50

75 4 0
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEK OLURSANIZ SEVİNİRİM.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


"Kalbimin bana söylediği gibi yaşamayı tercih edecektim." – Vera Vasiliev

(Vera)

Mesajdan sonra tekrar uyumayı denedim ama bu mümkün değildi. Viktor yanımda olmadığında gözlerimi kapatmak bile zordu. Hayatıma bu kadar hızlı bir şekilde giren Viktor, aynı hızla kalbimin kontrolünü ele geçirmiş, hayatımda kendine kalıcı bir yer edinmişti. Onun varlığı, zihnimin arka planında sürekli yankılanıyordu. Yine de... verdiğim karar doğruydu, en azından şu anki belirsizliklerin içinde. Belki çaresiz bir şekilde almıştım bu kararı, ama uzaklık bize iyi gelebilir, her şeyi daha net görmemi sağlayabilirdi.

Bir saat daha yatakta dönüp durduktan sonra sonunda pes ettim ve kalktım. Spor kıyafetlerimi giydim. Büyükannemin evinin geniş arazisi, kafamı dağıtmak için idealdi ve koşmak iyi bir tercih olacaktı. Hazırlandıktan sonra merdivenlerden indim. Ekaterina ile karşılaştım, bana her zamanki sıcaklığıyla gülümsedi.

"Günaydın, Vera."

"Günaydın. Biraz koşacağım."

"Sana güzel bir kahvaltı hazırlayayım, kızım."

"Olur, Ekaterina."

Dışarı çıktığımda Orrel ve Borya hemen yanıma geldiler. Onlara baktım. "Biraz koşacağım," dedim. Orrel başını salladı, Borya ise hemen telefonunu çıkarıp mesaj yazmaya başladı. Tahmin etmem zor değildi; Viktor yine her adımımı takip ediyordu. Bunu engellemek mümkün değildi ve artık umursamamayı tercih ediyordum.

Koşarken Orrel ve Borya beni bir köşeden izliyorlardı. Bahçenin etrafındaki adamların sayısındaki artış dikkatimi çekti. Kafamı dağıtmaya çalışmak şöyle dursun, düşüncelerim sanki daha da yoğunlaşıyordu. Zihnimde yankılanan tek bir kelime vardı: Viktor. O, aklımdan çıkmıyordu, her nefes alışımda adeta içimde yankılanıyordu.

Nefes nefese durduğumda ellerimi dizlerime koyup derin nefesler aldım. Ne kalbim ne de zihnim sakinleşiyordu. Kaçmanın faydası yoktu. Ayağa kalktım ve eve yöneldim. Kalple savaşmak ağırdı. Peki, galip gelebilecek miydim?

(Viktor)

Saat beşte uykuyla savaşmanın anlamsız olduğunu fark ettim ve yataktan kalktım. Zihnim susmuyor, içimdeki huzursuzluk her geçen dakika büyüyordu. Spor salonuna indiğimde, bir saat boyunca hiç durmadım. Yine de ne bedenim ne de aklım rahatlamıştı. Borya'dan gelen mesaj ise, içimdeki huzursuzluğu biraz olsun yatıştırmadı.

"Bayan Vera, koşuya çıktı."

Saat altı olmuştu. Vera da uyuyamıyordu. Onun da huzursuz olduğunu bilmek içimdeki düğümü daha da sıkıyordu.

"Takip edin. Onu gözünüzden ayırmayın."

"Tamam, Pakhan."

Elimde telefon, boş gözlerle ekrana bakarken Andrei içeri girdi ve sessizce karşıma geçti.

Ringe geçelim mi?" diye sordu.

"Olur," dedim kısa bir cevapla.

Konuşmaya değil, içimdeki karanlıkla yüzleşmeye ihtiyacım vardı. Boks eldivenlerimizi giydik ve dövüşmeye başladık. Her yumruk, içimdeki öfkeyi hafifletmeliydi, ama her darbe beni daha da geriyordu. Bir süre sonra elimi kaldırdım, içimdeki yükün hafiflemeyeceğini anladım.

Tutku ve Dans: VeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin