Demir kapıyı iki elimle ittim ve avazım çıktığı kadar bağırdım.
"Dayııııı! Ben geldim. Lan üç kağıtçı ana sana da geldim neredesin!?"
Korumalar hızla gelmişti ama gelenin ben olduğumu gördüklerinde durdular. Evin kapısı açılınca Yağız'ı göğsünden ittim ve salona daldım. Hepsi ayaklanmış beni bekliyordu. Hayatımda gördüğüm en büyük yalancı da tam karşımda dikiliyordu.
Hepsinin gözlerine baka baka kuvvetlice alkışladım. Bunu hak etmişlerdi hatta madalya takmam gerekiyordu hepsine tek tek.
"Ekin neler oluyor?" Diyen İnci ablayı duymazdan geldim, o da suçluydu. O da biliyordu en az bunlar kadar.
"Kusura bakmayın altın madalya alacak vaktim olmadı."
"Neler oluyor Ekin? Ne diyorsun bir şey anlamadım?" Dediğinde babam, halam omzuna elini koydu. Yani annem. Yani dolandırıcı yalancı kadın işte o.
"Abi öğrenmiş." Dedi fısıldayarak. Gülümsedim.
"Sadece tek bir soru soracağım. O fotoğrafı bulmasaydım söyleyecek miydiniz?" Dediğimde sessizliklerinden ben cevabımı almıştım.
"Gözümün içine baka baka 29 yıl boyunca nasıl yalan söylediniz? Hiç mi utanmadınız ya, hiç mi vicdanınız sızlamadı? Beni hiç mi sevmediniz?"
"Ekin biz ne yaptıysak seni sevdiğimiz için yaptık."
"Sen sus! Sen daha sevdiğin kadına çocuğuna sahip çıkamamışsın, bir de seviyor ayakları yapma bana. Seninle hesabım ayrı sen bir dur."
"Kızım, biraz sakin ol. Tamam mı? Oturup konuşalım."
"Hayır baba, ayakta konuşacağız. Ya da dayı mı demeliydim?"
"Ekin!"
Arkamdan gelen o sesi duyduğumda hızla döndüm. İnatçı keçi sözümü dinlemeyip gelmişti.
"Vuslat ben size gelmeyin karışmayın demedim mi? Bu benim meselem."
"Öyle mi Ekin? Ben neyim, dış kapının mandalı mı? Sevgilin değil miyim, senin ailen değil miyim neden uzak durayım?"
Haklıydı ama zaten zorlu olan hayatı vardı, bir tanesiyle daha uğraşsın istemiyordum.
"Tamam sevgilim haklısın özür dilerim."
Yanıma gelmesi aslında iyiydi, kendimi kaybettiğim zaman beni kendime getirebilecek tek insan oydu.
"Nereden başlamak istersiniz? Bu tiyatroyu siz kurdunuz ve devam ettirdiniz, ben son vereceğim. Dinliyorum."
"Hepsi benim yüzümden Ekin onların bir kabahati yok."
"Allah allah? Beni kaçırıp hapis mi ettiler ne oldu?"
"Yeter artık. İkinizin de bir halt anlatacağı yok ben anlatıyorum."
İnci abla yavaş adımlarla yanıma geldi. Elini uzatmaya kalktı ama kendimi geri çektim.
"Pekala. Nereden başlasam? Baban ... Dayın ve benim eskiden sevgili olduğumuzu biliyorsundur sanırım. Hale ve Sophie ile sürekli birlikteydik o zamanlar, hatta sen doğunca bile. Hale seni babası ve annesine hatta Jale'ye bile söylememekte kararlıydı çünkü korkuyordu. Deden biraz... Nasıl desem gerçekten öldürebilirdi sizi öyle bir adamdı. Sophie ile bu yüzden tartışıp ayrıldılar zaten ve Hale seninle Türkiye'ye döndü."
"Buraları biliyorum, bil bakalım nereden?" Deyip halama döndüm. Gözleri kocaman olmuştu.
"Hayır..." diye mırıldandı kafasını sallayarak. Güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT (GxG)
Romance'Kaymak üzerine bal gibi bence mükemmel oluruz.' diyordu Ekin ama Vuslat pek ikna olacak gibi değil. Bakalım Ekin kalbi aşka küsmüş olan bir kadını tekrar hayata döndürebilecek mi? Yoksa onunla beraber gömülecek mi bu aşka?