3.0 | scepticisme et lâcheté

430 39 34
                                    

3.0 | şüphecilik ve korkaklık

Barış'ı ve yaptığı teklifi düşünmeden edemiyordum. Kafamın içine kadar girmişti. Elimdeki sandviçi ısırır ısırmaz yanımdaki hareketlilikle Beyza'ya döndüm.

'Of cidden ya, hayatımda bir sandviç almak için bu kadar beklediğimi hatırlamıyorum.' Sitemine karşılık gülümseyip çayımdan bir yudum aldım.

'O değil de buranın yıllardır aynı kalması benim şansım mı?'

'Saçmalama kızım. En ücra köşesi burası hastanenin. Kimsenin aklına bile gelmiyordur.' Gülümsemem suratımda donarken anılar şimşek gibi çakıyordu kafamda.

'Barış'ı getiriyordum buraya yemeğe. Sessiz sakin geçsin, konuşabilelim, baş başa kalalım diye.' Oturduğu yerden bana döndü.

'Aklına mı geliyor hala?' Sandviçinden bir ısırık daha alıcakken kendini durdurdu. 'Geliyorsa yargılamam. Biliyorsun.'

Kafamı aşağı yukarı sallarken bende ona doğru döndüm.

'Barış buluşmak istiyor. Vazgeçmek için son bir gece.' Gözleri fal taşı gibi açılırken yediği sandviç boğazında kalmıştı.

Öksürürken sırtına vurdum ve çayını eline tutuşturup bir kaç damla içirdim.

'Ne diyorsun kızım sen!'

'Sakin ol. Yatmak için değil konuşmak için.'

'İşin içinde Barış ve sen varsan sonunda yatacaksınız demektir. Ateşle barut aynı yerde duramaz Mira.'

Kısa süreli sessizliğimizde o sandviçini bırakmış bende ellerimle oynamaya başlamıştım. Söylemeliydim. Beyza bana yardım ederdi her şekilde.

'Berkan'a yapma dedim.'

Kaşlarını çattı. 'Neyi?'

'Arkadaşlarını çağırma, Can'la tanıştırma diye. Barış anladı. Can'ın Berkan'dan olmadığını yani.'

'Nasıl anladı?'

'Barış, Can'a yaşını söylemiş. Can'ı da biliyorsun yaşı yanlış söylenince hemen düzeltiyor.'

'Evet, zehir gibi teyzesi yesin onu.' Kaşlarımı çattım. 'Neyse sen devam et.' Derin bir nefes aldım. Gözlerimi birleştirdiğim bacaklarıma indirdiğimde vücudum titredi.

'Barış iki buçuk diyince o da üç diye düzeltmiş. Berkan konuyu kapattık inandı merak etme dese de Barış bana yazdı. Söylemedim ona tabi yazdığını ama. İnanmadığı belli ve en kötüsü de İtalya'ya gittiğim tarihle aynı tarihe çakıştığını söylüyor.'

'Bu çocuk bu kadar zeki miydi ya?' Bakışlarımı Beyza'ya kaldırıp omzuna vurdum.

'Konumuz bu mu Beyza ya!'

'Gidicek misin?'

Kafamı aşağı yukarı salladım. 'Yarın gece nöbetteyim diyeceğim Berkan'a. Ancak o şekilde.'

'Ya Can'ın oğlu olduğunu öğrenirse.'

'Öğrenmeyecek!' Yüksek çıkan sesimi alçaltıp derin bir nefes aldım. 'Öğrenemez Beyza.'

Sandviçini tekrar eline alırken bakışlarını benimle buluşturdu.

'Mert'le yaptığım şey en az senin Barış'la yaptığın şey kadar yanlıştı.'

'Aynı kefede değiller.' Tepkime karşılık kafasını iki yana salladı.

'Hayır aynı kefedeler Mira. Ben senin yakın arkadaşınım. Beni rahatlatmaya çalışma.' Titreyen nefesiyle derin bir nefes aldı. 'En yakın arkadaşım geri gelir sandım. Sağlıklı bir ilişkisi olur, Barış ona iyi gelmiyor diye düşündüm.'

secrète | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin