1.0

183 12 0
                                    

-Ece'den-

Keremle 1 aydan fazla süredir flörttük. Çok güzel ilerleyen bir ilişkimiz vardı. Şimdilik arkadaş ortamımız dışında bilen yoktu. Arada bir antrenmanlarını izlemeye gidiyordum. Güzel bir sezon geçiriyordu. Goller atıyor, asistler yapıyordu. Taraftarın göz bebeği gibiydi. Bende bu geçen 1 ayda futbol takip etmeye başlamıştım.

Şimdi ise mutfakta tatlı yapmakla meşguldüm. Milli ara girmişti ve yarın Keremler Almanya'ya kampa gidecekti. Gitmeden önce beni görmek istediğini söyleyince onu evime davet ettim. Şimdi ise onun en sevdiği tatlıyı yapıyordum. Düşüncelerimin arasında çalan kapıyla elimi yıkayıp hemen kapıya koştum.

Karşımda gördüğüm Keremle genişçe gülümseyip konuştum. "Hoşgeldiin"

Aynı benim gibi gülerek "Hoşbulduum." Dedi.

Kısa bir sarılmanın ardından içeri geçmesi için kenara doğru çekildim. Daha önce evime geldiği için hangi odanın nerde olduğunu biliyordu. Elindeki poşetlerle mutfağa geçti. Poşetleri masaya bırakınca fırına koyduğum tatlıya kaydı gözleri.

"Şekerpare?"

Gülerek kafamı salladım. "Şekerpare."

Verdiğim cevaptan sonra karşıma geçip ellerimden tuttu. "Kızım varya bak yemin ederim çok seviyorum seni."

Ben kurduğu cümlenin şapşallığına gülerken o ise gözünü kırpmadan gülüşümü izliyordu. Fark edince boğazımı temizleyip konuştum.
"Bende seni çok seviyorum balım ama fırına bakmam gerek, yoksa tatlı yanabilir."

Kurduğum cümleden sonra hızlıca kenara çekildi. Deliydi bu çocuk.

Geçenlerde en sevdiği üç şeyi sormuştum. Birinci sırada ailesi varmış, ve bende içine dahilmişim. 2 sadece Galatasaray'a aitmiş. 3 işe şekerpareymiş. Bu sıralamada şekerpare ne alakaydı diye sorguladım tabii.

...

Tatlılarımızı yerken aklıma gelen şeyle konuştum.

"Kerem?"

"Efendim balım"

"Şimdi hani biz 1 aydır flörtüz ya."

"Evet, öyleyiz"

"Biraz fazla sürmedi mi bu flörtlük?"

Üzgün bir ifadeyle konuştu "Sıkıldın mı benden?"

Oflayarak konuştum."Hayır Kerem, senden değil. Şu flörtlük meselesinden sıkıldım."

Rahatlamış gibi nefes verdi. Önce bi duraksadı, sonra dediğim şeyin farkına varmış olmalı ki konuştu.

"Çok haklısın birtanem. Ama şuan çok fazla yoğunum. Bide milli aradayız biliyorsun. Bi süre ertelesek bu meseleyiz?"

"Peki."

Yüzümü avuçları içine alıp konuştu. "Ya güzelim benide anla. Şu sıralar kafam cok karışık. Seni gerçekten çok seviyorum ama şimdi hiçbir şeye vaktim yok."

Yüzüme tatlı bir gülümseme yerleştirip
"Anlıyorum tabii ki Kerem'im. Zaman istemek senin en doğal hakkın. Sadece aklıma takıldı ve sormak istedim. Benim için yeterli cevap söylediğin şeylerin için vardı zaten."

Kastettiğim şeyin 'seni çok seviyorum' demesi olduğunu oda biliyordu. Benim için önemli olanda oydu zaten.

...

Saat 23'e geliyordu ve Kerem'in artık gitmesi gerekiyordu. Yarın saat 9 da yola çıkacaklardı. Kamp 4 hafta sürecekti ve ben o kadar zaman Kerem'i görmeden napacaktım bilmiyordum.

Kerem ayağa kalkıp konuştu.
"Artık gitmem gerekiyor."

Ayağa kalkıp sımsıkı sarıldım. Belime doladığı kolları sayesinde kendimi çok güvende hissediyordum.

"Seni çok sevdiğimi unutma. Kendine çok iyi bak. Sürekli konuşuruz zaten. Allah'a emanetsin" kurduğu cümleden sonra birşey demem izin vermeden anlımdan öptü.

"Sakın üzülme, canını hiçbir şey için sıkma. Kalbim hep burada." Elini kalbimin üstüne koyup konuşmaya devam etti. "Seninle beraber olacak."

Genişçe gülümsedim. Gözleri dudaklarıma kayınca yutkundu. Acaba tak diye dudağına yapışsam tepkisi nasıl olurdu?

Daha fazla düşünmek istemedim. Sonuçta uzun bi süre görüşmeyecektik. Ayak ucumda biraz yükselip dudağına kısa bir buse kondurdum. Beklemiyor olacakki tepki vermeden donup kaldı. Kendine gelirse çok laf yapacağını bildigimden arkasına geçip sırtından kapıya doğru ittirmeye başladım. Gülerek kendine geldi.

"Bak sen bizim küçük hanımaa, utanmıyorda."

Sırıtarak benle dalga geçiyordu. Gıcık şey.

"Arsız arsız konuşmada yürü, uykunu alamazsan kötü bi futbolcu olursun."

"Sen öperken arsız olmuyorsun da, ben konuşunca arsız oluyorum öyle mi?."
Çok keyif aldığı yüzünden belliydi. Hatta gitmeye hiç niyeti yok gibi bakıyordu.

"Biraz daha konuşup beni utandırırsan yarın sabah uyandığında hayatında Ece diye biri olmaz, Aktürkoğlum."

Teslim olmuş gibi ellerini kaldırıp yanağımdan öptü.

"Seni seviyorum, balım."

"Seni seviyorum, Aktürkoglu."

Gülümseyerek el salladı. Arabaya binene kadar kapıda izledim. Arabaya binince kornaya basıp gitti. Onun gitmesiyle bende içeri girdim. Ben bu çocuğa fazla alışmıştım. 4 hafta nasıl geçecekti hiçbir fikrim yoktu..

Bölüm sonu

Şuna ağlamayan 'Ben Galatasaray'liyim' demesin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şuna ağlamayan 'Ben Galatasaray'liyim' demesin.. 🙂🥲

Yeni bölüm 5 oydaa


Uzaktan Uzaktan.. | Kerem Aktürkoglu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin