Karşısındaki alev alev yanan yere baktı sinan.
Ama önemli olan yüreğindeki yangındı.
İçeriye koşmak istedi.
İçeride kalan fotoğrafları almak istedi.
Ama göz yaşı dökmekten başka bir şey yapamadı.
İtfaiyeciler yangın ile uğraşırken kendisi de anlık gelen bir güç ile ileriye koştu.
Ama arkasındaan tutan kollar onu durdurmaya yetti.
" BIRAK " Diye haykırdı.
" BIRAKIN NE OLUR. YALVARIRIM BIRAKIN. FOTOĞRAFLARI KALDI BIR TEK. ONLAR DA GİDİYOR NE OLUR İZİN VERİN GİREYİM. "
Bir yandan yalvarıyor, bir yandan ağlıyor, bir yandan ise onu tutan elleriden kurtulmak istiyordu.
Ama bilmediği bir şey vardı ki o da gücünü kullanamadığıydı.
" gitmene izin veremem "
" BIRAK LÜTFEN. İÇİM YANIYOR, LÜTFEN BIRAK. KOKUSU YOK, SESİ YOK, BİR TEK RESMİ KALDI, ONLAR DA YANIYOR LÜTFEN BIRAK GİDİP ALAYIM. YAŞAYAMAM. YAŞAMAM BIRAK BENİ. "
Cayır cayır yanan eve karşı artık hıçkırarak ağlıyordu.
Üzerindeki beyaz elbiseye zıt bir şekilde onu tutan kişinin kıyafetleri siyahtı.
" özür dilerim, engel olamadığım için özür dilerim. Yapma sinan abi, ne olur. "
Gücü tükenmiş, yolun ortasında cenin pozisyonunda hıçkırarak ağlıyordu.
" bahar, her şeyi gitti. Unuttum bahar her şeyini unuttum, sesini unuttum. Kokusunu unuttum. Yüzünü de unutmaktan korkuyorum. "
" abi, yapma böyle. "
" ölmek istiyorum. Bahar öldürür müsün beni, lütfen. O hastaneden çıkmakda istemiyorum, lütfen öldür beni. Canım çok acıyor. Çok acıyor. Dayanamıyorum. Verdikleri ilaçlar yüzünden yanıma da gelmiyor. İlaçları içmezsen gelir mi bana. Bahar, bana gelir mi. En azından rüyama gelmez mi. "
Bahar bir şey demeden ileride duran doktorlara işaret verdi.
" hadi kalk sinan abi. "
" bahar. Her şeyimi kaybettim. Nefesimi kaybettim, sevdiğimi kaybettim, annemi kaybettim, ikizimi kaybettim, abimi kaybettim, yeğenimi kaybettim, doğmamış bebeğimi kaybettim. Yetmedi aklımı kaybettim. Bana ne kaldı ki. Yaşamam için hiç bir şey yok ki. Neden yaşayayım ben. "
" abi ne olur yapma böyle. "
" dayanamıyorum bahar. Artık dayanamıyorum. Nefes alamıyorum. "
" ben artık ölmek istiyorum. " diye mırıldandı.
Hemşireler koluna 3 kere sakinleştirici vurduklarında en sonunda başı baharın göğsüne düşmüştü.
Bahar ağlayarak önce baygın sinana, sonra sönmek üzere olan eve baktı.
" dayan sinan abi ne olur. Kokusunu da getireceğim, sesini de, resmini de. Söz veriyorum. Biraz dayan. "
Hemşireler sedye ile ambulansa bindirirlerken gidecekleri yer belliydi.
Sabah, yangını duyduktan sonra kaçtığı, Ruh ve sinir hastalıkları merkezi...
____________ bir süre sonra ______________
Sinan ifadesizce bakıyordu ama bir o kadar da duygu bozukluğu yaşıyordu.
Karşısında sevdiği kadın vardı.
Gerçekti, kanlı ve canlıydı.
Ama bir o kadar da değişmişti.
Acımasızlaşmıştı.
Merhametini kaybetmişti.
" sen sinan, ailesinin nefret edeceği, yaşamayı hak etmeyen aciz, zavallının tekisin. "
Sinan sessizliğini korurken öztürk ailesi rabiayı, susturmaya çalışıyorlardı çünkü rabia hiç bir şeyi bilmiyordu.
Ne çipi biliyordu.
Ne de sinanın ailesinin olmadığını.
Aynı anda toprağa verdiğini...
Ama rabia acımasızca konuşmaya devam etti.
" hani hayal kuruyorduk ya, anne-baba olmak gibi... ben anne olabildim ama sen asla baba olamayacaksın çünkü bunu hak etmiyorsun. Etmeyeceksin de."
Ve rabia hayatında ilk kez sevdiğine yalan söylemişti.
Hemde geri dönemeyeceği bir yalan.
" sen sevdiğini iddia ettiğin bana... tecavüz edip şiddet uyguladın, hâlâ yaşıyor olmana bile şaşırıyorum. Senin ölmen gerekiyordu, benim aksime senin gerçekten ölmen gerekiyordu. Hatta ek bile yok, sen yaşamayı hak etmiyorsun. Hiç bir şeyi hak etmiyorsun. "
Hepsi rabianın söylediği ilk cümlede kalmışlardı.
Tecavüz edip şiddet uyguladın.
Sinan ağlamamak için dudaklarını dişledi.
Ağlamaya bile hakkı yoktu.
Nefes almaya hakkı olmadığı gibi...
Ama rabianın burada canı yandı, ama can yakmak istediği için umursamadı.
" ne oldu, ailene söyleyemedin değil mi korkundan. Doğru annen ölmüştü senin değil mi... baban da sen doğmadan ölmüştü zaten. Aslan abi ve sümeyye nerede, gerçi senin yüzünden onlar da ölmüştür kesin. Yazık. Ceyda nerede, birde sümeyye hamileydi ona ne oldu. "
" RABİA YETER " diye bağırdı ömer bey. Ama rabia durmadı.
" sen lanetlisin, babanı daha doğdurmadan lânetin ile öldürdün. Annenin de ölme sebebi sensin. Söyleyeyim aslan abiye de ailesini senden uzak tutsun. Maazallah onlara da lanetini bulaştırırsın allah korusun. "
Sinan ise yine sustu.
Yüreği yanıyordu.
Ne zaman o yangın sönmüştü ki.
Haklıydı.
Lânetliydi ve o lâneti yüzünden her şeyi gitmişti.
" rabia hiç bir şey bilmiyorsun " dedi ali.
Demir ise tetikte bekliyordu.
Sinan daha yeni hastaneden çıkmıştı ve her an onun için riskliydi.
İntihara meyilliydi ve şuan hiç iyi değildi.
Fakat sinanda daha farklı bir şey vardı.
Kolu titriyordu ve eli ile kolunu tutmuştu.
Başını sağa doğru eğmiş ve yüzünü buruşturmuştu.
Bir şey oluyordu.
Çok kötü bir şey oluyordu.
Ama sinan tekrar başını kaldırıp rabiaya baktı.
Ağzında bir şeyler geveleyip gözlerini tekrar kapattı ve yavaşça arkasını dönüp yürümeye başladı.
Rabia onu fark etmeden sinir ile yukarıya çıkarken bir yandan da bu kadar şey söylemesinin pişmanlığını yaşıyordu ama vicdanını susturdu.
O onun canını yakmıştı, rabia da onun canını yakmıştı.
Bunca zaman neler yaşadığını bilmeyerek.
Ama aşağıda olanlardan habersiz, yatakta uyuyan miniğin yanına kıvrıldı ve uyumaya çalıştı.
Sinaan ise gördüğü son yüzün, sevdiği kız olmasının sevinci ile bilincini kaybetmiş, geçirdiği beyin kanaması yüzünden yere yığılmıştı.
Uupppsss
Ne yaptın be rabiaaa.
Tühh.
Yorum bekliyoruuumm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
benim ailem vatanımdır
Randomaile kurgusudur klasik bir şey yazıyorum umarım beğenirsiniz