annenin intikamı

257 43 79
                                    

Koltukta uzanmış tavanı seyrederken parmaklarımı kucağımdaki gitarın tellerinde dolaştırıyordum. Böyle sırt üstü uzanmışken gitar çalmak zordu ama zaten sıkılmıştım. Bir süre sonra uzanarak da çalmayı bıraktım ve klasik gitarımı koltuğun diğer köşesine bıraktım. Gitarın çantasının ön cebini açıp dün Hyunjin'in elime tutuşturduğu defteri aldım. Kahverengi kapaklı, ince bir defterdi. Bir süredir üzerinde çalıştığı bir şarkı olduğunu ve fikrimi merak ettiğini söylemişti. Defteri açtım, içi şarkı sözleri ve notalar ile doluydu. Sayfaları karıştırıp katlayıp işaret koyduğu sayfayı buldum. Gözlerimi şarkı sözlerinin üzerinde gezdirdim. Adeta melankoli kokan bir aşk şarkısıydı. Kavuşamayan aşıklarla ilgiliydi. Biraz klişeydi ama klişeler de güzel olabilirdi değil mi? Sözlerin altına not aldığı notalara hızlıca bir göz attım. Sekizlik bir ritim, birkaç kolay akordan oluşuyordu.

Kenara bıraktığım gitarı tekrar elime alıp bir çalmayı denedim. Melodisi güzeldi, hoşuma gitmişti. Gitarı yeniden bırakıp defterdeki şarkı sözlerini tekrar okudum. Devamı var mı diye bakmak için birkaç sayfa daha çevirdiğimde başka bir şarkı buldum. Tamamlanmamıştı: bir ismi yoktu, yer yer sözlerin üzeri karalanmıştı. Belli ki üzerinde hâlâ çalışıyordu.

Bir gün kalbimi sana açabilecek miyim?
Bu sessiz işkenceden kurtulabilecek miyim?

Daha fazlasını kaldıramıyorum
Seni aklımdan atamıyorum

Nefesimi kesen bu duygu da ne böyle?
Bu hislerle boğuluyorum

Parça parça şarkı sözlerini okuduktan sonra sayfanın sonundaki ismi gördüm: Jeongin.

Gözlerime inanamadım. Yanlış mı gördüm acaba diye defalarca kez tekrar okudum. Bu şarkıyı Jeongin'e yazmıştı. Ona sesleniyordu, şarkı onu anlatıyordu.

Defteri telaşla kapattım ve koltuğa attım. Aman Tanrım... Hyunjin Jeongin'den mi hoşlanıyordu?

İstemeden onun sırrını öğrenmiştim. Utançla ellerimi yüzüme kapattım. Sadece şu şarkıya bakıp kapatsam ne olurdu ki? Ne diye görmüştüm onun özelini? Oflayarak başımı arkaya atarken kapıdan bir anahtar sesi duydum. Hayır işleri için kiliseye giden Hana teyze ya da tamirhaneden gelen Taehyun'du. Acaba hangisi geldi diye bakmak için başımı yasladığım yerden kaldırıp kapıya baktığım zaman ellerinde poşetlerle gülüşerek içeriye giren Heeseung ve Taehyun'u gördüm.

Şimdi Heeseung ne alakaydı ya?

İçeri girdiklerinde ikisi de hemen beni fark etti.

"Aaa selam. Sen de mi burdaydın?" dedi Heeseung.

Yalandan ufacık gülümsedim.

"Selam." dedim sessizce.

Ellerindeki poşetleri bırakmak için mutfağa girerlerken ben de defteri tekrar gitar kılıfının ön cebine koyup gitarı da içine yerleştirdim. Eşyalarımı toplayıp odama mı çıksam yoksa burda onlarla birlikte mi otursam diye düşünüyordum.

Heeseung'un Taehyun'a sulanmasını izleyecek halim yoktu ama onları yalnız bırakmak da istemiyordum. İsteksiz olsam da çaresizce oturmaya devam ettim.

Biraz sonra mutfaktan çıkıp salona geldiler. Karşımdaki koltuğa oturdular.

"Bir şeyler almıştım. Heeseung ile karşılaşınca bana yardım etmek istedi." dedi Taehyun oturur oturmaz.

Başımı salladım. Ne diyeyim?

"Gitar çalıyordun herhalde."

Heeseung gitarımı işaret etti.

"Bir parçaya çalışıyordum da. Bitti işim şimdi."

"Çalışını henüz hiç duyamadım. Gerçekten o kadar iyi misin?"

hana'nın yıldızı ╬ taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin