorganını taşımıştı sadece.
Çok az uyuduğu için uykusuzluktan düşen göz kapaklarını ovaladıktan sonra sarhoşluk hissi veren adımlarla kapıya yöneldi.
Gördüğü kişi karşısında şaşırıp kaldı. Hiç ama hiç beklemiyordu onu.
En azından şimdilik.
Esmer adam, sinirli adımlarla çocuğu göğsünden iterken kapıyı tekmeleyerek kapadı. "Gerçekten aşık mısın lan kardeşime?"
Ferdi, şimdi tamamen uyanmıştı işte. Sertçe ve kendinden emin bir ifadeyle başını salladı. "Orospu çocuğu ya. Benim gül gibi kardeşimden başkasını mı bulamadın ya?"
Altay neredeyse mızmız bir şekilde zeminde tepinecekti. Ferdi hak veriyordu oğlana. O yüzden başını eğdi sadece.
"Altay. Arda beni sevmeden bile aşıktım ben ona....Daha beni görmezken." Diyebildi kısık bir ses tonuyla. Daha fazlasına cesaret edemiyordu hala. Çünkü Altay onun canından çok sevdiği dostuydu. Her şeyi birlikte yaşamışlardı. Şimdi onun fikirlerini ve zihnini nasıl çiğneyebilirdi ki?
Uzun boylu oğlan göz devirdi. "Lan evimize girip duruyordun. Defalarca!!! Nasıl o gözle baktın ya!"
"Bakmıyordum...... Bakmamaya çalıştım." Hala başını kaldırmamıştı Ferdi. Gerçekten çok uğraşmıştı uzak durmak için. Ama engel olamamıştı hiçbir şey bu duruma. Bakmasa bile bir yerde hislerinin patlak vereceğini biliyordu. Arda'nın ondan yardım istemesi ve konuşmaya başlamaları da bir şeyler olabilir umudu vermişti işte.
"Yemin ederim kaç gündür gözüme uyku girmiyo Ferdi! Kardeşimsiniz lan benim."
Ufak bir nefes aldıktan sonra daha az hiddetli bir şekilde devam etti sözlerine.
"Bugün...Dayanamadım Arda'nin gözlerine. İnadım inattır biliyorsun. Ama gelmek zorunda hissettim. Senden de dinlemem gerekiyordu."Ferdi gülümsedi. Altay'ın konu ne olursa olsun kimseye haksızlık yapmacağını biliyordu. Ama tekrar damarına basmamak için öfkesinin dinmesini bekledi kapısına gidip tekrar konuşmak için.
Öyle kolay mıydı uzak durmak...Ferdi vazgeçemezdi ki Arda'sından.
"Sana vururken ne hissettim bir ben biliyorum." Altay hala üzgün bir yüz ifadesiyle devam etti sözlerine. Onun da başı eğilmişti."Üzdünüz oğlum beni."
Sanki hırsını alalamış gibi bir kez daha ittirdi Ferdi'yi. "Harap etti kendi kıvırcık bir piç için."
Ferdi hiçbir şey söyleyemiyordu. Çünkü haklıydı Altay. Daha fazlasını anlatmak istemedi. Onun yüreğini bildiğini biliyordu. Herkes aynı şeyi düşünüyordu ya. Ferdi hiçbir şeyi boşuna söylemez, dalgaya almaz. En iyi bilenlerden biriydi Altay.
"Sabah konuştum onunla. Ağlıyordu yine. Kıyamam ben kardeşimin tek bir gözyaşına. Birlikte neler çektik biz...." Altay kendini tekli koltuğa bıraktığında Ferdi sakin adımlarla yanına yaklaştı. Ancak gözlerine bakabilmişti Altay'ın.
"Onu korumak istedim....Herkesten. Senin iyi biri olduğunu biliyorum... senden dahil." İki elini birbirine kavuşturmuş oğlan, Ferdi'nin laf ebeliği yapmayacağını bilmesine rağmen yüzüne bakmaya devam etti. "Arda bana, seninle keremden, ismaille barıştan ne farkımız var dedi...hakli olduğunu düşündüm ama yediremedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mesela yani. |arfer
Fanfictionarda, hoşlandığı çocuğa açılmak için abisinin arkadaşı ferdi'den yardım istiyor. [slowburn] [yarı texting]