İKİ NO

2.5K 169 122
                                    

"Sevgilim Çakır"

Levent, karşısındaki üç insanın yüzündeki şaşkınlığa sırıtarak karşılık verdi. Yanında elini tutan çocuğa dönünce ise yüzünde güzel bir gülümseme oluştu. Çocuk bakışlarını yere eğmiş dudaklarındaki gülümsemeyi saklamaya çalışıyordu. Yanakları kızarmıştı. Elinden tutup koltuğa götürürken gülmeye devam ediyordu. Demin kendi aletine dokunurken utanmayan çocuk şimdi sevgilim demesine utanıyordu.

Levent'in bir şeyler yapacağını anlamıştı ama bu kadarını düşünmemişti.

Levent bir kolunu koltuğun arkasına koymuştu. Öbür koluyla da Çakır'ı korumacı bir şekilde beline sarmış ve kendine çekmişti.

"NE DEMEK SEVGİLİM?" annesinin jeton köşeliydi sanırım bu kadar geç düştüğüne göre.

Kadının bu çıkışıyla Çakır korkmuş yerinde zıplamıştı. Levent sanki yakın değillermiş gibi çocuğu biraz daha kendine çekti.

"Bağırma!" Levent yanındaki çocuğu tekrar korkutmamak için bağırmamıştı. Sadece dişlerinin arasından tıslamıştı.

Oğlunun bu sözüne karşın kadın ayağa kalkmıştı.

"Ne demek bağırma. Biz onca seneden sonra hastalığın geçmiştir diye gelmiştik ama görüyorum ki işine devam hatta nirvana"

"Otur yerine" Levent hiç sesini yükseltmiyor sadece fısıldıyo- korkutucu bir şekilde fısıldıyordu. Anneside korkmuş olacak ki yerine oturdu ama hala sinirle soluyordu. Levent oturmasından hoşnut olmuştu.

"Çakır ile gerçekten sevgili misiniz? O senin öğrencin" Zeynep kendini tutmadan konuşmuştu. Hoşlandığı adamın mezun ettiği bir öğrenciyle birlikte olması sinirlerini bozmuştu.

"BİRDE ÖĞRENCİN Mİ?" bu kez babası bağırmıştı. Bu nasıl bir terbiyesizlikti böyle. Erkeklerden hoşlandığı yetmiyordu birde öğrencisiyle birlikteymiş.

"BAĞIRMA" yanındaki çocuğun üzüntüden büzülmesini istemiyordu zaten korkuyordu.

"Evet sevgilim" diyip Çakır'ı çevirdi ve dudağına bir öpücük kondurdu. Çakır geri hemen başını eğdı kızarmış yanaklarını saklaması gerekiyordu. Bu öpücükle annesinden bir çığlık kopmuş babası ise dua benzeri şeyler mırıldanıyordu. Zeynep ise elini ağzına götürüp şaşırmıştı.

"Ve öğrencim değil. Zeynep hanım sizde biliyorsunuz ki geçen sene mezun oldu Çakır. Bu da onu esski öğrencim yapar. Bunu kavrayacak kapasitede olduğunu düşünüyorum. Ki varsayalım öğrencim bundan size ne"

"Olamaz!" babası kızarak konuştu.

"Oldu bile" Levent umursamaz bir şekilde omzunu silkerken konuşmuştu. Çakır ise konuşulanları tenis maçı izler gibi izliyor kim konuşursa masum bakışlarını ona çeviriyordu.

Onun bu tavrıyla bir sessizlik oluşmuştu. Hiçbir şeyden korkmuyor gibi konuşuyordu.

"Eee niye geldiniz iki ayy pardon altı yıl sonra"

Annesi iğrenerek bakışlarla Çakır'a baktı. Çakır hemen kafasını eğdi ve Levent'in boynuna saklandı. Bu kadın onu ciddi manada korkutuyordu.

