Kadın derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Ölüm var. Sana değil ama öyle birine ki keşke ben ölseydim diyeceksin. Ağlayacaksın, çok ağlayacaksın. Tüm sevdiklerinle vedalaş. Aralarından biri kısa bir süre sonra ölü olacak. Mezar taşına sarılacaksın. Çok gözyaşı var. Bir saniye. Bir ölüm daha var. Bu ölüme sen sebep olacaksın. Senin ellerinden olacak. Hayatının son mutlu zamanlarının tadını çıkar. Bundan sonra senin için sadece gözyaşı olacak Alin."
Falcının yanından şok olmuş bir şekilde çıkarken gözüme takılan tek şey masanın üstünde duran ve hala çevrilmemiş kahve bardağımdı.
Dün akşam gördüğüm rüya ile kadının söyledikleri birleşince boğazım sıkılıyormuş gibi hissettim.
Tamam, sadece saçmaladı yaşlı bunak sakiniz.
Sakin olamıyorum iç ses. Çok korkuyorum.
Scarlett yanıma geldi ama onunla konuşamadım bile.
Sadece onu görmek istiyordum.
Scarlett'e onu sonra arayacağımla ilgili bir şeyler geveleyip hızla arabaya gittim.
Eve geldiğimde Hardy uyanmış, televizyondan ekonomi ile ilgili bir şeyler izliyordu. Bir yandan da telefonda birisiyle konuşuyordu. Sessizce yanına gidip kucağına oturdum. Alnıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Tamam Dean akşama detayları konuşuruz." deyip telefonu kapattıktan sonra bana sıkıca sarıldı.
"Bebeğim, hoş geldin." dedi.
Bir şey söylemeden kafamı göğsüne koydum ve kokusunu içime çektim. Benim şifam kesinlikle bu adamdaydı.
O da ellerini belime dolayıp çenesini başıma yasladı. Sonsuza kadar onunla bu halde kalabilirdim ama Hardy'nin endişelendiğini biliyordum. Bu yüzden o sormadan anlatmaya başladım.
"Scar beni bir falcıya götürdü."
Hardy büyük bir kahkaha attı.
Öperim gülüşünden.
Dur şimdi yavşamanın sırası değil.
"Sen ve falcı öyle mi ? Karşındakine bilimsel çalışmalarını anlatıp onu şoka soktun ve sonra da Scarlett'e sinirlendiğin için eve geldin değil mi güzelim ?"
Keşke böyle olsaydı.
"Ben hiç istemedim ama Scar çok zorladı Hardy. Ben de daha fazla dayanamayıp girdim."
"Ve işte eğlence buradan sonra başlıyor."
Dudaklarımda minik bir tebessüm oluştu ama o bunu fark etmedi.
"Bana ölüm var dedi Hardy. Hatta ölümler. İki taneymiş. Biri çok sevdiğim biriymiş. Keşke ben ölseydim diyecekmişim. Diğerine de ben sebep olacakmışım. Benim elimden olacakmış."
Hardy az öncekinden daha da büyük bir kahkaha attı.
"Ve sen de o şarlatanın söylediklerine inandın öyle mi bebeğim ?"
Yüzümü sanki mümkünmüş gibi daha da göğsüne gömdüm.
"Yani bilmiyorum. İnanmak değil de çok rahatsız oldum Hardy." dedim. Sadece bir anlığına bile onu kaybetme düşüncesi aklımı yitirmeme sebep olmuştu. Kendimden bile çok seviyordum ki ben onu.
"Güzelim büyük ihtimalle her gelene aynı şeyleri uyduruyor. Boş ver sen bunları takma kafana. Hem senin sevdiğin biri ölse sen ne yapar ne eder onu diriltmenin yolunu bulursun. Sadece bugüne kadar başardığın şeyleri düşün Alin. Yakında anevrizma denilen hastalığı tıp kitaplarından kaldıracaksın sen. Uydurulmuş birkaç söze mi inanacaksın gerçekten ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gittiğin Gün
Ficção AdolescenteAnevrizma üzerine çalışmalar yürüten ünlü beyin cerrahı Alin Atay sevgilisi Hardy Benson'ın beyninde anevrizma çıkınca neye uğradığını şaşırır. Sevgilisini kurtarmak için her şeyi yapan Alin bu savaşı kazanabilecek midir ? "Vola sempre verso la libe...