Sarı Saçlarını Deli Gönlüme

522 31 50
                                    

Günün ilk ışıkları pencereden girip de odamızı aydınlatmaya başladığında zamanın farkına varmıştık. Vuslat'ın sarı saçları gelen ışıkla parlamaya başlarken aşık olduğum gözleri camdan görünen denizle neredeyse aynı renkteydi.

Üzerimde soluk soluğa kalmış ve hem kendini hem de beni zevke getirmeye uğraşan kadın, dışarıdan daha ilgi çekiciydi o yüzden dikkatimi dağıtmadım.

Ellerimi beline koymuştum ve durmadan kendime bastırıp duruyordum çıplak bedenini. Yorulmaya başladığını anlayınca yattığım yerden doğruldum ve öpülmekten artık şiş olan dudaklarını tekrar öpmeye başladım. Ellerimi belinden çekip göğüslerine koymam ve hafifçe sıkmamla ağzımın içine inlemişti, dudakları üzerinde güldüm.

"Ekin her defasında seni nasıl daha çok istiyorum?" Diye fısıldadı. Kafasını indirip dudaklarını boynuma değdirdiğinde kendimden geçmiştim yine.

"Yorulmadın mı sevgilim?"

"Ne yorulması? Daha yeni başlıyoruz." Dediğinde kahkaha atmadan yapamadım, ne yapayım tutamadım kendimi.

Valizinde mesir macunu mu vardı yoksa hap mı atmıştı anlamadım. Daha aktif olan taraf ben olduğum için ondan daha fazla yorulmuştum haliyle. Olsun ama her bir saniyesine değerdi.

"Benim için sorun değil ama bir kaç saat sonra Kuzey uyanıp seni soracak. Yorgun yorgun peşinden koşturmaya hazır mısın?"

Dur durak bilmeden sevişmiştik. Erkeklerin şu kadar seviştim bu kadar seviştim muhabbetlerine  asla inanmıyordum özellikle saatlerden bahsettiklerinde. Ama Oğuz söylemişti, erkekler en fazla 1-2 saat dayanabilir o da takviyeyle, kadınlarınki 5-6 saat bile sürebilir diye. İnanmamıştım ta ki yaşayana kadar.

Asıl sorgulamam gereken Oğuz'un bunu nasıl bildiğiydi ama doğuştan gelen sapıklık genine işli bir bilgi de olabilirdi.

"Ama sevgilim sana doyamadım ki." Diye mırıldanıp dudaklarımı tekrar aldığında belinden çekip altıma aldım, gülümsedi.

"Doyma zaten, doyamayız da."

"Bak nasıl kandırdım seni yine?" Deyip bacakları arasına almıştı beni. Açıkça söylemek gerekirse bir bacağı olmaması sevişirken çok işimize yaramıştı ama bunu tabi ki söylemeyecektim ona.

İlk defa yakından görmeme izin vermişti, hatta öpmeme bile müsaade etmişti. Bahsettiği kadar yok değildi sadece dizden aşağısı kesikti.

Dudaklarımı en zevk aldığı yere tekrar değdirdiğimde zevkle inleyişini duydum ve heyecanlandım. Onun zevk aldığını bilmek ve duymak beni öyle mutlu ediyordu ki.

Saçlarımdan tutup kafamı sertçe çektiğinde acıyla inledim ama Vuslat ardından hemen haykırmıştı. Sırıtıp dudaklarımı yalarken göğüslerinin arasına kafamı koydum. Öyle hızlı atıyordu ki kalbi...

"Sen nasıl bir şeysin ya." Diye mırıldandı.

"Seni çok seven bir şeyim."

Ellerini uzatıp saçlarımı okşamaya başladığında biraz da olsa yorgunluğun etkisiyle gözlerim kapanmaya başlamıştı.

Çok değil sadece bir saat sonra - bence saniyeler- odamızın kapısı çaldı ve sese uyandım. Saate baktığımda henüz yeni uykuya daldığımızı fark ettim.

"Kim o?" Diye mırıldandım.

"Ben kaptan pilot Kuzey ... Eee... Teyze benim soy adım neydi?" Dediğinde kıkırdadım. Vuslat'ın soyadını almıştı boşanınca ve daha yeni çıkarmıştık kimliğini.

"Kuzey Dereli, devam et teyzecim ben bilmediğin yerleri söylerim."

Hicran olacaktı başında tabi başka kim olabilirdi ki? Zorla uyandırmış bile olabilirdi çocuğu.

VUSLAT (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin