Sonunda yuvama dönmüştüm, yani Vuslat'ın yanına. Hayatın tüm kargaşasından stresinden ve kaygısından arındığım tek yer onun yanıydı.
Hicran yine aynı garip ruh haliyle dolanıyordu ve hiçbir şekilde neşesini yerine getiremiyorduk. Dışarı çıktığımızda gelmek istemiyordu hatta buradan sıkıldığını söylemişti bir ara. Vuslat onun haline üzüldüğü için depresif takılıyordu ve bu da beni kahrediyordu.
Yarın dönmeye karar vermiştik o yüzden bugün akşama kadar denizde takılmaya karar vermiştik. Kuzey 'teyzem gelmiyorsa ben de gelmiyorum' diye tutturduğu için Hicran mecbur gelmişti ama bir köşede oturmuş kumlarla ve taşlarla oynuyordu.
Kolay değildi yaşadığı, biz onu anlayamazdık elbette ama elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorduk.
"Sevgilim."
Vuslat dalgın dalgın Kuzey'le oynuyordu beni görünce hafifçe gülümsedi.
"Ne yapacağımı bilmiyorum, onu eğlendirmek eskiden çok basit ama şimdi ne yapacağımı bilmiyorum." Dediğimde eliyle yüzümü okşadı bir süre.
"Sen zaten bizim için fazlasıyla uğraşıyorsun Ekin, ama ona zaman vermeliyiz. Ben kardeşimi tanıyorum onun en iyi ilacı yine kendi."
Haklıydı. Daha önce de canı bir şeye sıkıldığında 'beni kendi halime bırakın' der bir iki güne düzelirdi.
Açıkçası o böyleyken de aklımdakileri Vuslat'a söylemeye çekiniyordum. Kardeşi bu haldeyken benim düşüncelerime itiraz edebilirdi. Onu tek bırakamazdı.
Kuzey oynadığı kumlardan sıkılmış olacak ki yanımıza geldi. Elini annesine değil bana uzattığında şaşırdım ama yine de tuttum.
"Ekin abla ben balık olmak istiyorum."
Aferin çocuğum, mekana göre seç ne olacağını tamam mı? Kendin dışında her şeyi ol.
"Ama Kuzey bu biraz imkansız sanki." Dediğimde üzüldü.
Hayat böyledir aslanım, öyle her istediğimiz olmuyor maalesef.
"Ama onlar denizde yüzüyor ben de istiyorum."
Eh en azından bunu yapabilirdik. Vuslat'a baktığımda kafasını sallıyordu.
"Annecim ben giremeyeceğimi söylemiştim sana."
"Ben götüreyim mi, sorun olur mu?" Dediğimde garip garip baktı Vuslat.
"Ekin neden böyle bir soru sordun anlamadım?"
"Ya belki izin vermezsin, istemezsin. Deniz sonuçta bana güvenmeyebilirsin."
"Ekin ben sana canımı emanet ederim, tüm hayatımı. Kuzey'le ilgilenirken çekinmene gerek yok." Deyip azarlamıştı beni ama yine küçük olduğu için tedbirli davranmak zorundaydım.
Tartışmayı büyütmemek için bir şey demedim ve ayağa kalkıp Kuzey'i kucağıma aldım.
"Hadi bakalım, gidene kadar hangi balık olacağına karar ver ama." Dediğimde sevinçle çığlık atmaya başladı.
"Ben köpekhamsisi olmuşum sen de deniz kızı tamam mı Ekin abla?"
Dilimize yeni bir kelime, balık dünyasına da yeni bir tür kazandırmıştı Kuzey.
"Yavrum öyle bir balık yok ki."
"Nasıl yok var. Köpekbalığının yavrusuna köpekhamsisi denir çünkü hamsi küçük balıktır ben de küçüğüm."
Kendine göre oldukça mantıklı konuşmadı mı? Gerçekten de ikna olabilirim buna itirazsız.
Dikkatli bir şekilde yüzdürdükten sonra sahilde Vuslat'ın yanında bir erkek gördüm ve Kuzey'i kaptığım gibi oraya yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT (GxG)
Romance'Kaymak üzerine bal gibi bence mükemmel oluruz.' diyordu Ekin ama Vuslat pek ikna olacak gibi değil. Bakalım Ekin kalbi aşka küsmüş olan bir kadını tekrar hayata döndürebilecek mi? Yoksa onunla beraber gömülecek mi bu aşka?