9

33 7 3
                                    

"Sonra dönüp bana ne dese beğenirsin?"

Yatağımda iki seksen uzanmış pinterest panolarımı düzenlemeye çalışırken yatağın ucundaki IN'e bir saniyelik bir bakış attım

"Teknik olarak demiş olmuyor yazmış oluyor?"

"Boğuyorsun beni Beom"

Dakikalardır beni darlayan o değilmiş gibi yakasını çekiştirdi.

V yaka giydiğinden oratada olan göğsü daha da açığa çıktı, fena herif değildi aslında ama çeneden kaybediyordu.

"Neyse ne diyordum? Ha işte beyfendi o kadar meşgulmüş ki her yere aynı anda yetişemediğinden bu senenin başında basket takımını bırakmak zorunda kalmış."

Ekrana bakmaktan acıyan gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım biraz da uykusuzluk vardı tabi

"Sonra demesin mi biz de çocuklarla arada eğlencesine toplaşıp maç yapıyoruz diye aklı sıra her şeyde iyi olduğunu sokacak gözüme"

Telefonu kenara bırakıp kuzenimin kendi kendini sinirlendirmesini izledim

"Ben de altta kalmadım tabii biz de hep bizim çocuklarla oynuyoruz boyunuzun ölçüsünü alırız dedim"

Gözlerime giren saçlarımı iteledim

"Bizim çocuklar?"

"Kim olacak sen, ben, Jake, Jay"

Yatakta esneyip kemiklerimi çıtlattım

"Ee bu yalanın bize neye patladı peki?"

"Ne yalanı çıkıp oynuyoruz ya hep!"

Nefesimi verip bu defa doğruldum.

IN herhangi bir şeyde olduğu gibi bunda da Hyunjin'den daha iyisi olduğuna kendini o kadar kaptırmıştı ki bazı gerçekleri göz ardı ediyordu.

"Oynuyoruz oynamasına da yıldızların yarısı aynı zamanda basketbolcu. Bizim oynadığımız yarı saha bir şey adamlar saha turluyor biz daha turnike giremiyoruz adam akıllı"

"Yoo Jake bal gibi de giriyor turnike"

Dediklerimden bunu mu çıkardın diye bağırmak gelse de içimden kendimi yatıştırdım.

"Hem onu bunu bilmem çoktan her şey ayarlandı sen de kalk giyin artık yarım saate sahadayız"

Dik dik baktım yüzüne. Beklentim şaka yapıyorum falan demesi yönündeydi

"Bakma öyle kalk hadi"

Bana deyip kendi gardrobumun önüne geçti. Ben daha hızına yetişemeden açıp eşelemeye başlamıştı bile.

Bulduğu bir basketbol şortunu yatağa doğru fırlattı. Şortun takımı olan kolsuz üstü de bulup tepeme dikildi.

Elmecbur şortu giyince IN elindekini salladı kafama

"Bu olmaz kollu bir şey ver"

Yataktan kalkmadan In'e buyurduğumda IN beline koyduğu eliyle kınarca baktı bana

"Süt gibi tenin var gören apışıp kalıyor daha da kollu giyicem diye diretiyorsun"

Omuz silktim.  Huyuma gitmesi gerektiğini biliyordu çünkü onun istediğini yapıyordum haliyle gidip dolaptan kollu bir üst çıkardı

Üstümdeki tişörtü sıyırıp attığımda elindekine uzandım ama geri çekti hala diğer elinde tuttuğu sıfır kolluyu uzattı

"İçine giy bari sonra hasta olma salak gibi"

Sevgi dili de her şeyi gibi mükemmel olan kuzenime kısa bir bakış atıp dediğini yaptım.

Çorap çekmecemden bir çorabı ayağıma geçirirken son anda aklına gelmiş gibi yükseldi

"Haa bu arada bir kişi eksiğiz şu uzun boylu arkadaşını da çağır"

"Kimi Soobin'i mi?"

"Aynen"

"Soobin gelemez annesine yardım edecekti"

In sanki çok küçük bir pürüzmüş gibi

"Başka arkadaşını çağır o zaman beşe karşı dört oynayacak halimiz yok ya?"

dedi. Son dakika plan yapıp dayatan o değilmiş gibi birini bulmamı beklemesiyle derin bir nefes aldım neyse ki In'e karşı bağışıklığım vardı.

"Şehrin yarısını tanıyan sensin çağır birini gelsin işte"

"Ha ille Yeonjun'u çağır diyorsun yani?'

In sinirlerimle oynamak ister gibi elini beline atıp meydan okuyan o bakışlarını yöneltti üstüme

"Böyle bir şey yapmayacaksın"

"Öyle mi dersin, adam misler gibi üçlük diziyor potaya ama birileri ilkokul üçte yaşanan bazı olayları sindiremiyor diye çağıramıyoruz elemanı!"

Haklı mıydı? Kendince evet ama bilmediği şeyler de vardı ama uzun uzun tartışmak istemiyordum haliyle de ellerini iki yana açıp o abartı tepkilerinden birini verince iyiden iyiye pes ettim.

"Biri var"

In istediği oldu diye ağzı kulaklarında sırıtınca peşin peşin uyardım

"Ama sadece bir kere sorarım yok derse de üstelemek yok"

Hevesli hevesli kafa salladı

"Çocuğun yanında salak salak konuşmak da yok"

Yine kafasını salladı

"Adam gibi oynumuzu oynayıp evlere dağılıcaz öyle yenilirsek Hyunjin'le kavga etmek de yok"

Bu defa bıkkınlıkla kafasını salladı yüzündeki o parlak gülümseme de yerini alıngan yan bakışlarına bırakmıştı

"İyi be sanki kavga edermişim de"

Bu dediğine tabii ki inanmamıştım ama bu konudaki şüphelerimi bir süre görmezden gelmem gerekecekti.
.
.
.
Bu bölüm wattpad gitmeden önce yazılmıştı ama ben artık kimse okumaz diye yayımlamamıştım. Şimdi giriş yapınca gördüm hikayeyi okuma listesine ekleyenler vs olmuş ben de belki bakan olur diye atıyorum bölümü hiç kimse okumazsa devamını yazmamayı düşünüyorum bu yüzden bölümü okuduysanız bu panele bir nokta bile bıraksanız yeter. Bunu okudum ve ficin devamı gelsin olarak yorumlayacağım herkese teşekkür.

Sağlıkla kalın.

Love is Untangible || taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin