1.5 | lui et moi

506 41 7
                                    

1.5 | o ve ben

Magazin muhabirlerinden zar zor kurtulmuş arabada Berkan'ı bekliyordum. Sosyal medyada görür görmez herkes başımıza üşüşmüş ve sorular sormaya başlamıştı. Elim karnımda kendime sakin olmam gerektiğini tekrarlarken, yine bir kanamayla karşılaşmak istemiyordum.

Arabanın kapısı açıldığında içeri giren Berkan hemen bulunduğumuz yerden uzaklaşmış ve yaşadığımız durumun stresini hala daha atlatamadığımın farkını varınca elini karnımın üzerindeki elimin üzerine koyup, bir yandan da yolu kontrol ederken konuşmaya başlamıştı.

'İyi misiniz?' Başımı zar zor aşağı yukarı salladım.

'Evet, iyiyiz.' O da benim gibi kafasını aşağı yukarı sallarken arabayı müsait bir yere çektiğinde elini elimin üzerinden çekti.

'Kafeye çağırmamalıydım özür dilerim.'

'Sorun değil.' Gözlerim arabanın tam karşındaki ağaca takılmıştı. Konuşacak gücü kendimde zar zor bulurken sessizliği bozan taraf Berkan olmuştu.

'Cenk abiyle konuşurum yalanlarız hallederim bir şekilde, merak etme sen.' Bakışlarımı ona çevirmeden konuşmaya başladım.

'Bu bebek doğduğunda babasının Barış olduğu ortaya çıkıcak ve her şey daha da kötü olucak.' Gözyaşlarımı tutamamış ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya başlamıştım. 'Ne yaptım ben? Ne yaptık biz? Böyle olmamalıydı.' Ellerimi yüzümden çekip kendine çeviren Berkan'a baktığımda elleriyle yüzümü avuçlarının içine aldı.

'Tamam sorun değil. Geçti gitti. Sakin ol.' Hıçkırıklarım azalmamış aksine daha da çoğalmıştı. Ne yapmıştım ben böyle? Bir eliyle saçlarımı okşamaya başlarken devam etti. 'Derin nefes al ver benimle birlikte hadi.' Onunla birlikte nefes alıp verirken hıçkırıklarımın şiddeti azalmış, başımı göğüsüne yaslamıştım. 'Derin nefes al ve ver.' Elleri saç diplerimde dolaşırken vücudum daha da gevşemiş, sakinleşmiştim. 'Buradayım ben.' Dudakları saçlarıma küçük bir buse kondurduğunda gözlerimi kapattım. 'Gitmiyorum hiç bir yere.'

Berkan'ın mırıldanmaları devam ederken ağlamam tamamen durmuş, parfümünün kokusu burnuma dolmuştu. Her gün bu kokuyla uyanmış, bu adamla vakit geçirmiş, bu adamın sevgisine layık olmuştum. Ama ben bu adamın sevgisine layık olacak kadar iyi bir insan değildim.

'Özür dilerim.' Dedim mırıldanarak. Elleri saçlarımın üzerinde durmuştu.

'Ne?'

'Özür dilerim işte. Yapmamalıydım. Hak etmedin, özür dilerim.' Kafamı göğüsünden kaldırıp Berkan'a döndüm. O konuşmaya hazırlanırken ben devam ettim. 'Beni hastaneye geri götürür müsün? Lütfen?'

Başını aşağı yukarı sallayarak arabayı çalıştırıp, gittiğimiz yönün tam tersine doğru gitmeye başladı. Ben onu izlerken aklından geçen düşünceleri tahmin ediyordum. Onu o kadar iyi tanıyordum ki seçeceği cümlelere kadar her şeyi çok iyi biliyordum.

Hastanenin kapısına geldiğimizde Berkan'la vedalaşıp, arabadan inmiştim. Ona döndüğümde gözleri o kadar çok şey anlatmak istiyordu ki ama konuşamıyordu izin vermiyordu Berkan gözlerinin konuşmasına. Arabanın gidişini izledikten sonra kendimi toparlamaya çalıştım.

Kendime gelip içeri girdiğimde insanların bakışları eşliğinde asansörü beklemeye başlamıştım. Yanımdaki hareketlilikle onun sesini duymayı beklemiyordum. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum işte.

secrète | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin