0.9 | soupçon

577 25 8
                                    

Selamm, oylarınız ve yorumlarınız benim için çok değerli
yorumlarda buluşalım öpüldünüzz
İyi okumalar <3

0.9 şüphe

08.12.2023

'Bana yalan söyledin, aramızda bir ilişki var mıydı yok muydu hiçbir zaman anlamadım ben. Özgürce Melis'in kollarına geri dönebilirsin. Engel yok artık. Beni bahane etmene de gerek yok. Git ki bende Berkan'la mutlu olayım.'

'Sikerler mutluluğu! Bir yere gittiğim yok!' Derin bir nefes alarak kısık sesle konuşmaya devam etti. 'Sen bana aitsin, bende sana.' Dudakları tekrardan dudaklarımla buluştuğunda bu sefer onu ittirememiştim. Her hücrem onu deli gibi istiyordu. Dudaklarımı zorda olsa geri çekip kısık sesle konuşmaya başladım.

'Yapma Barış, lütfen. Biz o tür insanlardan değiliz, olamayız.'

'Seni seviyorum güzelim.' Dediklerim umrunda değildi. Berkan'ı umursamıyordu, ne duruma düşeceğimizi bile umursamıyordu.

'Barış.' daha fazla dayanamayacağımı anladığım an dudaklarım tekrardan onunla buluştu.

Öpücükleri boynuma doğru ilerlerken nefesimi kesiyordu. Arkamdaki koltuğa kendimi bıraktığım anda, tişörtünden kurtulup üzerime ağırlığını vermeden kendini bıraktı. Sanki hep ait olduğu yer oraymışçasına iki bacağım ayrılmış oraya yerleşmesi için beklemişti. Elleri şortumdan içeri girip kalçamı okşarken boynumda iz bırakmak için çalışmalara başlamıştı.

'Durmalıyız.' Beni hiç duymamışçasına tişörtümden içeri ellerini sokup sağ eliyle göğüsümü okşamaya başladı. 'Durmamı gerektirecek bir sebep yok.' Daha fazla dayanamayıp benimde tişörtümden kurtulur kurtulmaz açıkta kalan göğüslerime yöneldi. O göğüsümü emerken ben kafasını sanki daha da mümkünmüşçesine kendime bastırıyordum.

Kafasını göğüsümden kaldırıp kızarmış olan dudaklarıyla bana baktı ve karnımdan kasıklarıma kadar minik öpücükler kondurarak şortumu aşağıya indirdi. İç çamaşırımın üzerinde dilini hissettiğim an tüm vücudumun titrediğini hissettim. Bacaklarımı yönlendirmemle iç çamaşırımdan da kurtulur kurtulmaz, kendi iç çamaşırını da çıkartıp eski yerine geri yerleşti.

Öpücükleri dudağımın kenarında dolaşırken kısık sesini ve sıcak nefesini kulağımda hissettim. 'Şu anda da durmamı istiyor musun?' Cevap olarak bacaklarımı daha çok açarak onu davet ettim. Gülümsemesini yüzüne yerleştirir yerleştirmez dudakalarımı sertçe öpmeye başladı. Parmaklarımla saçlarını çekiştirirken bu eziyete daha fazla dayanamayacaktım. 'Hadi Barış.'

Tepkime karşılık daha fazla dayanamayarak içimde hissettim tüm benliğini. Şu ana kadar onu ne kadar özlediğimi fark etmemiştim bile. Ellerim sırtıyla saçları arasında mekik dokurken hareketleri daha da sertleşti.

Zirveye ulaştığımı hissettiğim an titreyen vücudumu serbest bıraktım. Barış devam ederken kollarımı boynuna dolamış boynuna öpücükler konduruyordum.

Kısa bir süre sonra içimden çıkıp kasıklarımın üzerinde hissettiğim sıcaklığıyla onun da zirveye ulaştığını anladım. Vücudundaki ağırlığını tam vermeden başını göğüsüme koydu. Ellerimle onu sımsıkı sararken daha yeni yeni ne yaptığımızı çözmeye başlamıştım. Sessizliği ilk bozan taraf ben oldum.

'Berkan ailesini ziyarete gitti. İki gün sonra gelicek.' Elleri vücudumu daha sıkı sararken kısık sesi odada yankılandı.

'Biliyorum. O yüzden geldim ya.'

2024

Konuşacağım sırada çağrı cihazımın sesi odada yankılandı. Çağrıyı bırakanın Mehmet Hoca olduğunu gördüğüm anda Barış'ı ardımda bırakıp annemin odasına doğru koştum.

Kapıdan içeri girdiğimde suratıma gülümseyerek bakan annemi görmeyi beklemiyordum. 'Anne?' Eliyle yatağa oturmamı işaret ettiğini gördüğümde hemen geçip oturdum.

'Mira. Güzel kızım. Sana bir şey anlatmam lazım. Artık bilmen gerekli.' Yüzümü saran korkuyla Mehmet Hoca'ya döndüm. Tepkisiz bir şekilde suratıma bakıyordu.

Annem konuşmaya yeltendiği anda kapıya takılan gözleri ardından ona seslenmesiyle bende arkamı döndüm. 'Barış? Gel oğlum içeriye.'

Barış'ı nasıl hatırlıyordu. Bir kere gördüğün birini nasıl hatırlıyordun anne? Barış içeriye geçip koltuklardan birine oturdu. Ardından annemin bakışlarını üzerimde hissettim.

'Mert burda mı?' Artık muhattabı ben değildim. 'Mert burda mı Mehmet? Onu da görmeyi çok isterim. Çok özledim onu.' Ben şaşkınlıkla onları izlerken, onlarsa kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı.

'Burda Ceyda. İstediğin zaman çağırırız gelir.' Derin bir nefes aldı. 'O da seni çok özledi.'

'Evet en son ne zaman ziyarete geldiğini bile hatırlayamıyorum. Mira beni Barış'la tanıştırdıktan sonra birkaç kere geldi, sonra da ortadan kayboldu.' Ne? Mert annemi mi ziyaret ediyordu?

'Sınavları ve ameliyatlar derken çok yoruldu. Biliyorsun tempoyu biz de bu haldeydik.'

Annemin kahkahası odayı doldurdu. 'Doğru biz daha beterdik hatta.' Ardından bakışlarını Barış'a çevirdi. 'Sen ne yaptın bakalım? Kızımla işleri ciddileştirdiniz mi bari?'

'Ufak tefek gelişmeler var efendim. İşlerin ciddi olduğundan emin olabilirsiniz.' Ne halt dönüyordu burada?

'Güzel, tebrik ederim sizi. En azından gözüm arkada kalmayacak.' Bakışlarını üzerimde hissettiğim anda Barış'tan anneme döndüm. 'Çatma şu kaşlarını anlın kırışıcak kızım.'

'İyi misin sen anne?' Şaşkınlığıma karşılık gülümsemesi suratında daha da büyüdüğü anda ellerimi tuttu. Gülümsemesi endişeye dönüşürken bakışlarını Mehmet Hoca'ya çevirdi. 'Unuttum Mehmet. Ne diyeceğimi unuttum.'

'Sorun değil hatırladığın zaman söylersin Mira'ya.' Ne saklıyorsunuz siz?

Çıkmaz sokağa girmiştik, hissediyordum. Annemin vedası yakındı, yolun sonuna gelmiştik. Köprüden önceki son çıkıştaydık artık.

Annem başını aşağı yukarı salladığında ilaçların etkisini gösterdiğini anladım. Yüzünde yorgunluk, korku, şaşkınlık, mutluluk her şey vardı. Bakışlarını Barış'a çevirdi.

'Kızımla evlenicek misin? Ardımda yalnız bir evlat bırakmak istemiyorum.'

'Ne evlenmesi anne, saçmlama.' Hemen ardımdan Barış'ın sesini duydum.

'Merak etmeyin efendim, elbette evleneceğim. Hem bakarsınız torununuzu bile görebilirsiniz.' Ne halt yiyorsun sen Barış.

Annemin mutluluktan açılan gözleri tekrardan benimle buluştuğunda konuşmaya başladı. 'Hamile misin? Annene mi olacağım şimdi?'

'Anne, daha yeni olduğu için sana söylemedim. Sağlığından emin olduktan sonra söyleyecektim.' Bakışlarımı Barış'a çevirdiğimde çatılan kaşlarımla karşılaşmayı beklemiyordu.

'Kaç haftalık?' Annemin heyecanına karşılık bakışlarımı tekrardan anneme çevirdim.

'10 haftalık, daha çok küçük.' Neşeli sesi kulaklarımı doldurdu. İlk defa bu kadar mutluydu.

'Anneanne olacağım Mehmet, torunum olucak. Küçük bir bebeğimiz olucak.' Elleriyle ağzını kapattı. Bu haline gülerken en son beklediğim şey onun sesini duymaktı. Sesini duyar duymaz hemen arkamı döndüm.

'Ne torunu? Ne bebeği?' Berkan elinde çiçeklerle kapıda bekliyordu.

...

Bombaa, yakalandık ne diyorsunuz bu işe
Umarım bölümleri seviyorsunuzdur
Oy veren ve yorum yapanlara çok teşekkür ediyorum
Çokça öpüldünüz <3 <3

secrète | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin