Bölüm şarkısı:
Nova Norda, Peşindeyim Kendimin
Birileri, Aşık Olmamam Gerek (canlı akustik)•🧁•
Hayat diğer insanlar için tatlı bir ırmak gibi akıyorken bu aralar bana yosunlu bir denizi andırıyordu. Dibini göremiyor, suya girmeye cesaret edemiyor ve hatta sudan uzak durmaya çalışıyordum. Çünkü deniz gelgitliyken suyun derinliği hiç belli olmuyordu.
Ben çoğu zaman çok konuşurdum, bu aralar çok susuyordum. Naz bu değişimi fark ettikçe benim için bir şeyler yapmak istiyordu ama ona bile anlatmaktan kaçınıyor, her şeyi içimde yaşıyordum. Doruk'un sarhoş olup telefonda bana kurduğu cümlelerin tümü kelimesi kelimesine ezberimdeydi. Saat öğlen on ikiyi biraz geçtiğine ve hâlâ tek bir mesaj bile almadığıma göre o tam da tahmin ettiğim gibi her şeyi unutmuştu.
Bana açık açık onu sevmemi istemediğini söylemişti.
Beni üzmekten korkuyor olması, iyiliğim için uzak durma saçmalığı, kırılırım diye daha fazlasını istemiyor gibi davranması... Tüm bunlar deli saçmasıydı. Tek bir mantıklı tarafı yoktu. Doruk, onu sevmemi zorlaştırmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
Ürettiği bahaneler boktandı. Yaptıkları tutarsızdı. Tipik bir erkek profili çiziyor, bir soğuksa iki sıcak davranıyor ve sonra yine iki adım geriye gidiyordu. Bu yalnızca kalbimi kırıyordu. Dün gece Alara, Beril ve Okan'la birlikte çekindikleri fotoğraf herkes tarafından konuşulmuştu. İnsanlar Fenerbahçe topçusuyla Efes topçusunu yan yana görünce zaten konuşmaya meyilli oluyorlardı ama bir de yanlarında fıstık gibi kızlar olunca işler çığrından çıkıyordu.
Genel olarak Beril'in Doruk'a benden daha uygun olduğunu düşündüklerini söyleyebilirdim. Ben, Doruk'un kız kardeşi gibi kalıyormuşum yanında. Fazla küçük ve minnoş görünüyormuşum. Beril ve Doruk'sa enerji olarak daha hot vibe veriyormuş onlara. Sosyal medya dilinden giderek soğuyordum.
Saat biri geçerken mutfaktaydım. Günün çoğunluğunu mutfakta geçirmiştim zaten. Bugün öğleden sonra bir doğum günü kutlaması için sekiz kişilik bir kız grubunun rezervasyonu vardı. Pastayı kendi ellerimle yapmış, üzerine de istedikleri yazıyı yazmıştım. Dik başlıyım çünkü eğilince tacım düşüyor.
Pasta üstü yazılarını her zaman sevecektim. Beni eğlendiriyorlardı. Beyaz ve pembe kremayla pastanın kenarlarını süslemeye başladığımda cep telefonum arka cebimde titredi. Arayanın Ferdi olduğunu görür görmez onu hoparlöre aldım. Öğle arasına çıkıp kendisine otomattan kahve almıştı. İçtiği kahve benim ona hazırladığım kahvelerden birini görse önünde eğilir, kahvemin elini öpermiş. Bana böyle şeyler anlatıyordu.
Asıl konuya girmeden önce hazırlıklar yaparak ortamı yumuşatmaya çalıştığını bilecek kadar iyi tanıyordum onu. Önce Okan'ın ismini anmış, ardından herkesin önüne düştüğü gibi onun da önüne düşen fotoğrafla ilgili bir şeyler sormuştu bana.
"Okan üstünü değiştirir gibi sevgili değiştirir ve ortamcı bir tiptir," demişti. Fenerbahçeli olduğu için Okan'ı yakından tanıyordu. Hakkında bildiği magazinsel şeylere şaşırmamıştım. "Beril de bunun kendini bir şey sanan kuzeni işte," diye eklemişti. "Kuyruk gibidir Okan'a. Takılma yani sen. Okan'ın olduğu her ortama eşantiyon olarak gider Beril de."
Bu durumdan hiç hoşnut olmadığım gibi erkeklerin dengesizliğinden de hiç hoşnut değildim. Bu yüzden tamamen görüş almak amacıyla gerçekten yüzde onluk denilebilecek türden bir özeti Ferdi'ye aktardım ve ondan Doruk'un davranışlarına erkek bakış açısıyla yaklaşıp bana yorumlamasını rica ettim. Dinledi, dinledi, dinledi. Ağzını açtığındaysa tek bir cümle kurdu. "Aşktan geberiyor ama ağzına sıçmazsan kendine gelmez bu çocuk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT ÇEYREK
Teen FictionBir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi. Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi. Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi? İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri. Mumlar üfledim, dilekler diledim. Kayan her yıldızda adı...