RİB NO

2.6K 172 70
                                    

Bişicikler yazdım ama bakalım

------------------

Levent sabah kalkmış kahvaltı hazırlamıştı kendine. Turuncu'ya da mama vermişti. Tabi öncesinde yemek mi yoksa mama mı istediğini sormuştu. Neticede hem insan hem kediydi.

Yemeği yemesinin üzerinden saatler geçmişti. Şimdi de okula gitmeden önce duşa girecekti.

"Turuncu"

Turuncu'ya mamayı verdiğinden beri ortalıkta görünmüyordu. Evde bir yerde uyuyup kalmış olma olasılığı çok yüksekti. Bu yüzden Levent çok umursamadı. Odaya gidip kıyafetlerini yatağına bırakmış ve havluyu almıştı.

Banyoya girince kapısını kapattı. Turuncu'nun onu tekrar çıplak görmesine hazır değildi.

Aslında görülmeye değer bir vücudu vardı. Uzun boyu dikkat çekiciydi. Kaslı bir vücudu vardı. Belirgin baklavalarını unutmamak gerek. Buğday tenini süsleyen benler ayrı bir hava katıyordu.

Kıyafetlerini çıkarmış ve duş başlığının altına geçmişti. Ilık su vücudunu geveştiyordu. Önce saçını köpükledi ve duruladı. Vücudunu köpüklerken aklına birden Çakır geldi. Omzuna götürdüğü lif durdu.

Aklına onu ilk gördüğü zaman geldi. Eli aletine gitti. Çıplak vücudu çok iştah kabartıcıydı. Gerçi kabaran sadece iştah değildi. Dolgun dudaklarını kanatana kadar öpmek isterdi. Elini aletine sardı ve çekmeye başladı. Küçük pembe tebecikleri diliyle ezmeyi isterdi. Bembeyaz kıvrımlı vücudunda kırmızı ve mor izler bırakmayı çok isterdi.

Sadece kısa bir süre gördüğü çıplak bedeni hayal ederek kendini çekiyordu. Aklına Levent diyişi geldi. Adını birde inleyerek söylese ne güzel olurdu. Onun adını söylerek gelmesi..

Başından hala su akarken kafasını fayansa yaslayıp kendini çekmeye devam etti. Ağzından bir 'Çakır' nidası çıkarken fayansa doğru boşalmaya başladı. Bu çocuk onu fena halde etkiliyordu.

Arkadan gelen bir tak sesiyle hemen oraya döndü. Kapı aralığından geçen büyük kuyruk dışında hiçbir şey görünmüyordu.

"Hassiktir" hızlıca kapıya gittiğinde Çakır'ın çıplak bir şekilde kendi dolabından kıyafet seçtiğini gördü. Yüzü kızarmıştı biraz. İstemsizce çocuğu tekrar süzdüğünde gözleri küçük kalçalarda takılı kaldı. Daha yeni orgazm olmuştu ve tekrar sertleşemezdi. Hemen geri içeriye girdi ve temizlendi. Çıkarken beline havlusunu sarmıştı.

Banyodan çıkınca gözlerini odada gezdirdi. Çakır yatakta oturmuş parmaklarıyla oynuyordu. Kulakları eğilmiş kuyruğu hızlı hızlı sallanıyordu. 'Gerçekten.. Gerçekten fazla tatlı bir çocuk' diye düşündü.

Levent'ten gelen sahte öksürük sesini duyunca hemen ayağa kalktı ve ellerini arkasında birleştirdi. Gözleri önce adamın gözlerine sonrada yarı erekte olan aletine gitti. Kuyruğu sallanmaya başlayınca çaktırmadan eliyle tuttu.

Levent'i o şekilde görmek dahası kendi adını söyleyerek kendine dokunmasını ve boşalması onu çok utandırmıştı. Çok utanmıştı ama merak ettiği için kendini izlemekten alıkoyamamıştı. Hatta kendine dokunmasını da istemişti.

"Özür dilerim" Çakır odadan çıkmak için arkasını dönmüşken konuşmuştu Levent.

"Önemli.." Levent mahcup bir şekilde çocuğa bakıyordu. Oysa çocuk kendisinden hoşlanıyordu ona kızacağını düşünmemişti. Çakır karşısında havluyla duran adama yaklaştı. Daha sonra utançtan ağlayabileceği bir şey yapacaktı.

Elini çıplak kaslı göğüse ve karın kaslarına getirdi. Aynı zamanda kuyruğunu bıraktığı için kuyruğuda adamın vücudunda geziyordu. Yavaş yavaş kasıklarına geldi ve durdu. Boy farklarından dolayı kafasını kaldırdı ve Levent'e baktı. Kulakları kıpır kıpırdı.

"Bana deseydin seve seve yardım ederdim" konuşurken eli havlu üzerinden sertleşmiş büyük aleti okşuyordu. Levent bu narin sesten ve bedenden bunları duyunca iyice uçuşa geçmişti, hala vücudunda gezen kuyruğun tüyleriyle nefesleri hızlanmıştı.

Levent karşısında cüretkarca konuşan çocuğun belinden tuttu ve kucağına aldı. Aynı saniyede Çakır'ın sırtı duvarla buluşmuştu. Bacaklarını adamın beline doladı. Kuyruğu adamın baldırına dolanmıştı. Bir eli adamın yanağındayken bir eli kolunda kaslarını okşuyordu. Bu duruma nasıl bu kadar hızlı gelmişlerdi ikisininde bir fikirleri yoktu ama hallerinden şikayetçi değillerdi.

"Sen nasıl bir şeysin?" Levent bir yandan çocuğun kulağını severken bir yandan da kendini çocuğa bastırırken konuşmuştu. Çakır kıkırdayınca tam çocuğun dudaklarına uzanacakken kapı çaldı. Çakır hemen kendini çekti ama Levent'in hiç öyle bir niyeti yoktu.

"Çalar çalar gider" dedi ama hem zil hem de telefonu çalmaya başlamıştı. Çakır'ın bakışlarından dolayı oflaya puflaya çocuğu bıraktı. Odadan çıkıp kapıya yöneldi.

Ne üstünde sadece havlu olmasını ne de havludan bile belli olan koca ereksiyonunu umrundaydı. O çilek tadındaki dudakları öpememek sinirlerini fazlasıyla bozmuştu.

Arkasından pıtı pıtı gelen çocuğa kapının önüne varınca baktı.

"Sen nereye kedicik?"

"Hiiii" Çakır hala kuyruğu ve kulağı olduğunu unutmuştu. Hemen geride durdu sadece kim gelmiş ona bakacaktı.

Levent bir hışımla kapıyı açınca gördüğü yüzlerle şaşkına uğramıştı. Ama bu şaşkınlığı çabuk atıp kaşlarını çattı.

"Ne işiniz var burada?" dişlerinin arasından tıslamıştı.

Onca yılın ardından anne(!) babası(!) kapısına gelmişti ve ne alaka olduğunu bilemediği Zeynep hoca.

"Oğlumuzu ziyarete geldik" annesi samimiyetsiz bir şekilde içeriye girmiş ve direkt salona ilerlemişti. Ardından da babası ve Zeynep hanım girmişti. Zeynep hiç çekinmeden karşısındaki adamın vücudunu süzüyordu.

"Önüne bak!" sinirle biraz sesini yükseltince kadın hemen önüne döndü ve içeriye geçti. Babası içeriden gelmesi için kendine seslenince üstünü değiştireceğini söyleyip odaya geçti. Çakır gelenlere görünmeden odaya geçmişti zaten.

Odaya girince Çakır'ın sorgulayıcı bakışlarıyla karşılaştı. "Annem babam ve Zeynep hoca burada" dolaba yönelip çamaşır ve kıyafet almıştı.

"Zeynep hoca ne alaka?" Çakır okuldayken bile kadının Levent hocaya bakışlarını sevmezdi. Böyle olunca kaşlarını çatıp sormuştu.

"Hiç bilmiyorum ama asıl annemler ne alaka?" Çakır olayı bilmediği için öylece bakıyordu. "Kısaca eşcinsel olduğum için beni bir nevi reddetmişlerdi"

Çakır'ın ağzı 'o' şeklinde açılmıştı. Onun ailesi kendini iyi karşılamışlardı hatta Levent'e karşı hissettiklerini biliyorlardı.

Levent üstüni değiştirince hemen Çakır'ın yanına geldi. Elini beline atıp kendine çekti. Zaten yakın olsalarda sırf belinden tutmak için yapıyordu. Eğildi ve dudaklarına bir öpücük kondurdu. Gönül isterdi ki daha uzun bir öpücükle çilek dudakların tadına baksın ama vakit bu kadar. Kulaklar ve kuyruk beyaz bir bulutla kaybolmuştu. Levent tekrar tekrar öptü. Herhangi bir başka değişim olmamıştı farklı olarak.

Çakır'ın elini tuttu dudaklarına getirip öptü. Sonra da parmaklarını iç içe geçirdi.

"Onlar gidene kadar bana ayak uydurabilir misin?"

Çakır kafasını sallamakla yetinmişti. Aklı hala demin eline konan öpücükteydi. Eğer kuyruğu gitmeseydi şu an deli gibi sallanıyor olurdu.

İçeriye el ele geçtiler. Herkes ağzı açık bir şekilde onlara bakıyordu. Annesi tam ağzını açacaktı ki onu durdurdu. Büyük ihtimalle bağıracaktı çünkü.

Boştaki eliyle önce anne ve babsını gösterdi "Biricik annem ve babam" sonra eliyle Zeynep hanımı gösterdi yüzünü buruşturarak konuştu "Maalesef onu tanıyorsun"

En son eliyle Çakır"ı gösterdi.

"Sevgilim Çakır"

😽

----------------

Acaba smut yazsam güzel olur mu?

Yani yazabilir miyim?

🤨

Turuncu - BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin