1.1

172 11 0
                                    

-Kerem'den-

Milli aranın bitmesine 1 gün kalmıştı. Yarın İstanbul'a dönecektik. Ece'yi bir ay sonra tekrar görebilecek olmanın verdiği heyecanla etrafa gülücükler saçıyordum. Her gün görüntülü konuşsakta; ona dokunmayı, sarılmayı, kokusunu içime çekmeyi çok özlemiştim.

Şuan ise milli takımdakilerle lobide oturmuş sohbet ediyorduk. Daha doğrusu Barış, İsmail ve irfan konuşuyor; biz dinliyorduk. O kadar boş yapıyorlardı ki başım ağrımıştı. Ayağa kalkınca tüm gözler üzerime döndü.

"Başım ağrıdı. Odaya gidip biraz dinlenicem. Hadi kaçtım."

Barış da benim ardımdan ayağa kalkıp konuştu. "Hadi odamıza gidelim bebeğim."

"Ya sabır. Sen gelme. Dinlenicem diyorum olm rahat bıraksana."

Barış üzülmüş gibi yaparak kalktığı yere oturdu. Bu hareketine göz devirip asansöre doğru yürüdüm. Boş olduğunu görünce hemen girdim. Telefonumu cebimden çıkarıp Eceyle sohbetimize girdim. Benim elimin klavyeye gitmesiyle eşzamanlı olarak Ece'den mesaj geldi. Genişçe gülümsedim. Önceden 'kalp kalbe karşıdır' lafına pek inanmazdım aslında..

💛:
Keremiiim
Müsaitsen ariyim mii?

Cevap yazmak yerine asansörün durmasını bekledim. Odama geçer geçmez ilk işim Ece'yi aramak oldu. Açmasını beklerken sırtımı yatağın başlığına yaslayıp oturdum.
Ekranda gördüğüm mavi gözlerle içimdeki heyecanımı bastırmadan konuştum.

"Güzelimm çok özlemişimm"

şirince gülümseyen kadınla içim kıpır kıpır olmuştu. Bu kız gerçekten bana çok iyi geliyordu.

"Yaa kerem, daha dün akşam konuştuk."

"Şimdi kapat, saniyesinde yine özlüyorum."

İkimizde gülüşürken odaya giren Barışı yeni fark ettim. Bu halimi görünce gözlerini kısarak konuştu.

"Amına koduğum, hani senin başın ağrıyordu, hani dinlenecektin? Beni bile odaya almıyodun şerefsiz."

Barışın söyledikleriyle Ece sesli bi şekilde gülmeye başladı. Hemen yanımdaki yastığı alıp hızlıca Barışına kafasına fırlattım. Tam yüzüne gelmesiyle zaferle bağırdım.

"TAM İSABEETT."

"Çok pislik bi insansın Kerem. Yatıcam ben. rahatsız etme beni."

"Öf tamam yat."

"Bi dakika ya, kimle konuşuyorsun sen?."

"Eceyle."

Kurduğum cümleyle yatağıma atlayıp telefonumu elimden aldı.

"Ya napıyon oğlum versene telefonumu!"

Telefonum elinde kalkıp kendi yatağına oturdu. Yüzüne masum bi ifade yerleştirip Eceyle konuşmaya başladı.

"Ya yenge bu salak Kerem bana hiç rahat vermiyor. Kızar mısın birazcık ona"

Ece gülmeye başlayınca hızlıca Barışın tepesine dikilip telefonu elinden kaptım.

"Ya oğlum rahat bıraksana bizi."

...

-Ece'den-

Dün keremle konuştuğumuzda saat 11 gibi geleceklerini söylemişti. İner inmez yanıma geleceğini çok iyi biliyordum. Bunları düşünürken çalan alarmla artık yataktan kalkmam gerektiğini anladım. Kerem için hazırlık yapacaktım. Aslında yarı uyanıktım ama tamemen kalkmak icin alarmı beklemiştim. Alarmı kapatmak için telefonumu elime aldığımda saatin 9 olduğunu fark ettim. Tabii yaa bu saate kurmuştum alarmı..

Keremle sohbetimize girip ellerimi klavyede gezdirdim.

Günaydiiinn

🤍:
Günaydınn güzelim
Neden bu kadar erken kalktın?

Uyku tutmadı
Bindiniz mi uçağa?

🤍:
Yok balım yarım saat sonra
binicez.

Anladımm
Peki o zamann
Gelince görüşürüz

🤍:
Görüşelim 😀

Mesajına kalp atıp sohbetten çıktım. Hızlıca üstümü değiştirip evi toplamaya başladım. Dün zaten Ayşe abla bir temizlikçi gönderip ben evde yokken dip köşe temizletmişti. Gerçekten Ayşe abla olmasa tek başıma ne yapardım. 15 dakika içinde heryer toplandığında mutfağa doğru yürüdüm. Yemek hazırlama işini ikinci plana atmıştım çünkü ilk işim şekerpare yapmaktı. Gerekli malzemeleri çıkarıp tezgahın üzerine koyduktan sonra telefonumu elime aldım.

Müziksiz iş yapmak aşırı sıkıcı geliyordu. Spotify'a girip her zaman dinlediğim Karadeniz türkülerinin olduğu bir playlisti açıp telefonumu tekrar masanın üzerine bıraktım.

Şekerpare hamurunu hazırladıktan sonra tepsi çıkarıp şekil vermeye başladım. Güzel olduğuna karar verdikten sonra fırını ayarlayıp tepsiyide içine koyup kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Şekerpare uzun süren bi tatlıydı. O hazır olana kadar kahvaltı tamamen biterdi. Bu günki menüye menemen kuymak kızartma üçlüsünü yazmıştım.

Üçüde yağlıydı ve evet, bir Futbolcu ve Model için ağır bi yemekti ama bunu hak ediyorduk. Diyetisyenime sorduğum da başta hayır demişti ama sonra bir şekilde ikna etmiştim. E tabii onunda haberi olduğu için daha mutlu ve daha çok yiyebilecektim.

Aradan geçen 1 buçuk saatin sonunda herşey hazırdı. Şekerpare hariç tabii. Şerbetini yeni dökmüştüm, biraz daha beklemesi gerekiyordu. Saate baktığımda 11 olduğunu gördüm. Muhtemelen 15 dakika sonra Kerem burda olurdu.

Masayı kurmayı bitirdikten sonra şaheserime bir baktım. Gerçekten harika gözüküyordu. Normalde pek yemek yapan bi insan değildim. Sporcu yemekleri yiyordum ki zaten onları da görevli ablalar hazırlıyordu.

Telefonuma gelen bildirimle heyacanla elime aldım. Kerem geldiğine dair mesajlar atmıştır diye hızlıca WhatsApp'a girdim.

Mesaj Yunustan gelmişti.

İyide Yunus niye yazmıştı ki? O sakatlığından dolayı kadroda yoktu. Keremlerle gitmemişti yani. Daha fazla düşünmeyip sohbete girdim.

🐬:
Ece çok acil gelebilir misin?

Noluyo?
Nereye gelebilir miyim?

🐬:
Kerem çok kötü
Sana ihtiyacı var
Gelmen lazım.
📍Konum

Yunus noluyor?
Ne ihtiyacı?
Yunus
YUNUS BAKSANA

Bölüm sonu

Çok büyük kaoslar geliyor hazır oluunn

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çok büyük kaoslar geliyor hazır oluunn.

Yeni bölüm 5 oydaa

Uzaktan Uzaktan.. | Kerem Aktürkoglu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin