Senle ben hep böyle kalacağız, gitgide eriyip yok olacağız...

391 281 314
                                    

Alin'den

Öğle yemeğimi Scar'la yiyip onun dillere destan aşkını dinledikten sonra odama döndüm. Dosyalarla ilgilenirken kapı çaldı. Gelen Hazel'dı.

Yüzünden okunan mutlulukla "Merhaba Alin Hanım." dedi.

Ona merhaba dedikten sonra oturması için masamın önündeki koltukları işaret ettim.

"Avukatlarınız haber vermişlerdir belki. Sayelerinde Lily'nin velayetini aldım."

Doğru ya bir de bu vardı. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Kimse de haber vermemişti.

"Çok sevindim Hazel. Özellikle de Lily adına."

"Alin Hanım size teşekkür etmek için Hardy Bey'i ve sizi yarın akşam yemeğe çağırsam çok mu ileri gitmiş olurum ?"

Yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Olur mu hiç öyle şey ? Hardy'ye bir sorayım. O da müsaitse geliriz tabii."

Heyecanla yerinden kalkıp "O zaman sizden haber bekliyorum." dedi ve odadan koşar adımlarla çıktı.

Yarın akşam Hardy ile bir planımız yoktu. Arkadaşlarından biriyle olup olmadığını sormak için ona mesaj attım. Yaklaşık on beş dakika sonra işinin olmadığını yazınca ben de Hazel'a yazdım. Mutluluğunu mesajdan bile hissettirmişti.

*****************************

Ertesi akşam Hazel'ın attığı konumla evine gitmeye çalışıyorduk.

"Hayatım niye biz onları çağırmadık ki ? Baksana nerelere geldik böyle ?"

Haklılık payı var gibiydi.

Omuzlarımı silkip "Kız zaten mahcup hissediyordu. Teşekkür etmek istedi kıramadım." dedim. 

"Sanırım geldik Alin Hanım."

Şoförün sesiyle yan tarafımızda kalan müstakil dağ evine baktım. Otantik bir havası vardı.

Arabadan inince Hardy'nin elini sıkı sıkı tuttum. Nedense içime bir korku doluşmuştu.

Taş yolda ilerlerken Hardy bir anda "Dean o piyano öğretmeniyle yatmış." dedi.

Duyduğumu anlamlandıramamıştım. Soru sormama fırsat kalmadan da evin verandasına gelmiştik. Zile basıp beklemeye başladık. Kapıyı kahverengi saçlı, kaküllü bir çocuk açtı. Bu Lily olmalıydı. Oyuncak bir bebeğe benziyordu.

"Merhaba. Siz Alin ablayla Hardy olmalısınız. Ben Lily." deyip elini uzattı. 

Yavaşça eğilip uzattığı elini tuttum. Benden sonra Hardy de aynı şeyi yaptı.

"Ablam mutfakta. Hadi gelin içeri."

Koşarak içeri doğru ilerleyince biz de peşinden gittik. Hazel mutfaktan çıkıp yanımıza gelince onunla da selamlaşıp oturduk. Lily hayranlıkla bir bana bir Hardy'ye bakıyordu. Bir anda "Çok yakışıklısın." dedi.

Hardy gülümseyip teşekkür edince Lily yerinden kalkıp Hardy'nin yanına geçti. Tüm küçük insanlar sevgilime aşık olmak zorunda mıydı ? Sonuçta ben kıskanç bir insandım. 

Biz sohbet ederken Hardy'nin ortadaki sehpanın üzerinde duran telefonu mesaj geldiği için açılıp kapandı. Kilit ekranında Anubis'in kucağımda olduğu, benim kocaman gülümsediğim onunsa kameraya şaşkın bakışlar attığı fotoğrafı gören Lily bu kez de "Senin köpeğin mi var Hardy ?" dedi. Ablasının bakışlarını görünce "Yani, Hardy abi." diye düzeltti. 

Hardy mesaja cevap verdikten sonra Anubis'in fotoğraflarını Lily'ye göstermeye başladı.

"Abla baksana çok güzel. Neden getirmediniz ki onu da ?"

Gittiğin GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin