9

1.4K 52 0
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEK OLURSANIZ SEVİNİRİM.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


"Bazen bir kadını hayatında istemekle, ona ihtiyaç duymak arasında ince bir çizgi vardır. Ve o çizgiyi geçtiğinde, dönüşü olmayan bir yola girersin." — Viktor

Restorana vardığımızda yakın korumalarımdan biri olan Vasiliy kapıyı açtı. Vera arabadan çıkarken koluma girdi. Onunla bir arada olmak... Yanımda olması... içimde tarifsiz güzellikte bir his oluşturuyordu. Onu izlemek başlı başına dikkat dağıtıcıydı. Her hareketi ve mimiği zarafetinin bir yansımasıydı. Bakışlarımı üzerinden alamıyordum. Geri kalan her şey anlamını yitirmiş gibiydi.

Restorana girdiğimizde, restoran şefi bizi kapıda karşıladı. Masamız hazırdı, beklediğimden daha özel bir hazırlık yapılmıştı. Ama bu gece hiçbir şey beni Vera kadar etkileyemezdi.

Garson Vera'nın şalını almak için yaklaştığında, bir an duraksadım. Ona başka kimsenin dokunmasına tahammül edemiyordum. Şalını bizzat kendim aldım ve ona gülümseyerek uzattım. Sonra Vera'yı masamıza götürdüm.

Vera'nın sandalyesini çekip oturmasına yardım ettim ve karşısına geçtim. Masanın ortasında yanan mumlar, ortamı daha da romantik bir hale getiriyordu. Fakat Vera... tüm ışıklardan daha görkemliydi.

"Menüye bakmak ister misin, yoksa öneride bulunabilir miyim?" dedim, hafif bir gülümsemeyle.

"Önerini duymak isterim," dedi çekingen bir sesle.

"Beef Stroganoff iyi bir tercih olabilir," dedim. "Yanında soslu mantarla gelir."

"Harika," dedi. "Beef Stroganoff alayım." Yine o çekingen gülümsemesiyle karşılık verdi. Her sözü, her bakışı beni biraz daha esir alıyordu.

Garson siparişlerimizi aldıktan sonra çekildi. Vera'yı incelemeye başladım.

"Daha önce Rusya'ya gelmiş miydin?" dedim, sesimdeki sakinliği koruyarak. İçimdeki fırtınayı ona göstermemeliydim.

"Hayır, ilk defa geliyorum," dedi heyecanını saklayamadan.

Heyecanı beni daha da etkiliyordu. Vera kalbimi olduğu kadar zihnimi de ele geçiriyordu.

"Beğendin mi?" diye sordum, her kelimemde ona yaklaşma isteğimi dizginleyerek.

"Güzel bir şehir," dedi usulca. "Aslında daha gezemedim ama gördüğüm kadarıyla etkileyici."

"Dilersen sana şehri gösteririm," dedim, dudaklarımda istemsiz bir gülümsemeyle. Vera'nın dudakları şaşkınlıkla aralandı. "Sana rahatsızlık vermek istemem..." diye mırıldandı.

Onu daha fazla tanımak, iç dünyasına dahil olmak istiyordum. O an Vera'nın narin çenesini elimle tuttum ve onu kendime doğru yaklaştırdım. Bir kadını istemekle ona ihtiyaç duymak arasında ince bir çizgi vardı ve ben çoktan o çizgiyi aşmıştım.

"Vermezsin Vera," dedim kararlı bir tonla. Gözlerimin içine baktı, derinlerde bir şeyleri arıyor gibiydi. Ama bu oyunun kazananı çoktan belliydi.

O, sadece güzelliğiyle değil, ruhuyla da beni ele geçirmişti. Kalbim deli gibi çarparken yıllar sonra ilk kez nefes alabildiğimi hissettim. Bu gerçeklikle sarsıldım. Onsuz devam etmek zorunda kalırsam, Vera nefesimi de alıp giderdi. Peki ben o şekilde devam edebilir miydim?

Vera ile sohbet ilerledikçe, onun ne kadar kırılgan ve aynı zamanda güçlü bir ruha sahip olduğunu fark ediyordum. Kelimelerle anlatamadıklarını, mimik ve hareketleriyle dile getiriyordu. Bir noktada baleyi neden seçtiğini sordum ve gözlerinde anlık bir tereddüt belirdi. İçinde sakladığı hüzünlü yanı, o an ortaya çıkmıştı.

Tutku ve Dans: VeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin