Bölüm şarkıları:
Demir Demirkan, Zaferlerim
Taylor Swift, The Alchemy•🧁•
Annem ve ben elimizde birer kupa kahveyle apartmanımızın teras katına çıkmıştık. Burada küçük bir branda gerilerek çadır haline getirilmiş bir bölüm vardı, altında ise eski bir üçlü koltuk. Annem aşağıdan getirdiği çarşafı üçlüye güzelce serdiğinde elini yanına vurup beni de oraya çağırmıştı.
Kahvemi sıkı sıkı tutarken o benim aksime rahat bir tavırla bir bacağını altına kıvırdı. Dikkatlice yüzüme bakarak "Dökül bakalım," dedi meraklı gözleriyle.
İçimde uzun süredir kaynayan bir tencere vardı da şimdi kapağını açma vaktimdi. Su buharı özgür kalacak, pişmiş kalbim ortaya çıkacaktı. "Anne, nasıl başlasam bilmiyorum."
"Biri var, değil mi?" Anlayışlı bir gülümseme dudaklarına yerleşti, bense utanıp gözlerimi kaçırdım. Heyecan içimde kol geziyordu. Çantamın içinde gizlice eve soktuğum formayı dolabımın arka raflarına saklamıştım birkaç dakika önce. Doruk'un yanağına bıraktığım öpücüğün üzerinden ise yalnızca birkaç saat geçmişti.
"Biri var anne." Utancım gözlerine bakamayışımın sebebiydi fakat sesim içinde neşeyi barındırıyordu. Biz annemle her şeyi konuşurduk. Evin en büyük kızı olmak bence annenin sırdaşı olmak demekti. O bana anlatırdı, ben ona anlatırdım ve konu her ne olursa olsun birbirimize yalnız olmadığımızı hissettirmenin bir yolunu bulurduk.
Annem günün birinde bana kendi doğurduğum arkadaşımsın sen benim demişti. Bana da gerçekten böyle gelirdi.
"Ayy Feyza..." dedi kocaman gülümseyerek. "Belliydi ama. Ben anlamıştım son zamanlarda sende bir haller olduğunu. Zamanı gelince kendin gelip anlatırsın diye üstüne düşmüyordum."
"Zamanı geldi galiba." Hava serindi, teras esiyordu ve ben üşüyordum ama yanaklarım çok yanıyordu. Bir yudum kahve içerek sözcüklerimi toparlamayı denedim. "Bilmiyorum ki," dedim o kadar düşündükten sonra omuz silkerek. "Nereden başlanır, nasıl anlatılır. Hiç başıma gelmedi ki. Anne, kalbim öyle çarpıyor ki."
Annem küçük bir kıkırtı sesi çıkardığında gözlerimi utanarak ona çevirdim ve onun gözlerinin dolacak gibi olduğunu gördüm. "Aşık mı olmuş benim kızım?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bir cevap vermeyi geç, başımı sallayamayacak kadar utanıyordum. Annem beni rahatlatmak için elini dizimin üzerine koydu ve kahvesini kenara bırakıp odağını tamamen bana verdi. "Sen böyle susarsan ben meraktan çatlarım yalnız," dedi aydınlık gülümsemesiyle. Olduğundan yirmi yaş daha genç gösterdi bu onun yüzünü. "Nasıl tanıştınız ikiniz? Kimdir kimlerdendir? Resmi var mı sende? Peki ben tanıyor muyum bu şanslı çocuğu?"
"Aslında tanıyorsun." Ellerimi birbirine kenetledim ve parmaklarıma diktim gözlerimi. "Aslında çok şaşıracağın birisi ama tahmin edemeyeceğin de birisi."
"Ay kim?"
"Babamın bahsedip durduğu şu çocuk var ya..." Sesim artık zar zor çıkıyordu. "Dorukhan."
"Efesli çocuk?" Annemin çenesi yere yapışmak pahasına yüzünden uzaklaşırken gözleri faltaşına döndü. "Şu yeni basketbolcu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT ÇEYREK
Teen FictionBir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi. Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi. Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi? İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri. Mumlar üfledim, dilekler diledim. Kayan her yıldızda adı...