"Beni salak yerine koymanıza içiyoruz."
Hicran bardağı diklerken ben ve Vuslat elimiz havada öyle kalmıştık. Sinirli değil de garip bir şekilde gülerek bakıyordu.
"Ne demek istediğini anlamadım Hicran."
"Seni biliyorum zaten, uyarmıştım da. Uzak dur kız rahatsız olmasın dedim, anlarsa ayıp olur dedim ama..." deyip bana baktı.
"Meğer benim kankam yengem olmaya bayağı niyetliymiş. "
Hemen gözlerimi Vuslat'a çevirdim, her şey açığa çıkmıştı madem dökelim eteklerimizdeki taşları.
"Hicran, Vuslat gelmeden önce ben de sana bunu açıklamaya çalışıyordum."
"Biraz daha bekleseydin Ekin? Ne biliyim sizi yatakta falan basana kadar bekleseydin."
"Hicran ne diyorsun sen?" Derken Vuslat ben de,
"Yok neyse ki basmadın." Demiştim ve Vuslat karnıma doğru sağlam bir yumruk atmıştı. Ne var sanki yalandı?
Vuslat aşırı sinirlenmişti. Ben de mal gibi bakıyordum çünkü Hicran muhtemelen bizim sevgili olduğumuzu düşünüyordu yanlış anlamıştı.
"Yanlış mıyım abla? Ne zamandır sevgilisiniz? Ekin o yardımları babasının hayrına yapmadı değil mi? "
Vuslat sinirle bana döndü bu sefer.
"Senin yüzünden! Sana benden uzak dur bana öyle bakma demiştim! Boşuna yapmazsın sen bunları demiştim."
Gerçekten beni Hicran'ın önünde böylesine suçlaması hoş değildi ve kalbimi kırmıştı. Tüm suçu bana atacaktı öyle mi? Böylece kardeşiyle arası bozulmayacaktı.
Olsun be Vuslat, at bakalım. Bunun da altından kalkarım.
"Vuslat, daha önce de söyledim. Sana bakmayarak seni unutacak falan değilim. Gözlerimdeki aşkı silemem demiştim. Gerekirse Hicran'ı da karşıma alırım demiştim." Deyip Hicran'a doğru ellerimi uzattım.
"Bak işte karşımda."
Bir an için en az benim kadar onlar da donup kalmıştı. Bu espriyi yapmak için resmen günlerce beklemiştim. Ortamın ciddiyetine uygun değildi evet ama en azından içimde kalmadı.
"Hicran sen yanlış anlamışsın. Biz ablanla sevgili değiliz. Ben ona aşkımı ilan ettim ancak kendisi inanmak istemedi. Ne tepki vereceğini bilmediğim için de sana söylemedim bugüne kadar ama duydun."
Gözlerimi Vuslat'a çevirdim, neredeyse ağlayacaktı.
"Ben Vuslat'a aşığım, ve umarım karşı çıkmazsın çünkü umrumda olmaz. O da isterse kaçıp gideriz, bizi bir daha görmezsin. Ama Vuslat istemezse eğer, o ikna olana kadar peşinden koşmaya devam edeceğim."
"Ekin kes sesini artık."
Vuslat'ın çıkışıyla şaşkınca ona baktım. Neden böyle davranıyordu? Yoksa ben tamamen yanlış mı anlamıştım? Bana karşı hisleri yok muydu?
"Siz sevgili değil misiniz yani?"
"Hayır tabi ki değiliz Hicran."
Hicran'ın gözleri bir bana bir ablasına dönmüştü ama benim aklım başka yerlerdeydi.
"Kusura bakmayın ama ikiniz de yalan söylüyorsunuz. Ya siz sevgilisiniz ve abla sen benden korktuğun için saklıyorsun, ya da sevgili değilsiniz ama ikiniz de birbirinize aşıksınız."
Hicran'ın gözleri fıldır fıldır dönüyordu, öyle sinsice sırıtıyordu ki başıma ne geleceğini merak ediyordum.
"Ben ona aşık falan değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT (GxG)
Romantiek'Kaymak üzerine bal gibi bence mükemmel oluruz.' diyordu Ekin ama Vuslat pek ikna olacak gibi değil. Bakalım Ekin kalbi aşka küsmüş olan bir kadını tekrar hayata döndürebilecek mi? Yoksa onunla beraber gömülecek mi bu aşka?