"Acilen gülmeyi kesmelisin yoksa yanaklarını ısıracağım."
Seungmin bunun üzerine daha çok gülerek Chan'a sarılmış, ardından gülüşünü bastırarak konuşmaya çalışmıştı.
"Sadece nasıl sürüleceğini öğretiyordu, kıskandın mı sen?"
Chan ağzından bir 'hah' nidası kaçırdığında hemen cevap vermişti.
"Ne kıskanacağım, elektronik kızakları sürmenin öğretimi mi olurmuş. Şerefsiz ağzına girecekti."
"Sende yalan söyleyip ben öğretirim eşime dedin. Sende bilmiyorsun ki."
Seungmin tekrar hatırladığı şey ile kahkaha atarak Chan'ı da güldürmüştü.
"Bak hala gülüyor, ısıracağım cidden."
Chan yaklaşıp Seungmin'in yanaklarını iki avcunun arasına aldığında dişleriyle sıkıştırmış, Seungmin'e çığlık attırmıştı.
Isırdığı yanağına sesli bir öpücük bıraktıktan sonra zaten bağımlısı olduğu dudaklarına da aynı şekilde öpücükler bırakmıştı.
Seungmin her bir öpücükte karnında kendini belli eden kelebeklere zaman, yer önemsiz hakim olamıyordu.
Bu hissi her geçen gün daha fazla yaşıyordu, ve artık şikayetçi olamayacak kadar seviyordu.
Seungmin de uzanarak Chan'ın dudaklarına sesli bir öpücük bıraktığında onun ne kadar üşüdüğünü fark etmişti.
"Yüzün buz kesmiş Chan, sıcak bir şeyler içelim. İyi gelir."
"Biraz daha öpücük ısıtırdı aslında."
Seungmin yumruğunu Chan'ın omzuna geçirdiğinde kıkırdamıştı, neyse ki Chan üzerinde ki kalın şeylerden dolayı yumruğu hissetmemişti bile.
Chan elini Seungmin'in eline geçirerek tutmuş, ikisi zaten uzak olmayan kafeteryaya yürümüştü.
İçerisinin sıcak olması Seungmin'in ellerini kaşındırmaya başlarken, Chan alışması için hızlıca sipariş vererek boş masalardan birine oturmuşlardı.
"Tayland'ın meşhur bir çayı var, 'chai tea latte' olarak geçiyor ismi. Yani, kış akşamlarının baharatlı çayı ve tayland'a gelen turistler için öneriliyor. Siyah çay, tarçın, zencefil ve karabiber içinde ki süt ve anason'a tat veriyor. Ayrıca hint kökenli, Merak uyandırıyor o yüzden sipariş ettim."
Seungmin Chan'ın aklına nerden geldiğini artık sorgulamıyordu. "Merak ettim, Bang eşim Chan ne derse onu içeceğim."
İçecekleri kısa süre içerisinde geldiğinde yanlarında getirilen minik şekerler güldürmüştü Seungmin'i. "Bunlar ne için?"
Chan çayından bir yudum alarak cevapladı. "Baharatlı çaylar herkesi aynı ölçüde tatmin etmeyebilir, karabiber tadını baskın sevmiyorsan diye koyarlar ama kullanmak şart değil."
Seungmin başını sallayarak anladığını belirttikten sonra oda çayından yudumunu almış, kaşlarını çatarak tadından emin olmaya çalışmıştı, "Fena değil, ama garip. Alışırım sanırım."
Çayları eşliğinde sohbet ederlerken geçen zamanı unutmuş, akşam üstüne yakın bir saate kadar oturmuşlardı.
Beraber kalktıktan sonra bungalov evlerine elektrikli kızaklardan biri ile dönmüşlerdi.
Evin şifresini girip içeri girdiklerinde Chan üstündekileri çıkarıp şömineye birkaç odun atarak ateşi harmanlandırdıktan sonra mutfağa Seungmin'in yanına geçmişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Blame Me - Chanmin
FanfictionKim Seungmin abisinin reddettiği evliliği üstlenir, Gerçekten aşık olacağı ve en çok da acıtan sevgiyi tadacağını bilmeden.