Dön geri dön bir bak hayatıma solmuş çiçekler gibiyim...

368 303 221
                                    

Yarın büyük gündü ve ben sürprizim için inanılmaz derecede heyecanlıydım. İşim olmamasına rağmen gece yarısına kadar hastanede kalmıştım. Eve erken gidersem Hardy'ye her şeyi anlatacağımdan korkuyordum. Elimdeki anahtarla kapıyı açtım. Salon tarafından televizyonun sesi geliyordu.

"Hardy, ben geldim." diye seslendim.

Cevap gelmedi. Önce çantamı sonra da ayağımdaki topuklu ayakkabıları çıkartıp bir kenara fırlattım ve salona geçtim. Hardy koltukta uyuyakalmıştı. Koltuğun kenarına oturup biraz onu izledim. 

Sonra yanağını öptüm. Sonra dudağını, alnını, kirpiklerini... O kadar güzeldi ki... Anlatmaya kelimelerim yetmiyordu. Saçlarıyla oynamayı bırakıp banyoya gitmek için ayaklandım. Tam o anda Hardy bileğimi tuttu.

"Bence güzel gidiyorduk Doktorcuğum."

"Gerçekten çok pislik bir insansın biliyorsun değil mi ?"

Pislik falan ayıp oluyor Alin. Hardy gibi birine denir mi hiç öyle ?

Sevimli sevimli başını salladı.

"Bugün eve geç gelen sen oldun. Cezalandırma sırası bende." 

"Öyle mi ?" dedim son harfi uzatarak.

"Evet. Şimdi gel bakalım buraya."

Beni kucağına çekip büyük bir istekle öpmeye başladı. Ben de ona aynı istekle karşılık verince işler çığırından çıktı.

*************************

Ertesi sabah uyandığımda tavan uçan balonlarla doluydu ve her birinin ucunda bir kağıt asılıydı. Yataktan çıkıp her birine tek tek baktım. Birlikte çektirdiğimiz fotoğraflarımızdı. Balonlar kapıya kadar devam ediyordu. Odadan çıkınca merdivene doğru gittiklerini fark ettim. 

Sevgilim gerçekten de iflah olmaz bir romantikti ve ben de ona çok aşıktım.

Balonları takip ederek salona kadar geldim. Kumandanın üzerinde televizyonu açmam gereken bir not görünce sabırsızlıkla yazanı yaptım.

"Güzelim benim."

Hardy'nin sesi büyük salonu doldurduğunda gözlerim dolmaya başlamıştı bile.

"Sana almam gereken hediyeyi çok düşündüm. Ev, araba, mücevherler... Sonra tüm bunların ne kadar boş olduğunu fark ettim. Ev mi ? Şu an oturduğumuz ve en ufak detayına varana kadar beraber hazırladığımız eve aşık olduğunu biliyorum. Araba mı ? Koleksiyonun var ve eğer istersen hiç zorlanmadan bir yenisini bu koleksiyona ekleyebilirsin. Mücevher mi ? Kesinlikle dünyanın en gereksiz hediyesi. Kaldı ki bu saydıklarım hep pahada değerli hediyeler. Ben sana manevi değeri olan bir hediye vermek istedim." dedikten sonra derin bir nefes alıp devam etti.

"Biraz düşündükten sonra sana bu dünyadaki en değerli şeyi vermeye karar verdim; ilişkimizi. Senin için bir zaman kapsülü yaptım. Bundan 30 sene sonra kırlaşmış saçlarımızla izleyebileceğimiz, çocuklarımıza, torunlarımıza gururla izletebileceğimiz bir zaman kapsülü."

Hardy'nin görüntüsü gitti ama sesi kaldı. Videolar, fotoğraflar kronolojik bir şekilde geçiyordu ve Hardy tanışma, sonrasında da sevgili olma hikayemizi anlatıyordu. Ben mi ? Ben sadece ağlıyordum. Hayatımda aldığım en güzel hediyeydi. 

Video bitince Hardy geldi. Koşup ona sıkı sıkı sarıldım. O da beni kucağına alıp yavaşça döndürdü.

"Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim."

Nazikçe gözyaşlarımı sildi.

"Mutlu olmana çok sevindim bebeğim."

"Hayatımda aldığım en güzel hediyeydi Hardy."

Gittiğin GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin