Ormandaydım. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Galiba yine rüyadaydım. İleriye baktığımda bizi gördüm. Ateş , Tolga,Ata, Zeynel,Eva,Kubilay,Dora Bahar ve ben ellerimizi üst üste koymuş ve gözlerimizi kapatmış bir şekilde duruyorduk.
Lordlar ve Varislerin saçlarındaki tutamlar parlıyordu. Ellerimizin arasından bir çiçek filizlendi. Hepimiz onu görünce mutlulukla birbirimize sarıldık. Sonra bir anda yer ayaklarımın altından çekilir gibi oldu ve nefes nefese uyandım.
Etrafıma baktığımda odadaydım. Yanıma baktığımda Bahar yanımdaydı. Rahat bir nefes aldım.
Dün akşam onu nasıl yok edeceğimizin yolunu bulunca hepimiz oturup düşünmüştük. Ama o çiçeği erken açtırmanın bir yolu yoktu. Bu yüzden gece geç saatte tekrar Yıldırım Krallığına dönmüştük.
Gördüğüm bu rüya bana çok şey anlatıyordu. İlk defa sızıp kalmıştım. Hızlıca yataktan kalktım ve lavaboya gittim. İşlerimi hallettikten sonra çıktım.
Dolabıma doğru ilerledim. Kırmızı kot şort ve siyah bir sıfır kol giydim.
"Bahar uyan"
Bahar bana kıçını döndü ve uyumaya devam etti. Sıkıntıyla bir nefes aldım ve yanına ilerledim. Kolunu dürttüm ve onu sarstım.
"Bahar kalk hadi. Bak o piçi nasıl öldüreceğimizi buldum"
Hızlıca yerinde dikleşti ve bana baktı.
"Nasıl? Neymiş? Hemen yapalım "
"Sen hazırlan aşağıya inelim. Tek başımıza yapabileceğimiz bir iş deil"
Beni başıyla onayladı ve lavaboya gitti. Komidinden çikolatalı sütümü çıkardım ve içmeye başladım. Galiba beni tek sakinleştiren şey buydu.
Akıllıca davranmam lazımdı yoksa herşey boka sarardı. Halledecektim hep yaptığım gibi. Biten sütümün çöpünü camdan aşağıya attım. Aşağısı artık çöp alanıydı.
O sırada Bahar lavabodan çıktı ve dolabına doğru ilerledi. Hızlıca üzerini değiştirdi. Üzerine siyah papatyalı bir elbise giymişti.
"Hadi çıkalım"
O önde ben arkada odadan çıktık. Onu kolumun altına aldım ve yatakhaneden dışarıya çıktık. Bahçede göz gezdirdiğimde Ateşlerin hep oturdukları bankta oturduklarını fark ettim.
Onlara doğru ilerlemeye başladık. Yanlarına gelince konuşmaya başladım.
"Kalkın gidiyoruz"
"Nereye?"
Bunu diyen Tolgaydı.
"Ben o çiçeği açtırmanın yolunu buldum. Vakit kaybetmeden gidelim"
Hepsi banktan kalktı.
"Ee nereye gideceğiz?"
Bunu diyen Ateşti. Hemen cevapladım.
"Ormana ama saklı ormana"
Okulun arkasına doğru yürümeye başladık. Kubilay yanıma geldi ve konuşmaya başladı.
"Birincisi sen bunu nereden biliyorsun? İkincisi yanlış bir hareketimizde doğaya karışmak tarafında cezalandırılabiliriz"
"Doğaya karışmayacağız ben ne yaptığımı biliyorum"
Okulun arkasına gelince ormana girdik. Çok uzaklaşmak istemediğimden durdum ben durunca onlarda durdu.
Yere bağdaş kurup oturdum.
Zeynel'in "Bu kız ne yapıyor ya" dediğini duymuştum.
"Şimdi sizde oturun"
Sırayla onlarda oturdu.
"Şimdi o çiçeğin açma zamanı deil ama o çiçeği biz yapacağız. Güçlerimizi birleştireceğiz. Evet bizim pek gücümüz yok ama yinede denemekten zarar gelmez. Hem yapmadık demiş olmayız"
Hepsi beni başıyla onayladı. O kadar umutları yoktu ki bu işten herşeye razılardı.
"Evet şimdi Zeynel en alta elini sen koy. Kubilay üzerine sen,Umut onun üzerine sen,Dora sende Umut'un üzerine,Tolga elini koy,Bahar sende. Ateş elini koy"
Hepsi tek tek ellerini koyunca en üste elimi ben koydum. Tıpkı rüyamda gördüğüm gibi.
"Şimdi güçlerinizi aktarın ve olacakları izleyelim"
Hepimiz tek tek gözlerimizi kapattık. İçimdeki gücü hissettim ve onu elime aktarmaya başladım.
Kısa bir an gözlerimi açınca muhteşem bir görüntü ile karşılaştım. Ellerimiz elementlerimizin rengindeydi. Ve hepimizin saçı parlıyordu.
Tekrar gözlerimi kapattım ve gücümü aktarmaya devam ettim. Biraz sonra Kubilay'ın sesini duydum.
"Çocuklar şuna bakın"
Gözlerimi açtığımda ellerimizin arasında Demov yani bin yılda bir açan çiçeği görmüştüm.
"Oldu"
Dediğimle herkes yeni aydınlanmış gibi birbiren baktı. Ve mutluluk çığlıkları attı.
Ateş beni kendine çekti ve sıkıcı sarıldı. Kulağıma doğru fısıldadı.
"Sana söylemiştim. Ne olursa olsun başaracağımızı"
"Evet söylemiştin"
Ondan ayrıldım.
"Peki şimdi ne yapacağız?"
Bu soruma Zeynel cevap verdi.
"Önce çiçeğin özünü çıkaracağız. Sonra da onu bir hançere aktaracağız. Sonra onu bekleyeceğiz. O gelecek"
"Ama özünü aktaracağımız alet burada deil ve Eğer çiçeği topraktan koparırsak bu halini kaybedip solar. Biz aleti alıp gelelim"
Kubilay, Zeynel ve Dora aleti almak için gittiler. Yere uzandım ve derin bir nefes aldım.
Yanıma birinin daha uzandığını hissettim. Baktığımda bunun Ateş olduğunu fark ettim.
"Başardık. Ama ben şunu anlamıyorum. Sen bu yöntemi deneyince başarılı olacağımızı nereden anladın ?"
İşte şimdi sıçmıştım....
Evett bir bölüm daha bittiii
Bu bölümün şarkısı Manga -Dursun Zaman
Mutlu olalım Yıldız Tozlarımmm...⭐🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİ HİSSETMEK
FantasyFantastik bir kitap düşünün. İçinde 6 tane büyük krallık olduğunu. Lordların ve Varislerin olduğunu. Bu kitap diğerlerinden daha farklı. Çünkü bu kitapta kullanılan isimler dünyalı isimleri. Tüm Varisler Lordlarının yanında olmasına rağmen Ateş Var...