20. Bölüm

43 7 0
                                    

Aklıma nedensizce teyzemin dugununde yaptigim malliklar geliyor. Daha küçüktüm ama giydiğim gelinligi ahirete kadar kaldiriyodum yani 🥲

Bazen kendimin oldugu yerleri kesmek geliyo içimden ama bende maşallah her sahnede varim jxhcjskcjekckwlw

Bu sefer degisik bir bolumle karisinizdayim.

Yani degisik dedigime bakmayin kitaba gore degisik ama cok klasik tabii.

"Kanka nasıl yapacağım beeen!" diye isyan çalışmalarına başladı Eda. Beraber aynı bankta oturmuş elimizdeki mektubu nasıl vereceğimizi düşünüyorduk.

Zaten aptal gibi ilkini kaybetmiştik ve bulamamıştık. O günden sonra yaptığımız tek şey onun eline geçmemesi için dua etmekti.

Amine elindeki keki yerken "Kanka bence git yanına geçir ensesine sonra sweatinin şapkasına koy kaç." dedi.

Sınıfımızın en zekisi olan Eda bunu mantıklı bulmuş gibi heyecanlanırken "Tek yapamam ama birlikte yapalım." deyince bir anlık aşağı doğru slime gibi akacaktım neredeyse.

Yani çok ciddi söylüyorum bu çocuk zannederdi ki ondan sadece Eda değil üçümüz birden hoşlanıyorduk.

Üçlü olsun güçlü olsun.

Ertuğrul sınıftan çıktığı an hemen ayağa kalkıp yürümeye başladık. "Hadi Eda." dedim gaz verircesine. "Bak şimdi yapamazsan bir daha hiç yapamazsın!"

Az önce fikri mantıksız bulurken şimdi destekliyordum. Harika.

Yani aslında her an yapabilirdi ama onun bunu bilmesine gerek yoktu değil mi?

Eda heyecanla giderken "Amine'yi dinleme sakın. Git eline ver çocuğun." dedim. Sonra ise Eda hiç beklemediğimiz bir şey yaptı. AMİNEY'İ DİNLEDİ!

Amine'yle benim kolumdan tutup bizi sertçe çekti ve Ertuğrul'un yanına gittiğimiz zaman ensesine bir şaplak geçirip kağıdı hırkanın şapkasına attı. O anki şokla aniden koşmaya başlarken üstün zeka Eda'nın ayağı kaymış ve yere kapaklanmıştı.

Amine bana 'sıçtık' bakışı atarken hızlıca koşup Eda'nın yanına gittik. Tam onu kaldıracağımız zaman ikimizde kayıp düşerken gözüm yanda bulunan "Yerler az önce temizlenmiştir, dikkatli olun." yazısı gözüme çarptı.

Biz harbi salaktık. Okul koridorunda bulunan bir kaç kişi bizi izlerken Ertuğrul çoktan şapkasındaki notu okumuş ve Eda'ya bakıyordu. "Demek o kız sendin..."

Toparlanmaya çalıştıkça götüm daha çok acırken koltuk altlarımda bir el hissettim. Bir çuval gibi yerden kaldırıldığım zaman arkama bir bakış attım. Yağız'dı. Bana 'sen asla iflah olmazsın' bakışları atıyordu ama yanıldığı bir şey daha vardı. Sadece ben değil arkadaşlarımda iflah olmazdı onlara da bir şey desin!

"Ne yapıyorsun yerde Verda?" diye sordu gözlerini devirip. Kıçım hala acırken bir şey demeden önce yerden Amine'yi, sonra ise Eda'yı kaldırdım.

Yeniden düşeceğim sırada Yağız gelip hemen tuttu beni. Derin bir nefes verirken "İnsanların koşarak geçtiği yerden siz nasıl yürüyerek düşebiliyorsunuz hayret bir şey..." diye sitem etti kendi kendine.

Yağız, Ertuğrul'a ve sonra kızlara baktıktan sonra "Ben Verda'yı revire götürüyorum kolu fena halde." dedi. Ertuğrul'un gözleri hala Eda'dayken sessizce başını salladı.

Yağız diyene kadar kolumu asla fark etmemiştim. Dirsek kısmı biraz parçalanmış ve kan akıyordu.

Utanmış bir şekilde tavanı izlerken "Tavanı değil Verda yolu izle." dedi Yağız bıkkın bir tavırla. Bakışlarım hemen karşıma dönerken bir yandanda kolumu tutuyordum.

Eskiden Kırık Kalp | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin