Döneceksin diye söz ver...

348 288 103
                                    

Hardy'den

Alin'e kavuşmak için gerçekten de saatleri saymıştım. İşim biter bitmez ona verdiğim sözü tutup İngiltere'ye dönmüştüm. Arabadan inip evin pencerelerine üstünkörü baktım. Hiç ışık yanmıyordu. Anlaşılan Alin uyumuştu. 

Cebimdeki anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Telefonumun fenerini önümü görebilmek için açtım. Alin yine ayakkabılarını ve çantasını kapının yanına fırlatıp yukarı çıkmıştı. Bu sefer yanında bir deste kağıt da vardı. 

Yerdeki eşyaları toplayıp Alin'in giyinme odasına çıkardım. Ayakkabılarını ve çantasını yerleştirdikten sonra önemli olup olmadığını kontrol etmek için kağıtlara baktım. Hasta ismi kısmında Alin'in adını görünce şok oldum.

Daha da dikkatli inceleyince o kelimeyi gördüm. Kürtaj. Alin kürtaj mı olmuştu ? Canı mı yanmıştı ? Bana neden söylememişti ? Ben o kadar kötü biri miydim ? Neden böyle bir acıyı tek başına yüklenmişti ? Ya da bambaşka bir şey mi vardı ?

Kağıtlar elimdeyken önce mutfağa ardından da yatak odamıza gittim. İçerisi buz gibiydi. Alin balkon kapısını açık unutup uyuyakalmıştı. Hemen kapıyı kapatıp odadaki elektrikli şömineyi yaktım. 

Elimde sıkı sıkı tuttuğum kağıtları şöminenin önündeki sehpaya koydum.

Üstümdeki ceketi sessizce çıkartıp koltuğa attım. Kravatım sanki beni boğuyordu. Onu da çözdükten sonra gömleğimin kollarını geri kıvırdım. Mutfaktan aldığım viskiyi bardağa doldurdum ve düşünmeye başladım. 

"Hardy, neden orada oturuyorsun ? Gelsene yanıma." diyen Alin'in sesiyle irkildim. 

Ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Böyle bir durumda ne söylenirdi ki ?

Bu kez ayağa kalktı ve yanıma geldi. 

"Ben seni istemediğin bir bebeği doğurmaya zorlayacak kadar iğrenç bir adam mıyım Alin ?" 

Hayır, hayır, hayır... Doğru cümle bu değildi. Şimdi bunun sırası değildi. Canımdan çok sevdiğim kadının canı yanmıştı ve ben bencilce ona neler söylemiştim.

Alin panikle kucağıma oturdu. Ona sıkı sıkı sarıldım. "Sevgilim senin üzerine yemin ederim ki öyle bir şey yok." dedi.

"Ben hazır değildim sadece. Sen de çok hevesliydin. Seni üzmek istemedim Hardy."

Başımı sallayıp ona daha da sıkı sarıldım. "Neden tek başına mücadele ettin bunca acıyla ? Senden değerli değil ki hiçbir şey." 

"Biliyorum, söylemeliydim. Özür dilerim Hardy. Bencillik ettim."

Ne söyleyebilirdim ki ? Ben ona zaten kızamazdım. Başını göğsüme yaslayıp kokusunu içime çektim. Güçlü olmak için kendini bu kadar zorlamasını istemiyordum. Ben ne için vardım ?

O kucağımdayken ayağa kalkıp yatağa ilerledim. 

"Olan oldu Alin. Üzme daha fazla kendini sen de güzel bebeğim." Alin'i yatağa yatırdım.

"Ben üstümü değiştirip hemen geliyorum." 

Tam kapıdan çıkacakken bana seslendi. Arkamı döndüğümde elindeki ultrason fotoğrafını gördüm. Fotoğrafı alıp cebime koydum. Alin'i daha fazla üzmemek için dışarıda bakacaktım.

Giyinme odama girince cebimdeki fotoğrafı çıkarttım. Minicik bir nokta vardı. Bu nokta bizim bir parçamızdı. Benim ve Alin'in parçasıydı. Ve o nokta artık yoktu.

Alin'in kendini hazır hissetmemesini tabi ki anlayışla karşılıyordum ama kafama takılan bir şeyler vardı. Biz ilişkimizdeki her şeyi konuşarak hallederdik. Alin ne olursa olsun bana bunu anlatırdı.

Gittiğin GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin