45

174 10 0
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEK OLURSANIZ SEVİNİRİM ARKADAŞLAR.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


(Vera)

Telefonu titreyen ellerimle açtım. Çünkü içimde derin bir huzursuzluk vardı. Yavaşça nefes alıp verdim, sakinleşmeye çalışarak. "Merhaba, Yulia teyze."

"Merhaba, Vera. Nasılsın?" Sesi, her zamanki gibi ciddiydi; ama bu sefer, sanki kelimelerinin arkasında gizli bir tedirginlik vardı, hissetmemi beklediği bir ağırlık.

"İyiyim, siz nasılsınız?" dedim, dikkatle her kelimeyi seçerek. Bu konuşma nereye gidecek? İçimde bu sorunun cevabını arıyordum, ama sesimdeki sakinliği koruyordum.

"Ben de iyiyim, dochka." Bir anlık duraklama, bir iç çekiş duyuluyordu sanki. "Seni merak ettim. Geçen hafta eve gittiğimde Viktor Volkov'un yanında olduğunu öğrendim."

Kalbim bir an hızla çarptı, ama hemen ardından sessizleşti. "Evet, Yulia teyze," diye yanıtladım, ne söyleyeceğimi toparlamaya çalışarak.

"Beni şaşırttın, kızım."

"Neden?" diye sordum, boğazımdaki düğüm her kelimeyle biraz daha sıkılaşıyordu. Onun bu konuşmada nereye varacağını hissediyordum, ama bunu duymak istemiyordum.

"Vasiyeti dinledikten sonra, söylediklerini unutmuyorum. Yeğenimi reddederken bunu Viktor Volkov için yaptığını bilmiyordum."

O an içimde bir şeyler kırıldı. "Viktor ve ben..." Kelimeler ağzımdan çıkarken boğazıma takılıyordu.

"Seni sorgulamak bana düşmez, sevgili kızım," diye araya girdi, sesi nazikti ama bir o kadar da keskin. "Ama şunu bilmeni isterim, Viktor senin için doğru kişi değil."

Sözlerindeki kesinlik, göğsüme bir taş gibi oturdu. "Yulia teyze, lütfen şimdi bu konuyu konuşmayalım," dedim, boğazımdaki düğümü gevşetmeye çalışarak.

"Neden? Sana bir zarar mı verdi?" derken, sesindeki endişeyi gizleyemedi.

"Hayır, asla," dedim, ama içimde bir karışıklık, duygularımın çarpışması vardı. "Sadece... kafam karışık. Şu an bunu konuşacak durumda değilim."

"Anlıyorum, Vera." Yumuşak bir tonda cevap verdi, ama sanki daha fazla bir şey bekliyordu. "Ne zaman istersen, seni dinlemeye hazırım. Ayrıca onun yanında kalmak için başka bir nedenin varsa, bunu bilmeliyim."

"Ne demek istiyorsunuz?" dedim, nefesim hızlanmıştı, sorular zihnimde yankılanıyordu.

"Seni isteğin dışında mı yanında tutuyor?" Yulia teyzenin sesi, her zamanki gibi sakindi, ama kelimeleri keskin bir bıçak gibi içime işledi.

"Hayır, öyle değil," dedim, ama sanki cevabımda bir şey eksikti. Söylediklerim doğru olsa da Viktor ile aramızdaki sorunlar... her şeyi mahvediyordu. Onun yanında olmayı seçmiştim, ama bu seçimin ağırlığı altında eziliyordum. İçimdeki çelişkiler, kalbimde bir düğüm gibi dolanmıştı. Ne yapacağımı bilememek, cevap vermekten daha zordu.

Sessizlik içinde kaybolurken, kelimeler boğazımda sıkıştı. Yulia teyzenin sorusu zihnimin derinliklerine saplanmıştı. Kendime bile itiraf etmekten kaçındığım o gizli korkular, bu soruyla gün yüzüne çıkmıştı. Viktor beni isteğim dışında tutmuyordu, ama bazen... onun gölgesinde kaybolduğumu hissediyordum.

"Peki." Uzun bir sessizliğin ardından, her iki taraf da sessizliğin içinde bir şeyler arıyorduk. "Ama hiçbir şeyden korkma, Vera. Biz daima yanındayız. Kuznetsovlar ve Voroninler olarak her zaman yanında olacağız, kızım."

O an Viktor dışarı çıktı ve beni dikkatlice izlemeye başladı. Bakışları, yüzümdeki en ufak duyguyu bile anlamaya çalışıyordu, sanki içimdeki savaşı görüyormuş gibi. Dudağımı istemsizce ısırdım, içimdeki gerilim yükseliyordu. "Teşekkür ederim, Yulia teyze."

"Bir ihtiyacın olursa bana haber ver. Da svidenya, dochka (Görüşürüz, kızım)."

"Da svidenya," dedim, ama telefon kapanırken içimde bir düğüm daha sıkılaştı.

Telefonu elimden bıraktığımda, Boris ve Dmitriy odadan çıkmak üzereydi. Boris'in sıcak gülümsemesi içimde bir rahatlama yaratabilirdi belki, ama o an her şey bulanık gibiydi. "Vera, biz gidiyoruz."

"Erken ayrılıyorsunuz," dedim, boğazımda düğümlenen kelimelerle. "Keşke biraz daha kalabilseydiniz."

"Yapmamız gereken işler var," dedi Dmitriy, Boris'e bir bakış atarak. "Viktor'un şu an işlerine odaklanması mümkün değil, bu yüzden biz devraldık."

Boris hafifçe gülümseyerek Dmitriy'e baktı, ama gözleri bana döndüğünde daha ciddiydi. "Yalnızca bir hafta, fazla büyütmemelisin." Sonra yanıma gelerek elimi nazikçe tuttu, parmakları soğuk ve sakin. Viktor ve Dmitriy konuşurken bana fısıldadı, "Bir gün bu aileye tam anlamıyla hoş geldin diyebilmeyi umuyorum, Vera."

Sözleri bir ağırlık gibiydi, kalbimde bir yankı bırakmıştı. Elimi öptü, ama ona karşılık verecek bir kelime bulamadım. Onlar ayrıldığında, Viktor elimi nazikçe tuttu ve beni odamıza götürdü.

Kapıyı kapattığında, bakışları yoğun ve sorgulayıcıydı. Sessizce bana yaklaştı, beni nazikçe kapıya yasladı. Sağlam koluyla belimi sardığında, tüm dünya aramızda kaybolmuş gibiydi.

"Yulia Kuznetsova seni neden aradı?" dedi, sesi sakin, ama altında bir fırtına vardı.

"Sadece bir ihtiyacım olup olmadığını sordu," dedim, ama sesimdeki titremeyi saklayamıyordum.

"Başka?" Viktor'un sesi daha derin, daha keskin bir hal almıştı.

"Senin yanında olduğumu öğrenmiş," dedim, gözlerimi kaçırmaya çalışarak.

"Ve?" Viktor'un sesi artık bir sorgulayıcıya dönüşmüştü.

"Viktor, beni sorguya mı çekiyorsun?" dedim, bir adım geri atmak istercesine, ama Viktor ve kolları dışında gidebileceğim tek bir yer yoktu.

"Lütfen, Vera, ne konuştuğunuzu söyler misin?" Sesi şimdi neredeyse yalvarıyordu, gözlerinde tanıdık bir hüzün vardı.

"Yanında kendi isteğimle mi kaldığımı sordu," dedim, gözlerine bakarak.

"Sen ne dedin?" Viktor'un gözlerindeki derin acı, bu sorunun cevabını duymak istemediğini fısıldıyordu.

Yavaşça elimi yanağına götürdüm, tenine dokunduğumda sıcaklığı hissedebiliyordum. "Senin yanında isteyerek kalıyorum, Viktor," dedim, içimdeki tüm karışıklığa rağmen dürüst olmaya çalışarak.

Bir an gözlerini kapattı, ardından avucumun içini dudaklarıyla nazikçe öptü. O an içimdeki savaş bir anlığına durdu.

"Yorgunum, Vera," dedi, sesi derin, bitkin bir fısıltı gibiydi. "Sadece kokunla uyumak istiyorum."

Sadece başımı salladım, ve beni nazikçe yatağa çekti. Göğsüne yaslandığımda, saçlarımı nazikçe okşadı. Alnıma yavaşça bir öpücük kondurdu, dokunuşunda hem güven hem de ağır bir hüzün vardı.

"Keşke hep böyle kalabilsek," diye fısıldadı, sesi yumuşak ama altında tarifsiz bir acı gizliydi. Derin bir nefes aldı, sanki söylemek istediği bir şey daha vardı ama kelimeler boğazında düğümlenmişti. Başımı kaldırmamı istemedi, beni sımsıkı sardı.

Onun derin nefesleri arasında, yavaşça uykuya daldım. Onun yanında olmak bir anlığına her şeyi unutturuyordu, ama içimde bir yerlerde bu anın geçici olduğunu biliyordum.

Keşke her şey bu kadar basit olsaydı... Keşke Viktor ile olan aşkım, hayatım, böylesine karmaşık olmasaydı...


"Karanlığımda kaybolmasına izin vermemeliyim. Ama bazen aşk, karanlığın içinde doğar, tıpkı bir yıldız gibi..." — Viktor Volkov

Tutku ve Dans: VeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin