Tek gözüm seğirmeye başlamıştı ama kulaklarım gayet sağlamdı. Ne demişti ne demişti?
"Sanırım ben yanlış duydum, yani umarım öyle duymuşumdur yoksa kan çıkacak."
Sinirimi ben bile hissedebiliyorsam Hüseyin'in görmemesi imkansızdı. Ne demekti ulan benim olana niyetlenmek?
Benim anlamadığım babam bu meseleyi hallettiğini söylemişti. Şimdi bu döl israfını neden karşımda görüyorum?
"Doğru duydun Ekin. Bana bir şans vermesi için elimden geleni yapacağım."
Hırsla yakasına yapıştım ve sarsmaya başladım. O sırada izbandut gibi iki adam Hüseyin'i elimden aldı ve çorap katlar gibi katladı.
Her şey o kadar ani olmuştu ki ellerimi indirmeyi unutmuştum.
"Ne oluyor be? Bırakın önce ben döveceğim."
"Ekin hanım kusura bakmayın, hemen halledeceğiz."
Ya arkadaş ben Türkçe değil de Ugandaca falan mı konuşuyorum? Yanımda hissettiğim kokuyla ve elimin tutulmasıyla sağıma döndüm. Sevgilim endişeli gözleriyle bana bakıyordu. Hicran mı? Yerden taş arıyordu muhtemelen Hüseyin'e atacaktı.
"Size arabada bekleyin demiştim."
"Sevgilim, lütfen yapma. Bırak onlar ne yapıyorsa yapsın ama sen karışma."
"Vuslat ne dediğini duymadın sen onun. Derdim oğlunu görmek istemesi değil!"
İlişki hayatımız boyunca Vuslat'a ilk defa sesimi yükseltmiştim. Ama o bunu duymamış gibiydi.
"Duydum Ekin, biz arkandaydık. Gerçekten böyle bir şansı olabileceğini mi düşündün?"
"Hayır tabi ki, senden hâlâ umudu olmasına delirdim."
Biz kendi aramızda konuşurken Hicran aradığını bulmuş olacak ki bir 'ah' sesi geldi.
"Napıyorsun manyak karı!"
"Manyak da sensin karı da sensin seni edepsiz! Ne hakla ablamı istersin sen daha ne hakla!? Bu kadar mı yüzsüzsün be!"
"Onlar benim ailem tabi ki deneyeceğim."
Hicran üzerine gitmeye başlayınca gidip yapıştım hemen ona.
"Sakın, sen ellerini kirletme. Hem çok sinirlisin bebeğini düşün, ona göre davran."
Sinirli sinirli baktı bana.
"Bebeğimin babasının da Hüseyin'in de onun gibi olan erkeklerin de hepsinin amına koyayım! Bu ne ya? Neden biz kadınların tek derdi erkekler ve yaptıkları boklar oluyor!?"
"Hicran bak sinirlenme bebeğin için iyi değil diyorum sen saydırıyorsun. Bir dur! Söv ama sakince, kendine zarar verme." Dediğimde boğazını temizledi ve Hüseyin'e döndü.
"Zat-ı alinizin amısına koyiciğim bey efendi, derhal burayı terk ediniz ve kız kardeşimin peşini bırakınız lütfen." Dedi sakin bir şekilde ve bana döndü.
"Oldu mu Ekin?"
Allahım, bu kız benim sınavım mı? Bana sayıyla mı gönderiyorsun?
"Hicran git arabaya otur, hadi canım."
Adamların ve Hüseyin'in yanına gittim. Adamları görünce zaten tırsmıştı ama şu an titriyordu Hüseyin.
"Bak seninle sana küfür etmeden konuşacağım, yani içimden ediyorum tabi. Oğlunu görmek evet hakkın ama sen onu hiçbir zaman sevmedin, şimdi ne menfaatin varsa onu da al ve defol git. Sana görüşme şartlarını söyledim, beni arayıp izin alacaksın ben getirip götüreceğim. Vuslat'ı görmeyeceksin bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT (GxG)
Romans'Kaymak üzerine bal gibi bence mükemmel oluruz.' diyordu Ekin ama Vuslat pek ikna olacak gibi değil. Bakalım Ekin kalbi aşka küsmüş olan bir kadını tekrar hayata döndürebilecek mi? Yoksa onunla beraber gömülecek mi bu aşka?