3.1 | affrontement, partie 1

746 89 52
                                    

Merhaba canlarım, yeni bölüme hoşgeldiniz öncelikle.
Canınızı sıkmamak adına kısacık bir konudan bahsedip hemen yeni bölüme alacağım sizi.

Öncelikle herkes her hikayenin konusunu beğenmek zorunda değil, benim bununla ilgili bir problemim yok.
Yazdığım hikayeyi kim beğenmiş kim beğenmemiş takılmam ancak saçma sapan yorumlar atmak çocukluğa girer. Hikayenin konusunu laf atmak emeğe saygısızlıktır.
Yorumlarda eğlencesine konuşuyoruz okey ama ben bu hikayeye gerçekten çok önem verdim, üstüne düşünülmüş bir konusu ve olayı var benim açımdan.
Her karakter için ayrı bir olay ayrı bir derinlik ayırdım ben her şey bağlantılı olsun diye.
Yani dönüpte bu ne orospu bir konu, kitabın konusu ve karakterleri (mert hariç) bok gibi, ay niye baş karakterleri bu kadar orospu çocuğu yaptın ya, gibi şeyler yazılması şahsen diyecek bir şey bile bulamıyorum.
Ben böyle yazmak istedim ve yazdım ki okuyan herkes de gayet memnun belli ki okumaktan, sen okumak istemiyorsan okuma tabi kimse silah zoruyla oku demiyor.  Yorum atarak boş düşüncelerini insanlara lanse etme.
Eleştirilere açığım, ancak bu yapılan bir eleştiri değil.
Beğenmediysen böyle saçma şeylerle uğraşmadan çık git kitaptan ki bizde okuyan küçük ailemizle devam edelim.

Her neyse vaktinizi de çaldım. Kusura bakmayın. İyi okumalar dilerim, öpüldünüz ve sizler iyi ki varsınız.

3.1 | yüzleşme, bölüm 1

Konumunu atmış olduğu otelin kapısına geldiğimde içeriye girip girmeme konusunda tekrardan emin olup olmadığımı sordum kendime. En fazla ne olabilir ki?

Çalan telefonumla beraber kaldırımda köşeye geçip elime aldım. Berkan'ın aradığını görünce sertçe yutkunup telefonu kulağıma götürdüm.

'Alo? Sevgilim?' Sesi endişeli geliyordu.

'Berkan? Can'a mı bir şey oldu?' Elim ayağım birbirine dolaşırken kalabalıktan kaçmak için otele girdim.

'Yok bir şey olmadı, uyuyor Can.' Ben rahatlamak için derin bir nefes alırken o da konuşmaya devam etti. 'Yoruldun mu? Nasıl gidiyor nöbet?'

Asansörün düğmesine bastığımda dikkatimi tekrardan ona verdim. 'Yok sakin bu gece ama ne olacağı belli olmuyor biliyorsun.'

'Biliyorum. Eve ne zaman geleceksin?'

'Nöbetim otuz altı saat sürücek demiştim Berkan.'

'Yani yarın akşam evdesin?'

'Evet sevgilim evdeyim.' Asansöre bindiğimde Barış'ın verdiği kat numarasına bastım. 'Hasta geldi kapatmalıyım.'

'Tamam güzelim yarın akşam yemekte görüşürüz.' Ses tonu ve şu an yaşadığımız konuşma o kadar tuhaftı ki, daha önce hiç bu şekilde aradığını hatırlamıyordum.

'Görüşürüz.' Telefonu kapatmamla beraber kata ulaşmış ve asansörden inmiştim.

Kapı tam karşımdaydı. Doğru mu yapıyordum gerçekten?

Kısa bir süre sonra kapıyı tıklatmamla beraber açılması bir oldu.

Üzerine giymiş olduğu mavi tişörtü ve beyaz şortuyla tam karşımdaydı. İçeri girmem için bana yer açtığında yanından geçtim.

secrète | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin