Dudaklarıma sürdüğüm ruj'un son rütüşları yaparken, üzerimde asla giyinmem dediğim kıyafetler vardı.
Ve ben kendimi gerçekten kadın gibi hissediyordum.
Yüzbaşı rabia değil.
Komutan demirtaş degil.
Karagöz değil.
Rabia öztürk gibi hissediyordum.
Derin bir nefes alıp boy aynasından kendimle göz göze geldim.
Bacağımdaki yaraları, giyindiğim siyah renk kilotlu çorap gizliyordu.Sırtımdaki ve kollarımdaki yaraları giyindiğim ceket gizliyordu.
Ve ben cidden çok farklı görünüyordum.
( arkadaşlar rabia için hande erçel düşündüm. Siz istediğinizi hayal edebilirssiniz. )
Gözlerimi üzerimde gezdirirken kapının çalmasıyla arkamı döndüm.
" ablaamm kahvaltıy- ohaa "
Yelizin gözleri şok içinde açılmıştı.
Islık çalıp bana ilerledi ve elimden tutup beni etrafımda döndürdü.
" şu boya şu posa şu endama bak, şu güzelliğe bak be Allah'm, anam ne doğurmuş bee "
Kahkaha attım, yelizi kendime cekip sıkıca sarıldım.
" yerim seni fıstık. Cidden güzel olmuşmuyum "
" abla mükemmelsin, sinan abi'ye Allah kolaylık versin. "
" amin güzelim amin " aynaya dönüp saçlarımı düzelttim.
" kahvaltıya çağırdılar. Hadi gidek "
" olur gidek " tekrar gülerken yelizi kolumun altına aldım ve başına bir öpücük kondurdum.
Birlikte ilerlerken yan odadan gelen çığlık sesiyle anında odaya girdik.
" yenge doğuruyormusun "
" ne oluyor. "
Zeliha elindeki parfü- pardon kırılmış parfüm şişesiyle ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
benim ailem vatanımdır
Randomaile kurgusudur klasik bir şey yazıyorum umarım beğenirsiniz