15. "HAYAL KIRIKLIĞI"

6.2K 1K 1.4K
                                    

Bölüm şarkıları:
Sezen Aksu, Şanıma İnanma
Zeynep Bastık & Kozmos, Savaştım Harbiden

•🧁•

Hayatımı açıp bir kitap gibi sayfalarını çevirebilmek istiyordum bazen. Elimin altında ben olayım, hislerim olsun, içimi saklayayım ve açıp okuyabileyim canım istediğinde. Bu yüzden seneler önce bir günlük tutmaya başlamıştım.

Ortaokulda edindiğim bu alışkanlık lisenin ilk yıllarında da istikrarlı bir şekilde devam etmişti, son iki senesi ise giderek daha az uğradığım bir yer haline gelmişti defterim. Artık kendimle her gün yüzleşmek gibi bir isteğim yoktu, kendimden kaçmayı daha çok istiyordum ve bundan olsa gerek defterimi elimin tersiyle itiyor veya onu dolabımın en alt rafına saklamayı seçiyordum.

Aydan aya uğradığım bu defteri yine orada bulmuştum. Bir tesadüf değildi. İnsan bazı günler, eski alışkanlıklarına dönmek için ayrı bir istek duyardı ve bugün de o günlerden biriydi. Gece yatmadan önce telefonum hâlâ kapalı durumdaydı, babam odasına çekilmişti ve ailemin her bir üyesi bana az da olsa mesafeliydi. Bu yüzden sarıldığım şey, bir zamanlar içine gençliğimi sakladığım defterimdi.

Sanıyorum ki bir insan, aşık olduğunu günlüğüne yazdığı gün geri dönüşsüz bir şekilde değişiyordu. Birinin okuma ihtimalini bile umursamayacak kadar karışıyordun bir noktada. İşte ben o noktanın üzerine basmıştım. Doruk'a olan hislerimi fark ediş aşamamı onu ilk gördüğüm andan başlayarak yazmış, yazmış ve yazmıştım.

Dönüp cümlelerimi okuduğumda kendimi gülümserken bulacağımı sanmıştım ama tüm bunları yapmış olmak beni çok korkutmuştu.

Herkes bana kaptırmamamı söylerken bir gece yarısı elimde tuttuğum kaleme onun adını sayıklatmış olmak gözlerimi doldurmuştu.

Ben bunlarla nasıl başa çıkabileceğimi bilmiyordum. Daha fazla düşünmek de istemiyordum. Kendimi hiç uykum olmamasına rağmen uykuya zorlamam da bu yüzdendi. Yatakta dönüp durmuş ama uyumaya çalışmaktan vazgeçmemiş, kaç olduğunu bilmediğim bir saatte de başarılı olmuştum.

Sabah uyandığımda mutfaktan tıkırtılar geliyordu. Bugün Visal'i Eren açacak diye konuşmuştuk bu yüzden acele etmeme gerek yoktu ama normalden geç uyandığım bu saatte garip olan bir şeyler vardı.

Ev çok sessizdi.

Çocuk sesleri, bağırış çağırışlar ya da çilekli el kremi kokusu yoktu. Bu da annemin evde olmadığı anlamına geliyordu. Çocukların da odaları boştu.

Yani mutfaktaki tıkırtıları yapan kişi babam olmalıydı.

"Günaydın baba," demiştim tavanın başında omzuna attığı havlusuyla bir şef edasıyla dikilen babama ürkek bakışlar yollayarak.

Onunla böyle bir günde yalnız başıma mutfakta kalmak, bir kâbusa uyanmak gibiydi.

"Günaydın," demişti soğuk olmayan bir sesle. Mesafesini hissettim ama sevgisini de hissettim. "Otursana."

"Yok yok," dedim kaçarcasına bir tavır takınıp. Belki biraz tatlı görünürsem bana kıyamazdı. "Hiç oturmasaydım ben."

"Otur Feza."

"Ama baba bugün Visal'in önündeki serçeye uçmayı öğretecektim, çok önemli işlerim var yani anlayacağın."

DÖRT ÇEYREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin