Gelenek

128 18 29
                                    

Nikah masasında otururken yanımdaki Kağan'a baktım. Bu adam... Benim eşim olacaktı. 

Nikah şahitlerimiz Selim ile Tolga olmuştu. 

"Sevgili konuklar Asena Bayraktar ve Kağan Akhan'ın nikah merasimine hoş geldiniz."

Nikah memuru hepimizin ismini doğruladığında gülümsedim.

"Sizler evlenmek üzerine belediye evlenme memurluğuna müracaatta bulundunuz. Yaptığımız araştırmalar sonucunda evlenmenize mani olacak bir şey bulamadık."

Heyecandan kalbim çıkacaktı.

"Bugün burada değerli misafirler ve şehitler huzurunda evlenme isteğinizi sözlü olarak tekrar etmeniz gerekmektedir."

Elli, yüz kere söyleyebilirdim şu an.

"Sayın Asena Bayraktar Hanımefendi kimsenin baskısı altında kalmadan, kendi özgür iradenizle Sayın Kağan Akhan Beyefendi'yi eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet!"

"Sayın Kağan Akhan Beyefendi kimsenin baskısı altında kalmadan, kendi özgür iradenizle Sayın Asena Bayraktar Hanımefendi'yi eş olarak kabul ediyor musunuz?"

"Evet! Evet! Evet!"

Aferin.

Üç kere söyledin.

"Tolga Bey ve Selim Bey sizler de çiftimizin cevaplarını duydunuz. Sizler de şahitlik ediyor musunuz?"

Tolga, "Evet, ediyorum." dediğinde Selim'e baktım.

Duygulanmıştı.

Gülümsedim.

Gülümsedi. "Ediyorum."

"Öyleyse hayırlı olması adına önce imzalarımızı atalım."

İmzalarımızı attıktan sonra nikah memuru evlilik cüzdanımızı bana verdi.

"Ben de belediyemizin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi eş ilan ediyorum. Hayat boyu mutluluklar dilerim."

Bebeği verdiği duygusallık, hissettiğim mutluluk ile gözlerim dolmuştu.

Gelen yakınlarımıza baktım.

Sarp, itiraz etmemesi için nikahın en başından beri ağzını kapattığı Burcu'nun ağzını açmıştı.

Pelin, "Ayağına bas!" diye bağırdığında gülerek ayakkabımın topuğu ile ayağına bastım.

Tepki vermemişti.

Nikah memuru yanımızdan uzaklaşırken Devran elinde bayrak ile geldi.

Bunu hatırlayacaklarını biliyordum ama yaparlar mı emin olamamıştım.

Kemal Abi'nin Hülya Abla ile nikahı kıyıldığında Selim, "Beni takip et." diye fısıldadı.

Ne olduğunu anlamayarak peşinden gittim.

Hasan Abi'nin elinde Türk bayrağı vardı. Emre'nin elinde Atatürk'ün bir portresi vardı.

İlker'in elinde Atatürk'ün askeri alanda yazdığı eserleri vardı.

En sonda ise Burak vardı. Elinde Nutuk vardı.

"Bizde bir gelenek vardır. Ben de evlenirken komutanlarım aynı geleneği benim için de yapmıştı." dedi, Hasan Abi ve Kemal Abi'ye bakıp gülümsedi.

"O zaman sağdıç olarak yanımdaydın, bilirsin."

"Bilirim devrem."

Hasan Abi bayrağı öpüp alnına koydu ve Hülya Abla'ya verdi.

Sessiz Tetik 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin