Halk kahramanı değildim ama olma gibi bir çabam da yoktu. Sadece sevdiğim kadını şu illetten kurtarsam yeterdi. Onun için gerekirse babamla barışırdım, eskisi gibi olurduk.
Kapıyı biraz sert çalmıştım sanırım ki Hicran sinirli sinirli açmıştı. Ya da dünden dolayı sinirliydi bilemem.
"Ne var?"
"Ne mi var? Sanki adam öldürdüm bu ne ya?"
Gözlerini kapatıp kapıya yaslandı.
"Ekin. İsteme günüm mahvoldu, Murat'ın ailesine rezil oldum. Ablamın işi bozuldu, nasıl olmamı bekliyorsun?"
"Bütün bunların tek suçlusu benmişim gibi davranmayı ne zaman bırakırsın tahmini?"
"Sana kendini tut diye uyarı verdiğimde beni dinleseydin-"
Gerçekten Hicran'ı dinleyecek ya da laf anlatacak sabrım yoktu.
"Vuslat nerede bana o lazım." diye böldüğümde cümlesini garip garip baktı. Kapıyı sonuna kadar açtı ve içeri girmeme müsaade etti sağ olsun. Bana tripliydi farkındaydım ama her şeyi düzeltecektim.
Vuslat'ı gördüğümde yine kalbimin şahlanmasına engel olamadım tabi ama beni görünce kaşlarını çatıp yüzünü çevirdi ya çekip vursaydı daha iyiydi. Bana söylemedikleri bir şey için trip yiyordum boş yere.
Haksızlardı ama kabul etmeyeceklerdi belli. Ben de kendi yöntemlerimle çözerdim istesinler ya da istemesinler.
Civata mı sandınız?
"Vuslat."
Kesinlikle bana bakmamakta kararlıydı. Ama pes etmeyecektim.
"Bana kimliğin lazım." dedim direk konuya girerek bu ilgisini çekmiş olacak ki çatık kaşlarıyla döndü hemen.
"Sebep?"
"Nikahıma alacağım seni." dediğimde anlamsızca baktı. Keşke boynuma atlasaydı, neyse. Dikkatini çektiğime göre kendimi ifade edebilirdim.
"Ben gerçekten özür dilerim Vuslat. Hiçbir şey bilmiyordum, dün de seni öyle görünce kan beynime sıçradı tutamadım kendimi."
Gözleri tekrar nemlenmişti ve bunun sebebi bendim. O pislik de kim bilir ne kadar ağlatmıştı bu güzel kadını ve şimdi de tıpkı onun gibi ben de ağlatıyordum.
"Ne yazık ki özürle hallolacak bir şey değil Ekin. Neden karışıyorsun ki zaten sana ne oluyor?"
Hadi cevap ver Ekin. Sana ne oluyor ne karışıyorsun? Cevap ver kadına. Böyle mal gibi kalırsın işte. Ona olan aşkımı belki de ölene kadar kendime saklayacaktım ama bir kadın olarak en azından onun için bir şeyler yapmalıydım.
"Oğlunu almana yardımcı olup seni tek celsede boşatabilirim."
Böyle söyleyince gözlerinde gördüğüm o ufak kıvılcım bile öyle mutlu etmişti ki beni. Tabi Hicran lafa atlamasaydı.
"Gerek yok Ekin. Biz hallederiz."
"Seni yolarım Hicran. Ben bozdum madem, bırakın da düzelteyim. Hayır zaten gereksiz gurur yapıp daha önceden gelseydin şu an Vuslat boşanmıştı belki de. Beni suçluyorsun ama bunu da düşündün mü hiç?"
Birazcık vicdanına oynamıştım ama haklıydım.
"Bu yaşıma kadar benim için katlandı o adama, şimdi ben yardım almadan tek başına halledeyim demiştim."
"Benim saf kankam, bazı meseleler yardımsız halledilmez." deyip gözlerimi Vuslat'a çevirdim, öyle kırgın bakıyordu ki bana. Ama düzeltmek için elimden geleni yapmaya hazırdım. Birden bacağıma yapışan kolların sahibine bakmak için eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT (GxG)
Romance'Kaymak üzerine bal gibi bence mükemmel oluruz.' diyordu Ekin ama Vuslat pek ikna olacak gibi değil. Bakalım Ekin kalbi aşka küsmüş olan bir kadını tekrar hayata döndürebilecek mi? Yoksa onunla beraber gömülecek mi bu aşka?