Soyunma odasında mayomun üstüne geçirdiğim kıyafetleri çıkarıp çantama koyarken odadaki uğultu aklımı sakinleştirmeme yardımcı olmuyordu.
Günlerden çarşambaydı ve tam anlamıyla rezil bir gün geçirsem dahi ayaklarımı sürüye sürüye antrenmana gelmek zorunda kalmıştım.
Tüm olanlardan sonra okula gittiğimde tüm gün yüzlerini bile ilk defa gördüğüm insanların gözleriyle beni yiyip bitirmesine maruz kalmıştım.
Daha cüretkar olan birkaçı kopya çekerek okul birincisi olmaya utanmadan nasıl başım dik sırtım pek yürüdüğümü bile sorgulamıştı.
Sınıfa girdiğimde ise herkes bir anda sus pus olmuş her hareketimi izleyen kınayan bakışlarıyla taciz etmişkerdi.
İlginçti çünkü daha bir gün önce sınıfın yarısını kopyadan döndüren bendim ama tabii ki hiçbiri de kalkıp bunu dillendirmedi.
Kendi yanlışlarını açığa çıkaracak ve beni kurtaracak değillerdi bu yüzden dersin ortasında disiplin kuruluna çağrıldığımda da herkes hakkımda ileri geri konuşurken de tek kelime etmediler.
Sadece Soobin laf atan birkaç kişiye ağzının payını verdi ama böyle böyle bir yere varamayacağımızdan her seferinde durdurdum onu. Boş yere ondan da nefret etmesinler istedim.
Sonuç olarak disiplin kurulundakiler anlattıklarımı dinledi, çantamın da telefonumun da iki gündür bende olmadığını söyleyince güldüler.
Aynen kaybolan sınav kağıdı gibi bende olmadığını iddia ettiğim her şey okul dolabımdan çıkmıştı, ellerinde öğretmenler odasının koridorunda yürüdüğüm bir kamera görüntüsü de vardı.
Son çare o gün okuldaki temizlikçinin beni tuvaletten çıkardığını ona sormalarını istedim ama temizlikçi kadın beni hatırlayamadı.
Kısacası yarın velimle gelmemi söyleyip kınar bakışları altında odadan def ettiler.
"Beom gelsene su çok güzel"
In duşların ordan bana bağırınca ayağıma terliklerimi geçirip hareketlendim.
Asıl kıyametin yarın kopacağını biliyordum, şimdiye kadar ne anneme ne babama olanlardan bahsetmemiştim ve tepkilerini az çok tahmin edebiliyordum işte bu yüzden daha da çok korkuyordum.
In duşta yanına gelmem için ısrar ederken yan taraftaki kabine girip soğuk suyla kendimi ayıltmaya çalıştım.
Bonemi ve eşyalarımı alıp diğerlerini beklemeden havuza geçtim.
Çok geçmeden antrenörümüz bay shin boş oturduğumu görünce kalkıp ısınmam için küçük bir azar çaldı.
Gerçekten hiç enerjim yoktu yine de hafif tempoyla havuzun etrafını turlamaya başladım. Diğerleri de bir bir peşime eklenirken spazm yaşamamak için açma germe yaptık.
Bugün havuz pek kalabalık değildi biz ve diğer birkaç grubun dışında küçük havuzda yüzmeyi öğrenen bir grup minik vardı yine de geniş salonda tüm sesler bir olup yoğun bir uğultu yaratıyordu.
Isınma merasimimiz son bulunca Bay Shin aynı zamanda takım liderimiz olan In'e elindeki listeyi tutuşturup idarede birkaç işi olduğunu söyledi.
Klor kokusu midemi kaldırıyorken gayri ihtiyari listeye baktım.
Çok güzel 400 metre ısınma yüzecektik. Sadece yazılı halini görmek bile ağlama isteğimi kabarttı yine de havuza girip kulvarda sıralanan takım arkadaşlarımın peşinden ben de suya girdim.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love is Untangible || taegyu
FanfictionTaehyun'u seviyordum ama bu onu hiç alakadar etmiyordu. Bu hikaye materyalist dünyada hiçbir karşılık beklemeden Taehyun'a kalbini veren Beomgyu'nun hikayesidir. . . . Tüm hakları yatağımın altındaki canavarda saklıdır.