Ben hala gördüğüm şeyin şokundayken o bir anda kaybolmuştu.
"Alev ne oldu? Ne gördün?"
Bahar'ın sorduğu sorularla ona baktım. Bu gerçekten olabilirmiydi. Mümkünmüydü. Boğazımı temizledim.
"Onun ruhuydu"
Bahar bana şaşkınca bakarken diğerleri anlamazca baktı.
"Nasıl yani böyle birşey mümkünmü?"
"Birisi artık burada ne olduğunu anlatabilirim?"
Ata'yı başımla onayladım.
"Benim babam öldü. Ama öz önce onu gördüm. Bu onun ruhuydu. Dünyada ölen birisinin ruhu buraya nasıl gelir"
"Bu konuyu dışarıda konuşalım "
Biz çıkışa doğru giderken Tolga ve Zeynel hesabı ödemeye gitmişti. Restoranttan çıkınca havayı derince içime çektim. Derdim ve sıkıntım bitmek bilmiyordu.
Diğerleri de gelince ilerideki banka doğru ilerledik. Ben ve Bahar otururken diğerleri ayakta bizden bir cevap bekliyordu.
"Sen yetimhanede büyümedin mi?"
Bu soruyu Umut sormuştu.
"Şimdi şöyle ben yetimhanede büyüdüm ama sonrada ailemi buldum. Babamla aram biraz bozuktu. Sonra yaşadığı bir kaza sonucu öldü. Şimdi ise ruhu burada. Yaşadığı kazadan saçma bir şekilde beni sorumlu tutuyor. Hatta yoğun bakımdayken beni öldürmek istediğini söylemişti.
Şimdi ise ruhu burada benim için geldi "
"İyi de ölü birisinin ruhu buraya nasıl geldi?"
Umut'a "bende bilmiyorum "der gibi baktım.
"İyi deil bu durum. Eğer sana zarar vermeye çalışırsa ruhlar ve nosinler arasında savaş çıkar. "
"Peki bu durumda ne yapabiliriz?"
"Kütüphaneye gideceğiz. Ama bu kütüphane saklı ormanda yani ormanın en tehlikeli tarafında. Bu bilgiye oradan ulaşabiliriz"
Bunu diyen Ataydı.
"Hadi gidelim o zaman "
Banktan kalktım. Bahar'da kalktı ve hep beraber arabaya doğru ilerledik. Arabaya binince Umut aracı sürmeye başladı."Benim hala olanları aklım almıyor "
Bahar'ı başımla onayladım.
"Sence sana hala kinlimidir?"
Dora'nın dediğiyle gözümün önüne yangının görüntüleri geldi. On dört yaşındayken benim yerimi öğrenmişlerdi. Sonra beni onlarla gelmem için zorlamışlardı.
Konuşma çok tatsız bir hal almaya ve şiddete başvurmaya başlayınca çok sinirlenmiştim. O gün içimdeki güç açığa çıkmış ve onları da benimle beraber evdeyken yakmıştım. Tabi bundan ben hasar almamıştım.
Ama annem ve babam ölmüştü. Onlar öldükten sonra aslında gerçekte kim olduğumu anlamıştım. Babam bana o zamandan kinliydi. Şimdi ise nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde buradaydı.
"O adam beni öldürmeye ant içti Dora. Sence bana kini ve öfkesi geçmişmidir?"
Araba durduğunda araçtan tek tek indik. Saklı orman okulun arkasında olduğu için arabayla buraya gelmişlerdi. Ateş konuştu.
"Buradan kütüphaneye ışınlanıcaz. Dora sen Bahar'ı al, Alev bende"
Ateş'in yanına doğru ilerledim. Ellerimi tuttu. Gözlerimi kapattım. Geldiğimizi hissedince gözlerimi açtım ve ellerimi ellerinden çektim.
Burası bir mağaraydı. Tolga mağaraya doğru ilerledi ve ellerini taşa koyarak birşeyler mırıldandı. Mağaranın kapısı gürültülü bir sesle açıldı.
Sırayla içeriye girdik. İçerisi çok fazla büyüktü. En fazla 500 tane kitaplık vardı. Ömrümün sonuna kadar burada kalabilirdim. Zeynel konuşmaya başladı.
"Şimdi herkes ruhlar yazan ve mor renge boyalı kitaplıklarda ruhlar aleminden kaçan bir ruhu nasıl geri göndereceğimize baksın "
Onlar hemen kitaplıklara giderken ortada duran masa ve sandalye takımına doğru ilerledim. Sandalyeyi çektim ve oturdum. O sırada yanımdaki sandalyenin çekilme sesi geldi.
Yanıma baktığımda bunun Ateş olduğunu anladım. Başımı kollarımın üzerine koydum ve uzandım.
"Nasılsın?"
"Bilmem. Bazen yok olmak istiyorum. Hiçbir zerrem var olmasın istiyorum. Ama sonra aklıma tutkularım geliyor vazgeçemediklerim. Onlar için yaşa diyorum. "
"Kim peki senin bu tutkun?"
"Sen"
Güldü. Acaba bunun gerçek olduğunu da bilse gülermiydi.
Ayağa kalktım ve kitaplıklardan birine ilerledim. Bir yandan kitapları okuyor diğer yandan bu işi nasıl halledeceğimi düşünüyordum.
Yaklaşık olarak bir saattir araştırmamıza rağmen hala hiçbir şey bulamamıştık. Kitapların arasında dolaşırken bir kitap dikkatimi çekti. Mor kapaklıydı. Ve üzerinde büyük harflerle RUH yazıyordu.
Kitabı açtım ve içindekiler kısmına baktım.
Sayfa 350: Ölü ruhlarla başa çıkma
Sayfayı açtım ve okumaya başladım.
"Bazı ruhlar ruhlar aleminden kaçarak firar ederler. Bunlar iyi ruhlarsa sıkıntı yoktur. Fakat kötü ruhlarsa onlarla uğraşmak zordur. Normal bir güce sahip nosin onu alt edemez ama Ruh Lordu ve Varisi onu çok iyi bir şekilde alt edebilir.
Birde başka galaksiden çıkıp gelen ruhlar var. Onlar en tehlikelisidir. Onları durdurmanın tek yolu vardır. O da biraz zordur. Bundan en son 400 yıl önce başka galaksiden bir kötü ruh firar ettiğinde onu bin yılda bir açan çiçeğin özünü bir hançere akıtarak yok etmişlerdi.
Onları yok etmenin yolu sadece budur"
Hemen kitaplıktan çıktım ve masaya doğru ilerledim.
"Çocuklar burada görmeniz gereken birşey var"
Hepsi kitaplıkların arasından çıktı ve masaya geldi.
"Şu sayfayı okuyun "
Onlar okurken ben ne yapacağımı düşünüyordum. Bin yılda bir açan çiçeğin açma zamanı deildi. Ne yapacaktık?
"Nasıl ya şimdi ne olacak?"
Bahar'a"bilmiyorum" der gibi baktım.
O sırada Ateş konuşmaya başladı.
"Ne yapıp edip o çiçeği açtırmanın yolunu bulun Zeynel ve Kubilay. O çiçeği gerekirse tekrar yaratacağız. Ama o kötü ruhu öldüreceğiz. "
Güzel birşeymiş. Birilerinin arkanda olması....
Evettt bir günde iki bölüm yarinda inşlh bişey olmazsa iki bölüm atmayı planlıyorum.
Bu arada aranızda ablası veya kendisi üniversiteye geçen varmı ?
Benim ablam Karadeniz'de okuyacak
Peki ya sizinkiler?
Mutlu olalım Yıldız Tozlarımmm...⭐🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİ HİSSETMEK
FantasyFantastik bir kitap düşünün. İçinde 6 tane büyük krallık olduğunu. Lordların ve Varislerin olduğunu. Bu kitap diğerlerinden daha farklı. Çünkü bu kitapta kullanılan isimler dünyalı isimleri. Tüm Varisler Lordlarının yanında olmasına rağmen Ateş Var...