"Ne oldu ?" dedik Hardy ile aynı anda.
"Brendon'ı yılan soktu."
Ne ?
"Durumu nasıl ? Nerede şimdi ?" dedim panikle.
"Revirde. Doktorlar ilgileniyor." deyince üçümüz koşarak revire gittik. Revirdeki doktor Brendon'a antivenom yapıyordu. İşleri bittikten sonra doktorla konuştum. Neyse ki yılan çok büyük değildi.
Doktorla görüşmem bittikten sonra hemen Brendon'ın yanına geçtim.
"İyi misin ?"
"Acıyor yenge. Çok acıyor." dedi şımarık bir çocuk gibi. Anlaşılan acısı geçmişti. Yanına yaklaşıp omzuna bir tane geçirdim.
"Sen koskoca adada nerede buldun yılanı ?"
Kendini savunarak "Bu Dean yüzünden hepsi. Kovaladı beni. Ben de ormana kaçtım." dedi.
Dean bıyık altından sırıtırken ben bir kez daha Brendon'ın omzuna vurdum. "İnsanlar bizi girişte bin kere uyarmadı mı ?" dedim sinirle.
Brendon kısık bir sesle "Uyardı." dedi. O da olayın ciddiyetinin farkına varmış olmalıydı.
"Buralardan fazla uzaklaşmayın, orman hala hayvanlara ait ve öldürücü yılanlar var demediler mi ? Ama sen her sakallıyı deden, her adayı da Büyük Britanya sandın." dedim. Ölebileceğini düşündükçe sinir kat sayım yeniden artıyordu.
Tam olarak ne şehittir ne gazi şey yoluna gitti Niyazi olurdu.
Brendon biraz daha orada yattıktan sonra sonunda ayaklandı. Bir elini Hardy'nin, bir elini Dean'in omzuna atıp yürümeye başladı. Onun hastalıkları hiç çekilmezdi. Neyse ki akşama doğru iyice kendine gelmişti de bizim cıvıtma yalan olmamıştı.
Bütün gece dj eşliğinde dans edip eğlenmiştik. Alkollü içecekler havalarda uçuşmuştu. Kalabalıktan sıyrılıp Hardy ile odamıza geldiğimizde sabahın olmasına bir, iki saat kalmıştı.
"Güzel eğlendik değil mi sevgilim ?" dedim küpelerimi çıkartırken.
Hardy gelip arkamdan sarıldı ve "Asıl şimdi çok güzel eğleneceğiz sevgilim." dedi.
Ona doğru dönüp dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Arkamdaki fermuarı bir anda çekince üzerimdeki gelinlik yere düştü. Hardy bir adım geriye gitti ve bedenime dikkatlice baktı.
"Çok güzelsin Alin. Ve ben de sanki seninle ilk kez sevişecekmiş gibi heyecanlıyım." dedi.
Gülümseyerek gelinliğin içinden çıkıp ona doğru ilerledim. Yavaş yavaş gömleğinin düğmelerini açtım. Yine aynı yavaşlıkla gömleği yere atınca o tapılası bedeni ortaya çıktı. Ellerimi pürüzsüz teninde gezdirdim. Bunun ona zevk verdiğini biliyordum.
"Beni mahvediyorsun ve bundan zevk alıyorsun karıcığım." deyince yüzümde bir sırıtış meydana geldi.
"Sen de beni mahvediyorsun. Ben sadece sana büyük bir zevkle karşılık veriyorum kocacığım." dedim.
Cümlemi bitirir bitirmez beni kucağına aldı. "Ne dedin sen ?" dedi.
"Sen de beni mahvediyorsun." dedim şımarıkça. Neyi duymak istediğini çok iyi biliyordum ama onu birazcık süründürmekten zarar gelmezdi.
Hardy başını iki yana sallayıp "Yok, ondan sonra." dedi.
"Ben de sana büyük bir zevkle karşılık veriyorum." dedim.
Dudaklarıma iyice yaklaşıp "İşte tam da o cümlenin sonunda." dedi.
"Kocacığım." diye fısıldamamla Hardy'nin dudaklarıma yapışması bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gittiğin Gün
Teen FictionAnevrizma üzerine çalışmalar yürüten ünlü beyin cerrahı Alin Atay sevgilisi Hardy Benson'ın beyninde anevrizma çıkınca neye uğradığını şaşırır. Sevgilisini kurtarmak için her şeyi yapan Alin bu savaşı kazanabilecek midir ? "Vola sempre verso la libe...