Levent kendini çekti ve karşısındaki çocuğa baktı.
Çocuğun dudaklarındaki çilek tadı artık kendi dudaklarındaydı. Hem bu tat hem de onu öpmek hoşuna gitmişti ama bir yandan pişmandı da.
Evet karşısındaki çocuğu beğeniyordu ama ona karşı bir şeyler hissetmiyordu. Böyle öperek ona ümit vermiş gibi hissetmişti. Çakır kendini sevdiğini zaten söylemişti çünkü. Birinin duygularıyla oynamak istemezdi. Ayrıca o çocuk öğrencisiydi.
Kendi duygularıyla da oynuyordu sanki.
O sadece karşısında konuşmasından dolayı sürekli hareket eden dolgun dudakları öpmek istemişti.
Gözleri yine dudağına kayınca bakışlarını çekip yüzünü inceledi.
"Kulakların yok!" sonra biraz eğildi ve kuyruğunun olduğu yere baktı. "Kuyruğun da yok!"
O böyle diyince Çakır hemen arkasına baktı. Kıpır kıpır sallanması gereken kuyruğu yoktu. Ellerini kafasına götürdü. İki tüylü çıkıntıyı hissedemedi. Kulakları yoktu hissedememişti. Şokla ayağa kalktı.
"Hiiiiii" hemen koridora çıktı ve vestiyerde ki aynanın karşısında geçti. Kendine tekrar baktı. Başının üstünde olması gereken yer boştu Kalçasını çevirdi. Kuyruğu da olması gereken yerde yoktu.
"Ayyyy gerçekten yok!" içeriye Levent'in yanına koşarken konuşmuştu.
Salona girdiğinde Levent ayaktaydı. Gidip boynuna sarıldı daha doğrusu sarılmaya çalıştı. Levent'in boyuna yetişemediği için zıplayıp onuda kendine çekti. Levent de durumu anlayıp eğildi ve beline kollarını dolayıp sarıldı.
"Senin sayendeee" Çakır sarılırken bir yandanda adamı bir sağa bir sola sallıyordu. Levent'in yüzünde istemsizce bir tebessüm oluştu.
Sevimli bir çocuktu.
*
Levent okuldan eve gelmişti. Kapıdan girince aklına dün olan sarılmaları ve çocuğun tatlı tepkileri geldi. Onu düşündükçe yüzünde gülümseme eksik olmuyordu ama o bunun farkında değildi.
Bugün dersi ilk iki ders olduğu için bitince hemen eve gelmişti. Kesinlikle evdeki çocuğu görmek için değil yani.
Ceketini vestiyere bırakırken burnuna enfes kokular gelmişti. Salondan geçip mutfağa girince Çakır'ın yemek yaptığını gördü. Ocağın yanında durmuş yemeğin altıyla uğraşıyordu.
"Ne yapıyorsun?"
Çakır adamın geldiğini fark etmemişti ve bir an sesini duyunca korkmuştu. İrkilip arkasını döndü.
"Ayy Levent korkuttun beni" elini göğsüne koymuştu.
"Pardon korkutmak istememiştim"
"Neyse sorun yok. Hoş geldin" Levent sandalyeyi çekip oturacakken Çakır onun kolundan tuttu. Levent kolunu tutan çocuğa dönünce kaşlarını çatmış kendisine baktığını gördü.
"Gidip elini yüzünü yıka, üstünü değiştir öyle gel"
Levent itaatkar bir şekilde kafasını salladı ve odasına geçti.
Hızlıca geri geldiğinde masanın kurulmuş olduğunu gördü. Sandalyeyi çekti ve oturdu. Çakır da su doldurduğu sürahiyle beraber masaya oturdu. Yemeğe başladıktan bir süre sonra derin bir nefes aldı. Tam kouşacaktı ki Levent önce konuştu.
"Eline sağlık çok güzel olmuşlar" bazen kendi yemek yapardı ama bu kadar güzel olmuyordu.
Sözleri üzerine Çakır büyükçe gülümsedi. "Afiyet olsun beğenmene sevindim"
Levent utangaç ve güzel sesi duyunca sırıtıp kafasını yemekten kaldırdı. "Artık hep yaparsın" Çakır da kafasını kaldırınca göz kırptı ve yemeğe geri döndü.
Ama sonra yine sınırı aştığını fark etti. Çocuğa böyle konuşması onu ümitlendiriyordu. Belki kendini de.
Çocuk kendinden çok küçüktü. Dokuz yaş vardı aralarında belkide on. Kendi bir bağlanırsa geri kopamazdı. Çakır'ın hislerini de heves olarak görüyordu. Ne kendine ne de karşısındaki masum çocuğu üzmek istemiyordu.
"Bende şey diyecektim. Bir süre burada kalabilir miyim?" kafası eğik çekingen bir sesle sormuştu. Çok korkuyordu Levent'in ona kızmasından. Zaten onu sevdiğini de söylemişti dün, ondan ayrı utanıyordu. Şimdi de bir anda ortadan kaybolmuştu ve ailesinin karşısına nasıl çıkacağını bilmiyordu. Biraz kafasını toplayıp ne diyeceğini planlayacaktı.
Bir daha dönüşmeyeceği için rahat rahat düşünebilirdi.
"Neden?" böyle diyince çocuğun yüzü düştü bunu görünce yanlış anladığını fark etti "Yani kal, kal tabi onun için demedim sadece nedenini merak ettim"
Çakır yüzünü hevesli bir gülüş kapladı. Kalmasına izin vermişti ya gerisi önemli değildi.
"Ben hani aileme göre kayıbım ya hala karşılarına nasıl çıkacağımı bilmiyorum biraz düşünüp ne söyleyeceğimi falan kararlaştırayım sonra nedeni bu yani yoksa demezdim seni rahatsız etmek istemiyorum zat-"
Levent'in kıkırdayan sesini duyunca kafasını kaldırıp ona baktı. Levent gülerek karşısındaki çocuğa bakıyordu."Gerçekten sorun değil benim evimde de ses olmuş olur" sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki yüzü daha ciddi bir hal aldı.
"Okulun?"
"Okul araştırma gezisi sırasında kaybolduğum için okul dondurmuş"
"Hımmm" böyle bir şey olması mümkün müydü bilmiyordu ama olmuştu.
*
Hava çoktan kararmış yağmur bile yağmaya başlamıştı. İkiside televizyonun karşısına geçmiş Cindirella izliyorlardı. Birkaç dakika önce Çakır tuvalete gitmişti bu yüzden filmi durdurmuştu. Film tam Cindirella'nın saraydan kaçıpta dönüşmek üzere olduğu kısımda kalmıştı. Duvardaki saate baktı.
21.42
Çakır gideli uzun bir süre olmuştu. Acaba bir şey mi oldu diye düşünüp tuvalete gitmek üzere oturduğu yerden kalktı.
Koridorda yürüyüp tuvaletin önüne gelmeden kapı açıldı. İçeriden tekrar turuncu kulağa ve kuyruğa sahip Çakır çıkmıştı. Gözleri hafif kızarıktı.
"Çakır" çocuk bir anda karşısında Levent'i görünce korkmuştu. Levent çocuğun korktuğunu görünce içinden kendine küfür etti. Ya yine dönüşürse demesine kalmadan çocuğun vücudunu saran bir toz bulutu oluştu ve hemen ardından Turuncu göründü.
Levent elini alnına vurmuştu. Yine aynısı olmuştu ve bundan nefret ediyordu. Üzerindeki salaklağı atıp kediyi kucağına alıp salona geçti. Koltuğa oturup filmi başlattı. Cindirella'nın elbisesi eski elbisesine at arabasıda bal kabağına dönüşmüştü. Bu Levent'i gülümsetmişti. Kendi yaşadığı durum gibiydi.
Levent kucağındaki kediyi severken mırıldandı.
"Çakır oldu mu tekrar Turuncu"
😿
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turuncu - Bxb
FantasyLevent ve kedi sandığı ama kedi olmayan kedisi Çakır'ın hikayesi 🌈