"Zeynep kızımla tanışman için gelmiştik ama zaten tanışıyormuşsunuz eminim iyi de anlaşıyorsunuzdur şimdi siz. İyi bir kız namazında niyazında biri hem çok tatlı biri-"

"Siz iyi misiniz ya 6 yıl lan 6 yıl, bu kadar yıl sonra gelmenizin sebebi bu kadın mı? İyi değil bok gibi anlaşıyoruz kendilerinide hiç sevemem" tam annesi tekrar konuşacakken konuşmuştu. "Ayrıca bu odadaki tatlı tek kişi Çakır"

Çakır'ın kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Kafasını kaldırıp yanındaki adama baktı. Bu gerçek düşüncesi miydi yoksa oyunun bir parçası mıydı?

"O bir erkek ve sana uygun değil hem sana bir bebekte vermez annen bebekleri çok sevdiğini söyledi" Zeynep kendi kendine bir şey bildiğini düşünerek konuşmuştu. Karşısındaki çocuğa da küçümseyici bir bakış atmıştı.

Çakır duyduklarıyla dolan gözlerini saklamaya çalıştı. Demek bir bebek istiyordu.

"Evet bebekleri seviyorum ama ben kaç yıldır eşcinsel olduğumun bilincinde biriyim sevdiğim insanla birlikte olduğum sürece gerisinin önemi yok. Bana en layık kişi Çakır'dır emin ol ki"

Zeynep susup kalmıştı. Çakır ise birgün bu cümleleri kendine gerçek bir şekilde söylemesini istiyordu.

"Zeynep ile evlen bak Levent. Mahallede herkes senin düğününü bekliyor ne diyeceğiz biz sonra oğlumuz bir erkekle - tövbe estağfurullah"

"Pardon da biz zaten yıllardır ki altı yıldır konuşmuyoruz. Nasıl kendizi bir şey sanıp gelirsiniz karşıma. Ayrıca mahallelinin ne diyeceği hiç umurumda değil ben böyle mutluyum"

"Oğlum bak" diye bu kez de annesi söze başladı. Zeynep gün arkadaşının kızıydı. Aynı okulda olduklarını da Zeyneple olan durumunu da biliyordu. Her şeyi kadından öğrenmişti. Komşusuda artık benim kızında yaşı geçiyor ama senin oğlandan başkasını istemiyor diyince hemen gelmişlerdi. Neticede onun annesiydi.

"Biz senin her zaman iyiliğini istedik. Küçükken biz senin ibne olacağının bilseydik daha temkinli davranırdık orası ayrı. Ya bak Zeynep kızımla evlen bir çocuk sahibi ol bak nasıl mutlu oluyorsun. Hem sonra komşular ne der. Yanındaki cılız çocuktan uzaklaş. Bırak bu ne idiği belirsiz or-"

"SİKTİRİN GİDİN EVİMDEN" Levent yanında gözleri tekrar dolan çocula daha fazla dayanamazdı. Sinirlr ayağa kalkmıştı.

"BANA İSTEDİĞİNİ DERSİN AMA ÇAKIR'A ASLA! SEN KİMSİN YA! YILLARDIR AÇ MISIN AÇIKTA MISIN DİYE SORMAYAN KADIN ŞİMDİ GELMİŞ EVLEN DİYOR! ŞU HAYATTA BİR TEK ÇAKIR İLE EVLENİRİM BEN" koltukta oturan çocuğa dönünce sesini kıstı.

"Ben o evden çıkarken dedim size ne ölün ölüme ne dirin dirime! Bir daha karşılaşırsak çok kötü olur"

Bir yandan onlara söylenirken bir yandan da evden çıkatıyordu. Çıktıklarında kapıyı kilitledi ve salona döndü. Çakır olduğu yerde büzülmüş ağlıyordu.

Levent hemen yanına gitti, onu kendine çekip sıkıca sarıldı. Çocuğun ağlaması onu gerçekten çok kötü yapmıştı. Sanki içimde bir şeyler kopup gitmişti.

Ailesinin böyle boş bir şey için gelip gitmesi onu üzmüştü, gerçekten hala çocukları değilmiş gibi davranıyorlardı umarım bir daha karşılaşmazlardı. O zaman bile ağlama isteği olmamıştı içinde.

Ama şimdi sarıldığı çocuk ağladığı için ağlamak istemişti. Onu ağlatanların canına okumak istemişti.

İşte o zaman çocuğa karşı bir şeyler hissettiğini fark etti, adını koyamasada fark etti.

😿

Turuncu - BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin