Burcu'nun ilk sığındığı köye geldiğimizde bizi muhtar karşılamıştı.
"Bir gündür Türk askerlerini görmediğimiz kadar görüyoruz." diyen adama Kağan, "Dua et ki bizi düşman olarak görmüyorsun." dedi.
Eğer öyle görüyor olsaydı şu an yaşamıyordu.
"Komutan ben aradığınız arkadaşınıza söyledim. Biz köy olarak teröristlerin hedefi olmak istemiyoruz. O yüzden burayı terk edip gidin."
Muhtarın teröristlerle iyi anlaştığı belliydi. Bu bölgede bu kadar rahat yaşamasının başka bir açıklaması olamazdı. Hareket ve sözleri de bu fikrimi destekliyordu.
Kağan, "Çok durmaya niyetimiz yok zaten. Bize gelen askerin ne tarafa doğru gittiğini söyle." dedi.
"Bilmiyorum komutan."
Sarp öfkeyle Selim'e baktığında Selim onu kafasını sallayarak onayladı.
Onayı alması ile Sarp, muhtarın yakasını yakaladığı gibi hiç zorlanmadan tek eliyle onu yerden birkaç santim havaya kaldırdı.
"Dün kovduğunuz asker benim canım! Her şeyim. Şimdi ukala ukala konuşmayı kes ve bize yardımcı ol. Yoksa Allah şahidim olsun köye de yerleşirim. Bu bölgedeki tüm teröristlere de bulaşırım. Korktuğunuz o teröristler her gün bu köye dadanır."
Muhtar korkuyla Kağan'a bakıyordu.
Kağan, Sarp'ın bir noktada delireceğini zaten biliyordu.
Köy halkı bizim çevremizde toplanırken Sarp, "Yardım edecek misin? Yoksa yakandaki elim boğazını mı sarsın?" diye sordu.
"Edeceğim."
Sarp onu yere sertçe bıraktığında Kağan, "Evet, seni dinliyoruz." dedi.
"Önce Leyla'nın evine gittiler."
"Götür o zaman bizi de oraya."
Muhtar yürümeye başladığında arkasından dikkatle gidiyorduk.
Köylülerden kimseye güvenemezdik. Her an bir saldırı da olabilirdi.
Leyla'nın evine geldiğimizde Kağan ve Savaş ile içeri girdim.
Devran ve Mehmet Abi zaten köyün çıkışında çevreyi kolluyorlardı.
Diğerleri de evin dışında kalarak güvenliğimizi almıştı.
Leyla'nın yatak odasına girdiğimde sandalyenin üstünde yırtılmış, kanlı bir tişört buldum.
Bu Burcu'nun tişörtüydü.
"Kağan." dedim.
Kağan elime aldığım tişörte baktıktan sonra muhtara döndü. "Asker geldiğinde yaralı mıydı?" diye sordu.
"Çıplak ayak geldi köyümüze. Üstü başı da yırtıktı. Ağır bir yarası yoktu ama anladığım kadarıyla işkence görmüş."
Derin bir nefes aldım.
Kağan, "Nereye gittiler peki?" diye sordu.
"Kuzeye doğru ilerlediler ama nereye gittiklerini bilmiyorum."
Savaş, "Komutanım kuzeye ilerlediğimizde birkaç köy daha var. Birinde telefon de bulunur. Oraya gitmiş olabilir." dediğinde muhtar, "Geldiğinde telefon soruyordu zaten." dedi.
Kağan başıyla onayladı.
"Çıkıyoruz."
Evden dışarı çıktığımızda Kağan, "Tim! Gidiyoruz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Tetik 2
General FictionGeçmişiyle geleceğini birleştiren Asena yeni yuva edindiği Tetik timi ve dostlarıyla yeni hayatına bir adım atmıştı ki hayal ettiği geleceğinin tehlikede olduğunun farkına varır. Nerede olduğunu bilmediği sevdiği adam, kayıplar, mücadeleler...